• 99'da yayımlanan martin cohen'e ait bir kitap.

    "felsefeyle, ortaya koyduğu sorulara kesin cevaplar bulmak için uğraşılmaz çünkü kural gereği hiçbir cevabın kesin doğru olup olmadığı bilinemez. felsefeyle, soruların kendisi için uğraşılır çünkü bu sorular, olanaklı olana dair ufkumuzu genişletir, entelektüel hayal gücümüzü zenginleştirir, zihni serbest düşünmeye kapalı hale getiren dogmatik inançları zayıflatır; ama hepsinden önemlisi, felsefenin seyrine daldığı evrenin büyüklüğü sayesinde zihin de büyüyerek evrenle bir olma yeteneği kazanır ki bu da onun en büyük kazancıdır."
    - felsefe sorunları, bertrand russell.

    kullanma kılavuzuna göre,

    bu kitap, her ne kadar elden bırakılamaz olsa da kendinizi tuhaf bir felsefe çılgınlığına kaptırıp da hepsini baştan sona okumaya kalkışmayın. adım adım ilerleyin, problemleri teker teker, en fazla gruplar halinde inceleyin. kitap, bu tür bir okumayı teşvik edip kolaylaştıracak, onu toplamda parçalarından daha fazlası haline getiren bir düşünme sürecine imkân verecek şekilde düzenlendi. açıklamalar, hemen "cevaplara" ulaşma amacıyla değil, felsefe yapma sürecini destekleyecek şekilde okunmalı. zira cevaplar, russell'ın gözlemlediği gibi, sorular kadar önemli değildir.
  • fena kitap değildi, öyle veya böyle taraf tutmaya meyilli olması belki gerekli ama bir yandan da rahatsız ediciydi, bunu saymazsak, benim gibi felsefeden az anlayan bir okur için yeterli bir derleme olmuş.

    dikkate değer gördüğüm konu ve yorumlar üzerine notlarımdan birkaçını aşağıya bırakıyorum:

    "bir şeyi bir özelliğiyle tanımlamak yanlışa götürür. kuzgunlar siyahtır diyemezsin, geçici olarak yeşile dönen bir kuzgun ne olur o zaman? konu ile alakalı: oz dizisinde (hapishaneli olan) beyaz ırkçılardaki adama siyahi birinden diş eti nakli yapılmıştı. bu adam dışlanmıştı. böyle de saçma işler bu ırkçılık."

    "hücrelerini bir bir taşısan ne aşamada sen olmaktan çıkarsın, ya da diğeri sen olur konusuna ilişkin: mavinin ne zaman yeşil olmadığını, bir santimin ne zaman gerçekten bir santim olduğunu vs. söylemek de imkansızdır."

    "bir eylem oluyor, 30 kişiyi gözaltına alıyorlar. en az iki kişiyi ele verin yoksa hepinizi asarız diyorlar. ne yapmalı? akla ilk gelen 2 kişiyi seçmek (faydacılık). ama etraflıca düşününce belki de kimseyi seçmemek daha doğru. fidye meselesine de benziyor, fidyeyi versen bile tekrar istemeyecekleri ne malum? baştan tepki koymak daha avantajlı olabilir. tabi gerçek hayatta çevre baskısı ile, 2 kişiyi seçmek daha olası. kimileri bunu salt bir matematik problemi olarak görür, ya 30 kişi ölecek ya da 2 kişi ölecek. ama bu durum hükümetin keyfi biçimde kurban seçmesine meşruiyet görüntüsü kazandırmakla, ileride yaşanacak haddi hesabı olmayan adaletsizliklere katkıda bulunacaktır. kimileri ise sonuçlar ne olursa olsun gönüllü kurban seçmenin yanlış olduğunu savunur."

    "bir gıdayı/içeceği falan yasaklamak: meselenin iki yönü var. birincisi bireysel özgürlüğe müdahale. boyutu artıp, ucu sana dokunduğu zaman bakışın da değişir. ikincisi toplumsal fayda. bence uğraştığın şeyin bağımlılık yapma potansiyeli ve buna karşı koyma yeteneğimiz ile zarar verme şiddeti birlikte değerlendirilmelidir. gerçi bu kadar basit değil. örneğin alkol daha kolay kontrol altında tutulabilir gibi ama bazıları için ölümcül. dahası serbest bıraktığında reklamı falan yapılarak herkesi alkolik düzeye çekebilir. ama acaba öyle mi? batıda serbest ama böyle bir problem var mı? ya da marijuana bağımlılık yapmıyor deniyor ama daha sorunlu maddelere kolayca geçiş sağlayabiliyor. yine de markete gidip ayda yılda bir sigara aldığımda garip fotoğraflara veya kısıtlamalara maruz kalmak canımı sıkar. net değil."

    "sayılamayan grupların (mesela sonsuzluk) sezgilere ters düşen bazı özellikleri vardır: örneğin, biri diğerinden iki kat uzun olan iki çizgideki noktaların sayısı birbirine eşittir. (oysa önüne iki çizgi çiz, buradaki noktalar eşit mi diye sor, bocalarsın.)"

    "hafıza, kişinin kimliğini oluşturmaktan ziyade icat eder. başka bir deyişle, kendimize ne söylediğimizin de önemi vardır."

    "paradokslarda parça parça elinizi aldığınızda görünürde karşı çıkılacak bir şey olmaz. ancak bütünlüğü içinde ele aldığınız zaman, herhangi bir hata bulabilirsiniz."

    "konseptin ne olduğu önemli, güzel bir orkide diye baktığımız şeyin aslında plastikten yapılmış olduğunu anladığımızda kandırılmış hissederiz. ancak plastik çiçek yarışması yapılsa gerçek orkideyle katılan kişi sahtekâr olur."

    "ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum. ikisinde de endişeye gerek yok (tabi ölümden sonra hayat yoksa ya da varsa ve inançlıysan.): uçuştayken her şey ya yolundadır ya da değildir. yolundaysa endişe edilecek bir şey yoktur. değilse, iki şeyden biri olabilir: ya düşersin, ya da düşmezsin. düşmezsen endişe edecek bir şey yoktur. düşersen iki şey olur: ya yaralanırsın ya da yaralanmazsın. yaralanmazsan endişe edecek bir şey yoktur. yaralanırsan iki şey olabilir: iyileşirsin ya da iyileşmezsin. iyileşirsen sıkıntı yok. iyileşmezsen zaten endişe de edemezsin."

    "kötü olmayı kaldıracak kadar güçlü olmayan hiç kimse iyiliği sebebiyle övülmeyi hak etmez. çünkü başka türlü gerçekleştirilen her türlü iyilik ya ataletin ya da irade eksikliğinin sonucudur."

    "mantığın bazı zayıf yanları vardır. yeni bir şey keşfetmek gibi bir derdiniz varsa mantığa başvuramazsınız; en iyi ihtimalle çok karmaşık bir şeyin içinden doğru bir şeyi ayıklamanızı sağlayacaktır."

    "hint bilgeleri 3 bin yıl önce şu yargıya vardılar: mutlak gerçekliğin temel özelliği bizim de onun bir parçası olmamızdır. kendi içimize bakarsak, sonunda atman'ı, özsel benliğimizi bulabiliriz. dışımızdaki ben olmayan gerçekliği derinlerine bakarsak da, brahman'a, yani mutlak gerçekliğe ulaşırız. o zaman, atman ile brahman'ın aynı şeyin iki farklı yüzü olduğunu anlarız."
hesabın var mı? giriş yap