• 60'larda dünyaya gelmek isteyenler açıp tarih okuyabilir. 60'lar değil herhangi bir zamanda dünyaya gelmek isteyenler de okuyabilir. ayrıca darbeler, muhtıralar, savaşlar, yokluk sonrası şu an 60 yaşında olup bir ton hastalıkla cebellesirken bir de bu çıkardı başınıza. dayı şu dizi, film, roman yasaklansın ya. yeminle artık bu nesle zarar veriyor. ıki gün evde otur demişler pasama. ay kıyamam.
  • demek ki o sokaklardan alınamayan insanlar sizlermişsiniz.
    zaten evde değil miydiniz neyin garip hissetmesi bu?
    sayenizde bir aydır evden çıkmayan tek mal benmişim gibi hissediyorum sadece.
  • arkadaşlar amma abarttiniz yahu. ben yaklaşık 15 gündür evdeyim mesela. keyfinden değil. yıllık izin aldim. kapıyı açıp çöp bırakmak dışında dışarı çıkmadım. çok mu mutluyum bu durumdan? hayir. ama abartmayın. kafanızın üstünde bir ev var. böyle düşünün. çalışmak zorunda değilsiniz. çıkmayın dışarı kardeşim. ne güzel işte. kocaman bir kahvaltı yapın. açın çizgi film izleyin. ben mesela şirinleri izledim eşek kadar kadın olmama rağmen. çocukluğum geldi aklıma. bu kadar tahammül edemiyorsunuz kendinize? açın, yeni bir şey öğrenin youtube'dan. mesela resim yapmayı. ne bileyim dans etmeyi. ne kadar şanslı olduğunuzu hatırlayın. canınız sıkılacak kadar dertsizsiniz demek ki. hastanede değilsiniz. dağıtım yapmak zorunda olan kurye arkadaşlardan biri değilsiniz. sizin yerinizde olmak için çıldıran ne çok kişi var, bir düşünün.

    hadi bakayım ponçikler. kimse sizi mutlu etmek zorunda değil. ama siz kendinizi mutlu etmek zorundasınız.
  • mevzuyu karantinadan bunalmak sananlar olmuş. sorun 1 aydır evde oturmamız değil canım kardeşim...

    biz bu davarlar her ne yapıyosa bedelini ödüyoruz nerdeyse 20 yıldır. yeter artık ya yeter lan! şu 1 aydır burnumuzu bile dışarı çıkarmamanın ödülü bu mu olacaktı?

    bu angut sürüsü yüzünden belki de 6-7 ay böyle yaşayacağız. kahroluyoruz artık. bitmiyor.
  • sabah 6’da uyandım. gece huzursuz uyumuştuk, haliyle huzursuz uyandık. endişeliydim; “ gene de hayat devam ediyor, neyse.” dedim. eşimin hazırlıklarını yaptık ve o nöbete gitti. ben evde kaldım.

    sonra (bkz: 10 nisan 2020 fırın kuyruğunda çıkan kavga) başlığını okudum ve ağlamaya başladım.

    tüm güçlülüğüm, dik duruşum alt üst oldu.

    ben artık korkuyorum. çok korkuyorum. ne için çalışıyor bu insanlar? kim için canlarını, ailelerini tehlikeye atıyor? bir tek onlar mı kurtaracak sanki salgından. hani hepimize görev düşüyordu. hani birlikte başaracaktık. ne oldu ya böyle. elimizdekileri komşularımızla falan bölüşseydik olmaz mıydı? musluk suyunu kaynatıp, dinlendirip, içseydik. bir paket makarnayı 2’ ye bölüp yeseydik 2 gün. yumurtayla unu çırpsaydık onu yeseydik sadece.

    pazarlar açılmış bir de hemen. meyve alan, domates biber alan var.

    yahu yemeyiverseydik muz 2 gün. yemeseydik kahvaltıda domates, biber. gerçekten inanamıyorum.

    ya o acımasızca kafa tekmelemeler, çığlık çığlığa kavgalar, kendini kaybetmiş gibi böğüren adamlar. benim sinirlerim alt üst oldu. gerçekten. bu insanlar her yerde. yarın bir gün gün gelecek bu insanlar bizi de sokakta dövecekler. küçük bir sebepten ötürü hem de. ne olduğu da önemli değil.

    ben eşim eve gelene kadar akla karayı seçiyorum her gün. bu sefer virüs bulaştı mı acaba? çıkışta hasta yakını darp eder mi? markette sırada dayak mı yiyecek? virüs bana ne zaman bulaşacak? karnını doyurabildi mi? ya düzgünce yemediyse de güçsüz düşerse zaten fazla maruz kalıyor virüse. rotasyonerler enfekte olmuş acaba onlarla yan yana geldi miydi?

    işte biz böyle böyle delirdik.

    evet salgın bir gün biter öyle ya da böyle. ama biz ondan önce bittik gibi zaten.
  • yaşanılabilir seviyenin bu sakinlik olduğunu öğrendim. ne kadar da kalabalık ve dolayısıyla zorba bir hayat yaşıyormuşuz.

    kuşların sesi geliyor ya. dışarıda bitmeyen bir uğultu şu an yok. enfes. bence bu olaydan ders alınıp nüfus dağıtılmalı.
  • istanbul için,

    temiz hava
    kuş sesleri
    sakin sessiz sokaklar
    etrafta mültecilerin olmayisi
    huzur....

    belli ki bu şehir bu kalabalığı kaldırmıyor ve iki günlüğüne dinleniyor.

    özür dileriz istanbul seni çok üzdük.
  • çaresizlik
  • nazım hikmet’in şiiri ile uyandım.

    yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
    (bkz: yaşamayadair)
  • kahvaltı ettim terasta çay sigara içerken getir kuryesini gördüm keyfim yerine geldi...
hesabın var mı? giriş yap