• bir metin sever kitabının adı. 93 senesinde basılmış ve bir daha basılmamış.

    bunun yanında, geçenlerde 2. cumhuriyetçilikle itham edilince aklıma geldi.. 90ların başında bir cumhuriyet gazetesi okuru iseniz izleyeceğiniz tartışmaların ana ekseni bu idi. bazı şeytan 2. cumhuriyetçiler vardı. onlar çok kötü kişilerdi. sanırım biri cengiz çandar olacak. mehmet altan? hasan cemal'in cumhuriyet'ten ayrılışı da sansasyonel olmuştu. o da sabah gazetesine geçerek diğer saflara mı katılmıştı..? net hatırlamıyorum. ancak yoğun bir kakafoninin ortama hakim olduğunu ve ilhan ve toktamış ağabeyler ne diyorlarsa odur diye düşündüğümü hatırlıyorum.. ''demokratikleşmek için cumhuriyetin numarasını değiştirmeye mi ihtiyacınız var, söyleminizin içini doldurun ve bu yönde çalışın yeter, rakamlarla uğraşmayın'' diye iç geçiriyordum. benim tarafım demokratikleşme taraftarı duayenlerden oluşuyordu. onlar ne derse oydu.
    ama o sıralar daha ziyade fem dershanesine cumhuriyet gazetesi ile gidip arıza çıkarmakla iştigal ediyordum.okul falan. tartışmalar sonuçlandı mı bilmiyorum.
  • kitapta 2. cumhuriyet konusunda; turgut özal, aydın menderes, mehmet altan, hikmet özdemir, cengiz çandar, asaf savaş akat, mete tunçay, toktamış ateş, cem eroğul, bülent tanör, yalçın küçük, ertuğrul kürkçü, doğu perinçek, fikret başkaya, ali bulaç, aydın çubukçu, abdurrahman dilipak ve recep tayyip erdoğan'la yapılan söyleşiler yer alıyor.

    recep tayyip erdoğan o sırada refah partisi istanbul il başkanı ve partinin mkyk üyesi.

    bakınız özetle neler diyor:

    demokrasi bugüne kadar bazen amaç, bazen araç olarak görülmüştür. bize göre ise demokrasi ancak bir araçtır. hangi sisteme gitmek istiyorsanız, bu düzenlerin seçiminde bir araçtır.

    cumhuriyet dönemi... kendisine din olarak kemalizm'i almış ve başka hiçbir dine (müslümanlık dahil!) hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte etmiştir.

    ne yazık ki türrkiye'nin 70 yıllık tarihi boşa harcanmış bir zamandır. türkiye cumhuriyeti 1923'ten bu yana sürekli bir gerileyiş içindedir.

    bir diğer sorunumuz, askeri bağımsızlığımızın da tehlikeye girmesi. nato'nun baskısı elimizi kolumuzu bağlıyor.

    bir diğer sıkıntımız, milli bütünlüğümüzün tehlikede olması. bunu şu şekilde açayım. resmi ideoloji ırkçı bir kişilik taşıyor. bu yapısıyla da milli bütünlüğü koruması mümkün değildir. şu anda türkiye cumhuriyeti'nde 27 etnik grup yaşamakta. bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. türkiye türklerindir gibi tezler yanlıştır.

    kitaptaki soru yanıt bölümünü size özetle aktarıyorum:

    soru: ‘‘bu değişim süreci içerisinde eğer ülkede yaşayan bazı grup insanlar milli yapı içerisinde kalmak istemezlerse ne olacak?’’

    yanıt: ‘‘onun kararını yine halk verecek.’’

    soru: ‘‘örneğin kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilirler.’’

    yanıt: ‘‘bu durumda belki osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir.’’

    soru: ‘‘bağımsızlık isterlerse, tamamen ayrılmak isterlerse...

    ’’yanıt: ‘‘bu toprak üzerinde böyle bir bağımsız yapıyı kurma kudreti varsa kurar.
    ama kudreti yoksa... bu hakkı kimden isteyeceği önemlidir. coğrafi bütünlük içerisinde evet ama coğrafi ayrılık içerisinde hayır.

    ’’soru: ‘‘coğrafi bütünlükten kastınız misak-ı milli sınırları mı?’’

    yanıt: ‘ona orada sınır tayin edemem.

    soru :o zaman bu hak da meşru değildir diyorsunuz...

    yanıt: eyaletler tarzı bir sistem içinde olabilir diyorum...

    http://www.hurriyet.com.tr/…niz-tayyip-bey-38480669
hesabın var mı? giriş yap