• gelecek sene lokavt olması kuvvetle muhtemel görünen nba'de basketbolu sevenleri maçsız geçebilecek bu süre öncesi yeterince doyurmasını umut ettiğim playoff'tur. şahsen bu sene doğu konferansı daha ilgi çekici olduğu için batı konferansını pek takip etmedim. bu sebepten batı hakkında analizde/tahminde bulunamıyorum fakat doğu konferansı için ilk tur eşleşmelerini de baz alarak bir şeyler cizittirmek isterim:

    - chicago bulls(1) - indiana pacers(8)

    kaan kural'ın sezon ortalasında tahmin ettiği, benim de beklediğim şekilde chicago bulls -kimilerine göre sürpriz yaparak- doğu konferansını birinci bitirdi. oyuncular, takımın henüz bu sezon başında toplanmış olmasına rağmen taş gibi oynuyorlar (yeni gelen önemli adamlar: carlos boozer, kyle korver, ronnie brewer, keith bogans, kurt thomas, ömer aşık, rasual butler ve en önemlisi head coach olarak ilk yılını yaşayan tom thibodeau). oyun tarzı olarak 2004'ün detroit pistons'ını anımsatıyorlar. playoff'larda daha bir önemli hale gelen savunmayı mükemmele yakın yapıyorlar. rakibe maç başına en fazla 2-3 kolay basket veriyorlar, kimi zaman 7-8 dakikayı 2-3 sayı yiyerek geçirebiliyorlar. drive eden adamı da şut atanı da durdurabilecek oyuncuları ve bu oyunculardan maksimum verim alan bir savunma sistemleri var (amarikanların deyimiyle thanks to defense master thibodeau). savunma rotasyonları kusursuz olmasa da kusursuza yakın. hücum konusunda ise oyuncuların hücum zekası ve yetenek eksikliğinden yer yer sıkıntıya düşüyorlar. fakat yine de hem içeriden hem dışarıdan sayı üretebilecek oyuncuların varlığı (boozer, korver, bu sene pik yapan luol deng, derrick rose) gerektiğinde hücumu idare edebilmelerini sağlıyor.

    ayrıca takımda müthiş bir kadro derinliği ve çeşitliliği var. öyle ki pek çok takımın bir maçta 7-8 adamı oynattığı playoff sürecinde 10 adamın altına pek düşmeyecek gibi görünüyorlar. zor tabii ama, belki yer yer 11 oyunculu bir rotasyon kullandıklarını bile görebileceğiz. sertler, azimliler. oyun sırasında zırhlı bir savaş makinesini andırıyorlar. onların oyununu izlemek büyükçe bir helikopterin çalışıp yerden kalkmasını çıplak gözle izlemeye benziyor. parçaların bir arada, dosta güven, düşmana korku veren bir şekilde işleyişini görmek estetik duygulara alışılmışın dışında, haşin bir şekilde dokunuyor. sezonun mvp'si olmaya çok yakın olan, nba'in benim gördüğüm en çevik penetrecisi derrick rose'u böyle bir sistemin içinde izlemek ise seyir zevkini iki katına çıkarıyor. benim doğuda izlemekten en çok keyif aldığım takım bu takım. basketbolu seven sevmeyen herkese de tavsiye ederim. izleyin, izlettirin. pişman olmazsınız.

    indiana pacers'ın ise son zamanlarda sanırım 2 ya da 3 maçını izledim. o yüzden haklarında uzun uzun yazamayacağım. izlediğim kadarıyla bizim süper lig'deki kardemir karabükspor'a benziyorlar. her şeyden biraz yapıyor, hiçbir şeyi çok iyi yapamıyorlar. zaten herhalde bu yüzden ligi 8. sırada, doğu'nun ortasında bitirdiler. oyuncuların playoff tecrübesi yok denecek kadar az. hatta ne kadarmış diye baktığımda şunu gördüm (breh breh...):

    "this team basically has no playoff experience besides jeff foster and the six games danny granger got to play in 2006 against the nets." ( http://bleacherreport.com/…na-pacers-regular-season )

    chicago'ya karşı kazanabilmek için çok akıllıca ve minimum hatayla hücum etmeleri gerekiyor. bunu olsa olsa bir kere başarabileceklerini, fakat onun da denk gelmeyeceğini düşünerek tahminimi çakıyorum:

    ********************** bulls 4 - 0 pacers **********************

    - miami heat (2) - philadelphia 76ers (7)

    miami heat sezon başında en medyatik takımdı ve pek bir pohpohlandı. dwyane wade gibi bir oyuncu zaten bu takımda oynuyordu. kimi çevrelerde kral (king) muamelesi gören liechtenstein prensi lebron james'in ve yıllar yılı toronto'nun soğuğunu yedikten sonra deniz, kum, güneş üçlüsünü duyunca aklı başından giden, plaj partilerinden yükselen müziğin sesine gelen chris bosh'un da katılımıyla bir anda şampiyonluğun favorisi olarak görülmeye başladılar. fakat gerçekler acıydı. takımın diğer parçalarının düzgün işlememesi, bu üç oyuncunun da bir türlü aralarındaki dengeyi bulamaması sonucunda beklentilerden uzaklaştılar. psikolojik baskının da üzerlerine çökmesiyle sezon ortasında oyun kurucu olarak ahı gitmiş vahı kalmış, hem rengi hem yumuşaklığıyla beyaz peynire yakınsayan ve sonrasında miami plajlarında göz kamaştıracak olan mike bibby'e sarılacak kadar kötü bir duruma düştüler. bibby gelir gelmez son saniyelerde kaybedilen bir chicago maçı sonrasında soyunma odasında salya sümük ağlayan oyuncuları görünce içinden "nereye düştüm lan ben" diye geçirse de ses etmedi. efendi adammış vesselam. çalıştı, çabaladı, takımı toparladı diyeceğim de bibby pek bir şey yapmadı. parçalar zamanla yerine oturdu. playoff'lara yaklaşırken oynadığı basketbol miami'yi tekrar şampiyonluk adayları arasına soktu. son 18 maçta sadece 3 kere yenildiler. işin güzel tarafı ise benim bu süreçte izlediğim maçların hepsinde güven vermeleri oldu.

    bence miami chicago'nun ardından doğu'da izlenmeye değer ikinci takım. diğer takımların tümünden farklı bir yapıları var. bu takımın psikolojik olarak oldukça yıpratıcı bir sezonun ardından playoff'larda ne yapacağını izlemek güzel olacak. baskıyı kaldırabilecekler mi? ego çatışmaları olacak mı? lebron son saniyelerde yine potaları mı yoksa şutları sokup memelerini mi dövecek. göreceğiz.

    indiana'yı çok fazla izlemediğimi söylemiştim ya, philadelphia'yı son zamanlarda hiç (0, sıfır, no) izlemedim. zira sezon başlarında oynadıkları oyun bende izlenmeye değer olmadıkları izlenimini yarattı. sağdan soldan okuduğum kadarıyla sakatlık problemleri de varmış. new york knicks haricinde doğuda ilk dörde giremeyen herhangi bir takımın şu anki miami'den maç koparmasının pek mümkün olmadığını düşündüğümden onlara basıyorum eksiyi. tahminim:

    ********************** heat 4 - 0 76ers **********************

    - boston celtics (3) - new york knicks (6)

    celtics takımın önemli parçalarından olan savaşçı pivot, the almighty semih erden'i gönderme gibi bir hataya düştüğünden beri dikiş tutmuyor. bizim oğlanın nasıl bir bedduası varsa celtics'i kuruttu. celtics'in %75 civarında olan galibiyet yüzdesi bu zamandan sonra %60'lara düştü ve son iki aylık trendde %50'lere dayandı. alırsan semih'in ahını böyle olur işte (ha, bir de kendrick perkins vardı, o da fena basketbolcu değildi. bari onu göndermeselerdi de semih'in yerine oynatsalardı). neyse. yani celtics playoff'lara girerken fenalarda gibi görünüyor. giden uzunların yerine gelen nenad krstic henüz tam olarak adapte olamadı, rajon rondo'nun formu son dönemde dibe vurdu. takımın çekirdeğini oluşturan dedeler de duruldular. sezon başındaki oyun gibi keyif ve güven vermiyor, maç içinde sık sık tekliyorlar. yani görünürde işleri zor. tek avantajları şu an sakat olan shaq'in de dönüşüyle playoff'lara beklenmedik bir şekilde takımca sağlıklı girecek olmaları.

    lakin yaşlı kurtları öyle hemen yabana atmamak lazım. bunlar yıllar yılı türlü badireler atlatmış, kaf dağı'nın ardını görmüş oyuncular. fiziksel ve mental enerjilerini playoff'lara saklıyor olma ihtimalleri yüksek. sezon ortasındaki takaslardan sonra bile hem fiziksel hem de psikolojik olarak sert bir yapıları var. gerektiğinde savunmanın allah'ını yapabilecek oyuncu yapısına sahipler (ki çok yüksek tempoyu sevmemeleri de bunda etken olsa da normal sezonda maç başına en az sayı yiyen takımlar). tıpkı geçen yılki gibi playoff'lara sallantıda giriyorlar ve şahsi fikrimce yine geçen yılki gibi toparlanacaklar.

    knicks camiası ise playoff'lara bir umutla, "haydi koçerolar" nidalarıyla giriyor. uzun zamandır başarıya hasret kalmış (knicks son on yılda tek bir kere, 2004'te playoff'a kalıp onda da ilk turda new jersey nets tarafından süpürülmüş), bu spora ilginin yoğun olmasına rağmen yönetimsel hatalar sebebiyle bir türlü iyi bir basketbol takımına sahip olamamış new york şehri chauncey billups gibi bir ustanın önderliğinde, amare stoudemire ve carmelo anthony'nin eşliğinde en azından bir tur geçebilmenin mücadelesini verecek. sezon içinde, özellikle de carmelo'nun gelişinden sonra fena basketbol oynamadılar. her ne kadar oturmuş bir sisteme sahip olduklarını düşünmesem de bu üç oyuncunun yetenekleri hücumu bir yere kadar götürebiliyor. temel problemleri yeterince kalıplı olmamaları ve savunmada problemler yaşayabilmeleri. ve şanssızlık bu ki celtics bu açıkları en iyi şekilde işleyebilecek takımlardan biri.

    zannımca new york - celtics serisi doğuda en zevkli ve kaliteli ilk tur serisi olacak. hem her iki şehrin de basketbolu seviyor olması, hem de favori olarak görülen celtics'in düşüşte, knicks'in ise yükselişte oluşu bu seriyi renkli kılacak. fakat bu seri bence pek çok kişinin tahmininin aksine çekişmeli olmayacak. karşısında miami veya orlando olsa turu bile geçebilecek olan knicks için boston çok ters bir eşleşme ve knicks attığı bir şeref golüyle sahadan mağlup ayrılacak. tahminim:

    ********************** celtics 4 - 1 knicks **********************

    - orlando magic (4) - atlanta hawks (5)

    dwight howard ve dört şutörler olarak özetlenebilecek orlando magic sezon ortasında hidayet türkoğlu'nu da takıma geri döndüren geniş çaplı bir takasa imza attı. gelecek sezon sonunda nba'in en etkili uzunu olarak görülen howard'ın sözleşmesi bitiyor (aslında sözleşmesi bitmiyormuş da kontratı feshetme hakkına sahip oluyormuş) ve onu takımda tutabilmek adına bu playoff'lar magic için çok önemli. belki de takımın önümüzdeki beş yılda gideceği doğrultu bu playoff''larda yapacaklarına bağlı. orlando, jason richardson, gilbert arenas ve hidayet türkoğlu'nu takıma katan takas sonrası iyi bir hava yakalamıştı. fakat bu durum çok uzun sürmedi. howard istikrarlı bir şekilde iyi maçlar çıkarsa da takımın geri kalanı ona ayak uyduramadı. "sallıyorum, ribaunda geçin" gilbert arenas ve pizza pizza'nın reklam yüzü "yes coach" hido takımın kimyasına beklenen katkıyı yapamadı. yeniköy manavı stan van gundy'nin yüzü gün geçtikçe daha bir ekşidi. suratında kırışıklıklar belirdi. adamın gözlerimizin önünde eriyip gidişine şahit olduk. nihayetinde takım hücumda sadece şut atan, savunmada matadorluk yapıp (hatta kimi zaman onu bile yapmayıp) howard'ın gözünün içine bakan bir takım haline geldi. şutları girdiği zaman maçlara ortak olabilecek bir konumdalar fakat savunma zaafiyetleri başlarına çok iş açacaktır.

    atlanta ise her oyuncusundan verim alabilen fakat istikrarsız bir takım. gerçi buna tam olarak verim almak denir mi bilmiyorum. hücumda biraz savruklar ve bu hengamede herkes birkaç bir şey yapıyor/atıyor. savunmada ise daha istikrarlılar. al horford, joe johnson, josh smith ve jamal crawford kalburüstü, her şeyden biraz yapabilen oyuncular. playoff'lara sezonun son 6 maçını kaybetmiş olarak giriyorlar fakat bence playoff'ta parlamalar yapacak potansiyele sahipler. kalite olarak kendilerinden belirgin biçimde önde olan, belirgin zaafları olmayan takımlar karşısında pek şansları olacağını düşünmüyorum ama denk getirebilirlerse baş ağrıtabilirler.

    eşleşme bazında baktığımda her ne kadar orlando magic bir adım önde görünse de orlando'nun rakibin üç sayılık yüzdesini en düşük seviyede tutan 4. takım olan, farklı şekillerde/farklı oyunculardan sayı bulabilen ve howard'ın karşısında birebir durabilecek oyunculara (ör: jason collins, zaza pachulia) sahip atlanta karşısında çok zorlanacağını, nihayetinde serinin 7 maça uzayacağını tahmin ediyorum (eğer orlando hiçbir maçta şutlarını sokamazsa belki bu kadar uzamaz bile fakat ben orlando'nun sezon içinde izlediğim maçlardaki şut formuna bakarak böyle olacağını tahmin ediyorum). 7. maçta ne olacağını kestirmek pek tabii kolay olmaz ama üzerinde howard'ı kaybetme baskısı olan magic'in görece daha rahat olan ve turu geçip potansiyellerine ulaşamadıklarına dair eleştirilere cevap verme şansını eline geçirmiş atlanta karşısında kazanamayacağını düşünüyorum. entry'i de zaza pachulia'nın şu video'suyla bitiriyorum:

    http://www.youtube.com/watch?v=2cqjjvfaf6q

    "natting iiizzzyy. natting iiizzzzy. we are going to game 7 baby! game 7!"

    tahmin:

    ********************** magic 3 - 4 hawks **********************
  • çok sevdiğim oklahoma city thunder'ın sözlükteki tahminlerde kitle halinde-copy paste vakası maalesef, gözden kaçmış- yanlış yazıldığı playofflardır. üzülüyorum lan bir taraftar olarak.
  • kıyaslama yapılıyor. jordan-pistons ile lebron, wade-celtics kıyaslaması. bir süper yıldızın bir adım ileriye gidebilmesi için geçmesi gereken bölüm sonu canavarı misali geçmesi gereken sert, sağlam ve şampiyon bir takım söz konusu. jordan tek başına yaptı kimseyle gücünü birleştirmedi ve jordan zamanındaki kurallarla şimdiki kurallar arasında maradona zamanı-messi zamanı farkından hallice bir durum söz konusu gibi gerçekleri bir kenara bırakarak söylüyorum; wade-lebron-bosh üçlüsü boston duvarını artık daha olgun daha iyi daha sert oldukları için değil boston, boston gibi olmadığı takaslar ve sakatlıklar buna izin vermediği için geçtiler. serinin galibini belirleyen lebron james'ın miami'ye gelmesi değil kedrick perkins'in thunder'a ( sparta ) gitmesiydi. playoff zamanı görüldü; celtics bir hiç karşılığında perkins'i elden çıkarmış. bundan daha önemli olan ise rondo'nun sakatlanması oldu. celtics hücumlarının beyni, takımı organize eden ve sahadayken karşısında james olsa dahi oyuna hükmeden rondo sakatlandı. sakatlanması miami savunmasının işini çok kolaylaştırdı zira rondo'ya her zaman tercih edilen savunma şekli; rondo'yu iki adım geriden savunup şutunu riske etmek, şut atmaya teşvik etmektir. rondo böyle savunmalar gördüğü zaman dahi oyunu açan, oyuna hükmeden bir oyuncuydu. sakatlığı oyununu engelleyince o sahadayken bir miami oyuncusu sürekli arkadaşlarına yardım edebildi. böylece boston hücumları kilitlenmiş oldu. buraya not düşülsün. miami iyi olduğu için değil boston boston gibi olamadığı için elendi. bulls serisinde durum daha net ortaya çıkacak.

    bu playoff döneminin en büyük hayal kırıklığı lakers oldu. şampiyon gibi elenmeyi bile beceremediler. dallas iyi şut attı gibi bir izlenim söz konusu ama işin aslı; dallas süper top çevirdi. sürekli boş adamı buldular, ekstra pası yaptılar. westbrook gibi bir serseri mayın ile kidd gibi akıllı bir oyuncunun karşılaşmasını izlemek keyifli olacak.

    rose, aynı sene hem normal sezon hem de finallerin mvp'si olabilecek mi? nowitzki, 2006 senesinin rövanşını alabilecek mi? miami şampiyon olabilecek mi? westbrook, durant ile aynı takımda oynadığını hatırlayabilecek mi? gibi soruların cevap beklediği bir playoff dönemi. bakalım bakalım.
  • dallas'ın şampiyonluğuyla sona erecektir. kaan kural da geçen geceki programda finalin okc-miami arasında oynanıp miami'nin şampiyon olacağı tahminiyle bu şampiyonluğu bir nevi tasdiklemiştir.

    hatırlarsanız önce portland' dallas'ı eler deyip o olmayınca lakers dallas'ı çok rahat geçer dedikten sonra bu tahminlerinin taban tabana zıttı sonuçlar gerçekleşmişti. bu bağlamda dallas kaan kural sayesinde yıllardır beklediği şampiyonluğu sonunda elde edecek gibi görünüyor.
  • sözlükte oklahoma'nın isminin yanlış yazılmaya devam ettiği playofflardır. 11 adet oklohama, bir adet de oklahima mevcut şu an. takımın şanlı şehrinin adı da suçsuz değil hani.
  • nba'in resmi teaserlarını heycanla beklerken şöyle alternatif bir teaser'a rastladığımdır.

    http://www.youtube.com/watch?v=3h0cjjdxekm
  • 1995'ten beri 2. defa phil jackson ve greg popovich'in olmadigi bir final izleyecegimiz ve 1998'den beri ilk defa kobe, shaq ve duncan uclusunden hicbirini finalde gormeyecegimiz bir play-off.
  • indiana pacers belkide bu seride hak ettiği galibiyeti chicago karşısında sonunda bu akşam almıştır. seri belki 4-1 bitecek ama playoff'un seyir zevki açısından 4-0 süpürülmesi beklenen seriyi harikulade bir hale getiren frank vogel ve pacers bu galibiyeti sonuna kadar hak etmiştir.

    nba where amazing happens
  • çok keyifli geçiyor bu playofflar, izlemekten kendimi alamıyorum. madem bu kıvama geldim, seriler üzerine bir şeyler yazayım dedim, yazıyorum.

    bulls - pacers

    indiana gerçek bir playoff takımı gibi mücadele ediyor. her maçında işte nba playoffları bu demekten kendinizi alamıyorsunuz. süpürülseler yazık olurdu, en azından bir maç almış oldular. beşinci maçta da erken havlu atmayacakları ortada. bulls seriyi, indiana gönülleri kazandı. indiana iyi bir lider oyuncu ile çok daha iyi yerlere gelebilir. rose savunmasıyla göz dolduran paul george ve survivor taner tadındaki hareketleriyle boozer'ı ceyda kıvamına sokan hansbrough akılda kalan isimler oldu.

    bulls tarafından bakarsak; korver son çeyreklerde yüzde seksenlerle üçlük atmasa kazandıkları üç maçı kaybedebilirlerdi. korver insan gibi atsa en az bir mağlubiyet daha kaçınılmazdı. iş korver'a kaldı çünkü bulls takımının geri kalanı bir adım geri atmış durumdalar. tehlike anında topu rose'un eline verip izlemekten başka bir hücum seti yok gibi. dosta korku düşmana güven veren bir performans sergiliyorlar. rose ve korver gibi oyuncuların yanına bir iki kişi daha gelmezse doğuyu kazanmaları söz konusu olmaz. ömer aşık fantastik bir rotasyon içinde. ikinci çeyreklerin başında iki dakika oynuyor ve çıkıyor. ne yaparsa yapsın bu değişmiyor. ayağı alışsın diye süre veriliyor ve ama güven duyulmuyor.

    boston - new york

    yaşlanmışız arkadaş onu anladım. new york evinde playoff maçı yapıyor tribünlerde beyaz saçlı oakley ha... yalan dünya... new york çok enteresan bir takım, alıyor veriyor... playoff maçı havasında pek oynamadıkları için boston konusunda bir yorum yapmak zor. new york yüzünden havaya girememiş olabilirler mi? yoksa çaptan düştüler mi? carmelo'nun oynadığı ve koç hatasıyla kaybedilen ikinci maçı bir kenara yazdık. iş madison square garden'a gelince celtics kendiğinden gaza gelip seriyi kısa kesti. muhteşem dörtlüden yana bir sıkıntı yok ama takımın geri kalanı. daha iyi olmalılar...

    sixers - miami

    miami gümbür gümbür geliyor gibi bir hava var lakin işler pek öyle değil. miami için sixers kadar iyi rakip bulmak zor... zayıf oldukları bir ve beş numarada bariz bi ağırlıkları yok, iyi oyuncularının karşısında süper yıldızlar var, hızlı oynasalar olmuyor ve nihayetinde bir maç alsalar dahi seri 4-1 bitecek... miami için asıl sınav bir sonraki seri...

    orlando - atlanta

    maçlar çekişmeli de birader çekişmeli olmasının nedeni iki takımında birbirinden kötü oynaması... hangimiz daha kötüyüz diye çekişiyorlar... atlanta felaket kötü hücum ediyor. biri topu eline alıyor, tek bir pas vermeden topu saydırıyor ve el üstünden şut atıyor... jamal, jo, smith hepsi aynısını yapıyor... biri de çıkıp demiyor aga bu nedir... demiyor çünkü başta crawford'un atışları olmak üzere şutlar giriyor...

    orlando 23 üçlük denemesinin sadece ikisinde başarılı olduğu bir maçı son topta kaybetti. jameer ve hido ikilisini bir kenara koyalım nihayetinde sadece şut atmayan oyuncular, oyunlarının başka yönleri de var... fakat anderson ve reddick üçlük attıkları için para kazanan insanlar, yaptıkları, yapabildikleri sadece bu ve ikisi birden aynı anda boş şutları sokamıyor... olacak iş değil. jamal el üstünden panyalı atıyor, bunlar boş üçlük atamıyor.... orlando kötü şut atmaya başlarsa seriyi kazanır... felaketten kötüye yükselseler bile yeterli... j-rich'in cezası arenas'ın tekrar rotasyona girmesine ve iyi oynamasına vesile oldu. seri 3-1 atlanta lehine fakat serinin favorisi orlando... orlando kazanmaya yakın olan takım...

    hornets-lakers

    chris paul, xavi hernandez gibi oynuyor ve bütün oyunu domine ediyor. istatistik kağıdı göz alıcı olsa bile sahada yaptıklarını açıklamak konusunda yetersiz kalıyor. izlemek lazım... paul böyle oynuyorken sahada kobe bile olsa seriye dair başka söz söylenmez...

    dallas - portland

    roy, efsanevi bir dördüncü maç oynadı ve nba tarihine geçti. bilmem kaç senedir elli maçın üstünde maç kazanarak sezonu bitiren ve tek bir şampiyonluğu olmayan dallas bir kez daha geri dönüşe cevap veremedi. 2-0 dan şampiyonluk kaybeden, birinci oldukları sezon sekizinciye elenen bir takımdan bahsediyoruz ve ihale elbette nowitzki'ye kalıyor. seri ortada...

    spurs - memphis

    manu ginobili serinin kaderini belirleyecek olan bir numaralı oyuncu. üçüncü maç oynanırken enteresan bir istatistik yansıdı ekrana; spurs-memphis maçlarında ginobili sahadeyken spurs lehine +40, ginobili kenardayken -40.... yuh.... hakikaten manu o kadar belirleyici bir performans sergiliyor. parker ve hill kritik anlarda kötü seçimler yapmasaydı işin rengi değişirdi. spurs takımı da tıpkı orlando gibi normal sezona kıyasla çok düşük yüzdeyle üçlük atıyor. tecrübeli spurs takımı olaya ağırlığını koyar ve seriyi kazanır.

    denver - thunder

    bu seriyi hiç izlemedim. normal sezonda olduğu gibi thunder, denver'a ters gelmeye devam ediyor.
hesabın var mı? giriş yap