• konuşmanın tamamını buradan izleyebilirsiniz.

    ''kanlı bir kalkışmaya ve hemen sonrasında yaratılan hukuksuzluklara karşı, ilelebet sizin aklınızla düşünelim, sizin dilinizle konuşalım istiyorsunuz.
    çünkü darbeci güruhla suç ortaklığınızı ortaya koyacak hakikatin, sonsuza kadar sır olarak kalmasını istiyorsunuz.

    yağma ve talan üzerine inşa ettiğiniz suç düzeninize yönelik en küçük bir itiraza dahi katlanmak istemiyorsunuz.
    aksine davrananları önce medyanızla hedef gösterip, trollerinize linç ettiriyor, yargınızla da rehin alıyorsunuz.

    karşınızda diz çökmeyenlere salmak istediğiniz bu ibret ve korku dalgası yetersiz kaldığındaysa, sokakları milislerinizle dolduruyorsunuz.

    türkiye artık sadece kâğıt üstünde bir cumhuriyet. yani, yurttaşı güdülmesi, yeri geldiğinde dövülmesi icap eden bir sürü gibi gören, hukukun rafa kaldırıldığı sözde bir cumhuriyet. ''
  • neden hemen hdp li denilip yaftalanıyor. bir okuyun önce öyle yorum yapın. insanları etiketlemeye bayılıyor bu millet.
  • "ama hdp terörörö"

    kuş beynini siktiklerim.

    adamın yaptığı konuşmanın tek bir cümlesini çürütebilecek argümanınız yok, varsa yoksa devlet babanızının ağzınıza verdiği 50 yıllık sloganlara sarılıyorsunuz. hükümetin götünde parazit gibi yaşayan sizin gibi "muhalifler" olduğu sürece, akp bu ülkeyi daha 100 sene daha yönetir.

    mecliste artık kanundu, yasaydı, bunların içeriğini tartışmanın hiç bir anlamı kalmadı. ülkede rejim değişti ve meclis kürsüsünden artık yapılması gereken tek şey, aynı ahmet şık'ın yaptığı gibi bu yeni rejime lanet okumaktır.

    altlarındaki koltuğu kaybetme korkusuyla, hapisteki milletvekili arkadaşlarına bile sahip çıkamayan chpli vekillerden ve daha şimdiden iktidarın parçası olabilmenin planlarını yapan iyi partili işbirlikçilerden böyle yürekli muhalefet beklemiyoruz zaten. bari gölge etmeyin de, ahmet şık terör estirsin meclis kürsüsünden. adam, eline kalaşnikof alıp meclisi bassaydı, orda oturan satılmışların canını ancak bu kadar acıtabilirdi. pembe götlü işbirlikçi muhalif partileriniz ülkedeki rejimin değişmesini sağladı, bırakın da artık muhalefeti de teröristler yapsın.
  • link

    --- spoiler ---

    işte ahmet şık 'ın kürsüde engellenen konuşması:

    " öncelikle şunu bilin:

    kanun teklifinin hukuki dayanaklarına dair içerik tartışmasına girmeyeceğim. çünkü tartışmamız gereken iktidarınızın meşru ve yapmak istediklerinizin hukuki olup olmadığıdır.

    sahip oldukları güç ve iktidarı sonsuza kadar ellerinde tutabilecekleri yanılgısıyla; yasaları silah, yargıyı da tetikçi haline getirme çabasına girişmiş ne ilk iktidarsınız, ne de son olacaksınız.

    ve önümüze koyduğunuz bu yeni yasa metniyle, darbecilerin basit bir karikatüründen ibaretsiniz.
    12 eylül cuntası nasıl emir adaletini ürettiyse, darbecilerin halefi olan, sözüm ona demokrasiye geçiş sürecinin hükümetleri de bunu bir fırsata dönüştürmek istediler.

    sandılar ki yargının boynuna geçirdikleri ipi ne kadar kısa ve sıkı tutarlarsa, “hukukun üstünlüğü” vaveylası eşliğinde iktidarları da o kadar güvende olur.
    peki amaç hâsıl oldu mu? hayır. geldikleri gibi gittiler.

    ama geride bıraktıkları miras, tıpkı sizlerin bırakacağı gibi, kimsenin hatırlamak istemediği korkunç bir yeryüzü cehennemi oldu.

    bugüne dek hükmünü sürdüğünüz fiili yönetim biçiminizi daha da şeditleştirmek, kötülüğünüzün iktidarını arşa değdirmek ve zulmünüzü meşrulaştırmak için darbeye karşı tedbir görünümü altında ohal ilan etmeniz hiç şaşırtıcı değildi.

    251 insanın canına mal olan bir kanlı kalkışmayı, “allah’ın lütfu” diye görmenizin sırrı da burada saklıydı.

    darbeye direndiğini iddia edenlerin darbe hukukuna dört elle sarılması bu yüzden trajikomikti. ama hem yaşanacak trajediye, hem de düşeceğiniz komik durumlara aldırmadan bunu yaptınız. ohal’i ilan etmekte zaten hiç vakit kaybetmediğiniz gibi, 2 yıl boyunca bütün lütuflarından yararlanmaya da doymadınız.

    şimdi, yarattığınız toplumsal enkazın üzerine, bir de tüy dikmenin peşindesiniz.
    yurttaşlara karşı, kelimenin gerçek anlamıyla bir canavara dönüştürdüğünüz hukuku, bu yasal düzenleme ile kalıcılaştırmak istiyorsunuz.

    çünkü artık kirli suç ortaklıklarından menkul rejiminizin derinleşmesi, kökleşmesi ve kurumsallaşabilmesine ihtiyacınız var.

    kanlı bir kalkışmaya ve hemen sonrasında yaratılan hukuksuzluklara karşı, ilelebet sizin aklınızla düşünelim, sizin dilinizle konuşalım istiyorsunuz.
    çünkü darbeci güruhla suç ortaklığınızı ortaya koyacak hakikatin, sonsuza kadar sır olarak kalmasını istiyorsunuz.

    yağma ve talan üzerine inşa ettiğiniz suç düzeninize yönelik en küçük bir itiraza dahi katlanmak istemiyorsunuz.
    aksine davrananları önce medyanızla hedef gösterip, trollerinize linç ettiriyor, yargınızla da rehin alıyorsunuz.

    karşınızda diz çökmeyenlere salmak istediğiniz bu ibret ve korku dalgası yetersiz kaldığındaysa, sokakları milislerinizle dolduruyorsunuz.

    devletin sorumlulukları vardır, bireyin ise hakları. bizde ise devletin her zaman, sadece yetkileri oldu. iktidarınızın devleti ise birey haklarının gaspçısına dönüştü.
    artık ülkemizde, evrensel normlarla tanımlı hukuka uygun yaşama hakkına sahip tek bir yurttaş bile yok.

    yargıyı elinizde bir sopaya dönüştürüp, iktidarınıza yönelik her tür eleştirinin derdest edilmesi ve siyasi rakiplerinizin tasfiyesi için kullanıyor ve hukuk cinayetlerinin altına pervasızca imzanızı atıyorsunuz.

    kimi zaman da, siyasi iktidarınızı besleyen cinayetler, yolsuzluklar, hırsızlıklar ve her türlü çirkinliğiniz ortaya çıkmasın diye, yargının iplerini çekip, üç maymunu oynatıyorsunuz.
    örnek mi istiyorsunuz?

    seçimin hemen arifesinde suruç’ta hastane içinde şenyaşar ailesinin katledilen üç ferdinin katilleri; onca tanığın, kamera görüntülerinin, ayan beyan delillerin varlığına rağmen korunmadı mı? ailenin hayatta kalan kadın ve çocukları suruç’u terk etmek zorunda kalırken hiç mi utanmadınız?
    başta hdp’nin eski eş başkanları figen yüksekdağ ve selahattin demirtaş olmak üzere, seçilmişleri, sudan gerekçelerle hapishanelere tıkıp yok etmeye çalışmıyor musunuz?
    milletvekilleri enis berberoğlu ve leyla güven’i hapiste tutabilmek için bin takla atmıyor musunuz?
    siz daha iyi bilirsiniz: roboski katliamcıları, cezasızlıktan aldıkları güçle, kapalı kapılar ardında yeni katliam planları yapıyor olabilir mi?

    soma’da ve pek çok yerde meydana gelen iş cinayetlerindeki siyasi sorumluluğunuz şaşaalı adalet saraylarınızın koridorlarında örtbas edilmiyor mu?

    aladağ, karaman başta olmak üzere tarikat ve vakıf yurtlarında kalan parmak kadar çocuklar, “kurumları yıpratmama” ikiyüzlülüğüne kurban edilmedi mi?
    türkiye artık sadece kâğıt üstünde bir cumhuriyet. yani, yurttaşı güdülmesi, yeri geldiğinde dövülmesi icap eden bir sürü gibi gören, hukukun rafa kaldırıldığı sözde bir cumhuriyet.

    iktidarınızın türkiye’sinin yeni hukuku, hak kavramının yerini tamamen alaşağı ederek, devlete sahip olduğu orantısız yetkilerinin yanında bir de aşkın haklar manzumesi veriyor.
    ve bunu, bir kurumsallığa değil tekil bir şahsiyete sunuyor.

    bu şahsiyet, cumhurunun yarısının inanmadığı bir başkan. kendisi de aynı şekilde cumhurunun yarısına inanmıyor.

    bu yüzden iktidar olarak, kendinize tetikçi kıldığınız yargınızla birlikte, artık evrensel hukuk normlarına denk düşen yasal sınırlarınıza çekilmelisiniz. fakat biliyorum ki bu çağrıya riayet etmeyeceksiniz.
    o halde en azından ne olduğunuz, bir kez daha yüzünüze karşı söylenmeli:
    iktidar olmanın yarattığı kibrinizi yalan ve cehaletle yoğuruyorsunuz.
    hakikati söyleyenlere yönelik saldırganlığınızı ise acizliğinizle besliyorsunuz.
    ahlaksızlığınızı, yeterli gelmediğini biliyor olsanız da, yüzsüzlükle sıvıyorsunuz.
    ve ne acı ki sizi ayakta tutan değerleriniz, sadece ve sadece bunlardan ibaret…

    orwell, “bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder” diyor. bizler seçimlerimizin ve kararlarımızın toplamı olan bu yaşamı sürdürmeye, siz de bizlerden nefret etmeye devam edebilirsiniz.

    ve fakat bilmelisiniz ki; bir yarısı sahiden çoğulcu demokrasi, adalet ve eşitlik talep ediyor, bunun için de mücadele etmeyi sürdürüyorsa; bir toplum, hak etmediği bir hayata ve bunu dayatan diktatörlüklere ancak bir yere kadar mahkûm edilebilir. bu yer türkiye için artık, geldiğimiz noktadır."
    --- spoiler ---
  • titriyi titriyi yiptiği kinişmi
    bu adamın söylediklerinden bi cümle söylemeye götü yemeceyekler tarafından beğenilmemiş.

    senden de böyle performans bekliyorduk bravo ahmet şık!
  • “hdp’yi düşünmeden” (önyargıları ortadan kaldırarak) okuyan her aklıselim bireyin, “adam doğru söylüyor” diye içinden geçireceğini düşündüğüm bir konuşma olmuş.

    2+2=4

    not: incespor
  • tek bir cümlesini dahi eleştiremeyen dar kafalar, hdp'den dem vurmaya çalışıyor. ak yalakalarla cahil milliyetçileri titreten konuşmadır efendim. ahmet şık bu kadar büyük adamdır işte, bu iki güruhu birleştirir.

    bundan gocunacak değiliz. ahmet şıklar için verdik biz bu oyları.

    yürü yiğit adam !
  • meclis'te kürsüde konuşan hdp istanbul milletvekili ahmet şık'ın konuşması akp'liler tarafından engellendi. yaşanan gerginlik sonrası oturuma 5 dakika ara verilirken şık'a 2 birleşim ceza verildi.

    cezaya gerekce gosterilen konuşmanın tam metni icin tiklayiniz.
  • aradigim milletvekilidir.

    helal olsun diyecegim de, neye helal olsun? karsisinda okuzler hatta daha da asagisinda yer alan bir guruh var.
  • konuşmanın neresi yanlışmış ki ceza almış, anlamadığım olay.
    2.bir ahı var olmaya aday konuşmuş maşallah!
    alpay özalan'ın ahmet şık'a küfrederek fiziksel saldırısı beni neden şaşırtmadı acaba!? david beckham'a da kafa atmıştı bu az gelişmiş yaşam formu.

    sonuna kadar haklı bir metin.haa biraz sert mi evet ama ahmet şık'a da metin yazmayı öğretecek kadar hadsiz değilim.

    adam kütür kütür kütürdetince en "ahlaksızlar" biz ahlaklıyız diye coşmuşlar şaka gibi.

    tanım :itham ediyorum kitabının yazarı olan gazeteci millet vekili meclis kürsüsünden bizzat itham etmiştir.

    edit:imla
hesabın var mı? giriş yap