61 entry daha
  • bu konseri madde madde incelemeye tabi tutarsak;

    yeni melek gösteri merkezi: bach'ın sahne aldığı bu yer, havalandırma ve ses sisteminin yetersizliğiyle anathema konserindekinde yarattığına paralel bir sıkıntı yarattı; yine boncuk boncuk ter döktük, yine yüksek volümde cızırdayan boktan bar oparlörü nostaljisi yaptık. gerçi anathema'dan farklı olarak bu sefer skid row parçalarıyla karaoke yapmak için gelip solistin sesini bastıran elemanlarla haşır neşir olmadık; sesin yüksekliği izleyicinin sesini bastırmaya rahatlıkla yetti. tabi kapalı alanda ses böyle yüksek olunca, 64kbps mp3 dinlerken arkaplandan eksik olmayan "çısss" yansıması kulaklarımızda baki kaldı.

    seyirci: çevreme bakınarak denek toparladığım ve işbu sebepten hayli ufak bir kalabalığı kapsayan gözlemlerime göre kalabalıktaki yaş ortalaması 18'in üzerinde 25'in altındaydı. kimse "bach'a geldik, nerde klavsen" kel-alakalığıyla ortalıkta gezinmiyordu ama bu, "hiç bir parçayı bilmiyorum, ama cıncıncıncın oldu mu headbang'e doyarım; çevremi kepekli saçlarımla kırbaç darbelerine boğarım", "metalci hatunlar veriyorlarmış; yemini al da balığa çıkalım" adamcıklarının varlığına tabi ki engel değildi. zaten moda dediğiniz insanın kendine yakışanı giymesi değildir de nedir?

    setlist: bang your head festival 2004'dekiyle neredeyse tıpatıp aynı oluşuyla sürpriz etkisinin canına okuyan bir setlist oldu.
    slave to the grind,big guns,piece of me,frozen,here i am,18 and life,rock 'n' roll,the threat,in a darkened room,monkey business,time warp,i remember you, youth gone wild ve tüm bu parçalar arasında bir yerde bir tane de yeni bach albümünden parça çalındı. slave to the grind'ın normalden hızlı çalındığını ve frozen'ın güzel birer bas ve elektro solosuyla taçlandırıldığını da belirtmeden geçmeyelim.
    malesef sweet little sister ve wasted time yaşlı gözlerle toprağa verildi.

    sebastian bach ve kankaları: slave to the grind'la kasırga gibi giren bach ve kankaları gereken ilk gazı başarılı biçimde verdiler. 95'ten sonraki tarihe sahip herhangi bir canlı kaydına denk gelmediğim bach'ın sesinin tamamen gitmiş olmasından endişe etmeye başladım. 3.parçaya geldiğimizdeyse sesi tamamen umduğum düzeye [#5490252] geldi ve konser sonuna dek de teklemedi. ingilizcesi zor anlaşılsa da seyirciyle etkileşimi gayet başarılıydı. sağ kolundaki youth gone wild dövmesini bir yazar arkadaşın benden önce belirttiği gibi okuma fişi edasıyla seyirciye okutması, "metal is my religion" tişörtünü seyiriciye gösterip vokalinin mükemmelliğini n. kere kanıtladığı mini-performans, konserin doğaçlama temelli oluşmuş ilginç anlarındandı. mikrofonu kordonundan tutup gürz gibi çevirişi, hiperaktif tavırları, ve konserin her saniyesinden tad aldığını açığa vuran güleryüzlülüğüyle konserin eğlenceli geçmesinin adamın yegane amacı olduğu açıktı. metal sludge'da götadam yaftası yapıştırılarak zikredilip durulan "sebitchian"ı biz göremedik dün akşam malesef.
    bach'ın sahne performansı bir sürü gruba taş çıkarır diye düşünüyorum; ama eski skid row konserlerine bakıldığında bach'ın biraz da olsa durulduğu, kankalarınınsa skid row'un diğer üyelerinin karizmasını ve sahne performansını yakalayamadığı da net birer gerçek. keşke skid row'u tam ekip görebilseydik diyor, yazımı metalci sözlük bayanlarına selam ederek bitiriyorum. (abi yemi al, balığa çıkalım.)
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap