• 2001 anayasa değişikliğiyle yeniden 1982 anayasasına 13. maddeyle dahil edilen ilke
  • anayasada hakların kısıtlanması konusundaki ölçülülük, amacı ve sonucu karşılaştırmak gerekir demektir. hakkın kısıtlanmasının sebebi buna değmeli anlamındadır.
  • temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması konusunda 1982 anayasasının getirdiği bir yeniliktir. öngörülen sınırlamaların amaçları dışında kullanılamayacağı ifade edilmektedir.
  • hukukun en temel ilkelerinden biri olan ölçülülük ilkesine önünden, arkasından, sağından, solundan ''gözümüzün gördüğünce'' bakmaya başlayalım.

    bir tasarrufun hukuka ve adalete uygun ve makul bir işlem veya eylem olması yanında, o işlem veya eylemin ölçülü olması da aranır.ölçülülük ilkesi, temel hakların sınırlandırılmasının anayasa mahkemeleri tarafından denetlenmesinde dünya çapında başvurulagelen önemli bir ölçüt kabul edilmektedir. bu ilkeleri kavramak, onlar üzerine düşünmek çok önemlidir. bazen uyuşmazlıklar, tamamen ilkeler üzerinden çözüme kavuşturulabilir. bu ilkeler dünya hukukunu anlamamıza yardımcı olacak; o ülkenin kanunlarını, mevzuatını ve daha birçok hukuksal donanımını bilmesek bile bizlere yorumlamada, çözüm sunmada yardımcı olacaklardır. çünkü bu ilkeler evrenseldir. kanunlar değişebilir, mevzuatlar değişir hatta anayasalar değişir hukuksal metinlerin hepsi değişir. pek tabii ilkeler de değişir ancak bu ilkelerin mantığı, özünün anlatmak istediği şeyler değişmez olsa olsa çağın gerektirdiği şekilde tekrardan yorumlanıp, düzenlenebilirler. temel ilkelerde mantık çoğunlukla aynıdır. bireyi korumak, keyfiliği önlemek, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve geliştirmek, erkleri sınırlandırmak, ki bu kavramlar modern düşünce tarihimiz için oldukça yeni kavramlardır. dallanıp budaklanmadan, ölçülülük ilkesine dönelim. bu ilke temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında uyulması gereken bir şart olarak görülmektedir. bilhassa etkisini idare hukuku ve ceza hukukunda oldukça yoğun bir biçimde hissettirir.

    bu ilkenin normatif dayanağı anayasamızın on üçüncü maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı metindir. şöyle der: ''temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.bu sınırlamalar, anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin
    gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.'' aynı zamanda anayasamızın on beşinci maddesinde de görebileceğimiz gibi ve değerli hocamız (bkz: ergun özbudun)'un da belirttiği üzere ölçülülük ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin kullanımlarının olağanüstü yönetim usullerinde
    sınırlandırılması/durdurulmasında da riayet edilmesi gereken ilkelerden birini teşkil etmektedir.

    bu ilkenin alt başlıklarını şu şekilde ifade edebiliriz. ölçülülük ilkesini üçe bölelim: orantılılık, elverişlilik ve gereklilik. uygulamada da kendisine yer bulan bu alt ilkeler, özetle amaç-araç arasındaki dengenin sağlanmasını ifade etmektedir. temel hak ve özgürlüklere müdahalenin üstün bir kamusal yarar gütmesi veya zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir.müdahale demokratik toplumun gerekliliklerine aykırı olmamalıdır.sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek son çare niteliğinde değilse
    demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez. orantılılık ise sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile sınırlama aracı yani başvurulan sınırlama tedbiri arasında makul bir denge olması gerektiğini mecbur kılar. elverişlilik ise en basit haliyle öngörülen müdahalenin ulaşmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını ifade eder.
  • elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden müteşekkildir.
hesabın var mı? giriş yap