• (bkz: hz omer)
  • şöyle bir mektup var şahsına;
    “esirgeyen ve bağışlayan allah’ın adıyla! bu yazı ömer bin hattab’a yazılmış bir mektuptur. ordunuzla üzerimize yürüdüğünüzde, canımızı ailemizi, malımızı, mülkümüzü ve dindaşlarımızı bize bağışlamanızı istedik. bunun karşılığında kabul ettiğimiz şartlar dahilinde yaşadığımız şehir içinde ve dış mahallelerde yeni bir manastır, kilise, hücre ya da inziva yeri kurmayacağımızı; harabeye dönen herhangi bir binamızı onarmayacağımızı ya da şehrin müslüman mahallelerindeki binalarımızı yenilemeyeceğimizi; gece ya da gündüz, müslümanların kiliselerimize girmesine engel olmayacağımızı; müslüman gezginleri evlerimize buyur edip onlara üç gece yiyecek ve kalacak yer temin edeceğimizi; kiliselerimizde ve evlerimizde casuslara yataklık etmeyeceğimizi, müslümanlara düşman olan birini saklamayacağımızı; hıristiyan dinini özendirmeyeceğimizi ve kimseyi bu dine davet etmeyeceğimizi; islâm dinine geçmek isteyen akrabalarımızı engellemeyeceğimizi, müslümanlara saygı göstereceğimizi ve toplantılarımızda yerlerine oturmak istediklerinde ayağa kalkacağımızı; başlık, türban ya da terlik gibi kıyafetlerimizle ve saçımızın biçimiyle onları taklit etmeyeceğimizi; onların kullandığı ifadeleri kullanmayacağımızı ve aile adlarını almayacağımızı; eğerli ata binmeyeceğimizi, kılıç kuşanmayacağımızı, silah edinmeyeceğimizi ya da taşımayacağımızı ve yüzüklerimizin üzerine arapça harfler kazdırmayacağımızı; şarap satmayacağımızı, başımızın ön kısmını tıraş edeceğimizi; nerede olursak olalım kendimize has giysiler giyeceğimizi; belimize kuşak bağlamayacağımızı; kiliselerimiz üzerine haç koymayacağımızı; müslüman mahallelerinde ve pazaryerlerinde haçlarımızı ve kutsal kitaplarımızı göstermeyeceğimizi; kilise çanlarını hafifçe çalacağımızı; yanımızda bir müslüman varken ibadetimizi yüksek sesle yapmayacağımızı; sokaklardaki geçit törenleri sırasında hurma dalları ve heykellerimizi taşımayacağımızı, ölülerimizi gömerken, müslüman mahallelerinde ve pazaryerlerinde yüksek sesle ilahilerimizi söylemeyeceğimizi ve yanan mumlar taşımayacağımızı; hiçbir müslümana vurmayacağımızı söyledik ve bu konuda söz verdik. kendimiz ve dindaşlarımız adına bu konularda dikkatli olmaya söz veriyor ve sizden bizi himaye etmenizi bekliyoruz ve bu anlaşmanın herhangi bir maddesini ihlal ettiğimiz takdirde ceza olarak himayenizi kaybedeceğimizi ve bize düşman ve asi muamelesi yapmakta serbest olacağınızı biliyoruz…”
  • islam dinini en sevilen şahsiyetlerinden olan, 2.halife, emir'ü-l mü'minin. aslında bu kadar çok şehit verirken, bu kadar insanın canı yanarken, hayatlarını kaybederken, aklıma kendisiyle alakalı bir rivayet geldi.

    rivayet odur ki, yeni bir belde keşfedilmiş, islam devleti'nin sınırları, hudutları büyümüştür. ömer gayet üzgün bir halde iken, yine rivayete göre ali, yanına gelir ve ''niçin üzgün olduğunu?'' sorar. ömer, ''hudutların büyümesiyle sorumluluğun da büyüdüğünü'' ifade eden bir cümle sarfeder ki, bugün kendisini sevdiğini iddia edenler, kendisini zerre anlamamış bulunmaktalar.

    ömer şöyle der; ''ali, fırat'ın kenarında bir kuzuyu kurt kapsa, bir deve kaybolsa, allah onu ömer'den sorar.''

    bugüne baktığımız zaman, kurtlar koyun postlarını attılar, kenfi kıyafetleriyle kuzuları avlıyorlar. insanları öldürüyor, kanına giriyorlar. eğer bir idareci ömer olma gayretinde ve amacında ise, kaç fırın ekmek yemelidir bilemiyorum. bugüne ışık olacak bir rivayet bence.
  • son zamanlarda ülkemizde adı adalet ile anılan halife.

    peygamberin kızını almak için çok uğraşmış ama istediğini alamamış daha sonra torununu kendine alıp sonra onu bırakan kişidir ayrıca.

    şimdi adalet timsali dediğimiz kişinin bunu yapması sizce ne kadar adaletli.
  • adaleti ile tanınan bir sahabedir... sünni kesimlerce ömer el-faruk olarak da adlandırılır. sünni inanisina göre resmi ikinci halifedir.. şii mezhebinde kendisinin halifeliği taninmamaktadır. 3 kasım 644 yılında medine'de namaz kildirirken, ebu lulu adlı bir mecusi köle tarafından öldürülmüştür... mescid-i nebevi'de defnedilmistir... 12 çocuğu vardır, bunlardan en önemlisi abdullah bin ömer ve hafsa binti ömer'dir. abdullah bin ömer, ebu hüreyre'den sonra en fazla hadis nakleden bir kişidir. hafsa binti ömer ise muhammed peygamber'in eşidir...

    “kenar-ı dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar ömer’den onu”

    (bkz: mehmet akif ersoy)
  • muhammed peygamber'in kurduğu islam devleti'nin üçüncü hükümdarıdır. 634-644 yılları arasında hüküm sürmüştür.

    (entry'de halife ömer dönemindeki askeri faaliyetlerden bahsedilecektir)

    mekke doğumludur. putperestti. islam'a geçmeden evvel peygamber muhammed'e ve islam hareketine şiddetli bir şekilde muhalefet ettiği, hatta islam'ı benimseyenlerle mücadelelere giriştiği bilinmektedir. 616 senesinde ise islam'ı benimseyerek, peygamberin hizmetine girdi. bu tarihten sonra peygamberin yürüttüğü tüm savaşlara eksiksiz katıldı. aynı zamanda peygamberle akrabalık kurdu. dul kalan kızı hafsa bint-i ömer, peygamberin zevcelerinden biri oldu. ebu bekir ile beraber peygamberin en yakınında bulunan kişiydi. bir nevi müşavirlik görevi gördü.

    muhammed'in vefatından sonra (632) ebu bekir'e biat eden ilk kişi oldu. müslümanlardan ebu bekir'e biat etmelerini istedi. nitekim ebu bekir yönetiminin tesisinde önemli rol oynadı. 2 yıllık ebu bekir iktidarında devletin adalet işlerini yönetti. ebu bekir'in vefatından sonra da halifelik makamına geçti. (634)

    - sasaniler'le mücadeleler -
    ebu bekir döneminde arap ordularının ırak harekatı başlamıştı. halid bin velid komutasındaki arap ordusu, sasani ordularını mağlup ederek hire ve anbar şehirlerini ele geçirmişti. ömer'in halifeliğe geçtiği dönemde sasaniler, kaybedilen toprakları geri almak maksadıyla birtakım hazırlıklara girişmişti. bunun duyumunu alan halife ömer, ebu ubeyd komutasındaki bir orduyu takviye olarak hire'ye gönderdi. bu ordu fırat nehri'nin kıyısındaki köprü savaşı'nda sasaniler karşısında büyük bir bozguna uğradı. bu savaşta ebu ubeyd de hayatını kaybetti. (634)

    köprü hezimetinden sonra iki taraf fırat kıyısında tekrar karşı karşıya geldi. 635'teki büveyb savaşı'nda araplar sasanileri yenmeyi başardı. bu zaferle toparlanan arap orduları akınlara devam ederek dicle kıyılarına kadar ilerledi.

    islam hareketinin başladığı ve büyüdüğü dönemde sasaniler, bizans ve göktürkler'le giriştiği uzun soluklu savaşlardan aldığı mağlubiyetler sonucunda çöküş sürecine girmişti. nitekim imparator herakleios karşısında ağır yenilgi yaşayan şehinşah hüsrev perviz'in 628 yılında öldürülmesiyle sasani yönetiminde uzun soluklu bir kriz başlamıştı.

    sasanilerin gittikçe zayıfladığı bu dönemde islam hareketi doğup, hızlıca genişlemeye başlamıştı. bu genişlemeden sasani ülkesi de nasibini almıştı. sasaniler arap orduları karşısında bir varlık gösteremeyerek toprak kayıpları yaşamaya başlamıştı. 634 yılında halifeliğe gelen ömer de sasanilerin bu zayıflığından büyük ölçüde faydalanmak istiyordu. ırak topraklarından sonra sasanilerin kalbine, yani iran'a gözünü dikmişti. sasani hükümdarı üçüncü yezdicerd de arapların bu ilerleyişini önlemek maksadıyla büyük bir ordu toplamıştı. ömer, sasanilerin bu ordusuna karşı sa'd bin ebi vakkas komutasındaki bir orduyu harekete geçirdi. kadisiye mevkiinde iki ordu karşı karşıya geldi. 3 gün süren bu savaşın* sonucunda sasaniler ağır yenilgiye uğradı. bu büyük zaferden sonra arap ordusu dicle'yi geçerek başkent ktesifon'u ele geçirdi. ardından celula'da üçüncü yezdicerd'in bir ordusunu daha bozguna uğrattı. celula'daki zaferden sonra arap orduları günümüz iran'ındaki huzistan eyaletini ele geçirdi.

    kadisiye'de ve celula'da yaşadığı hezimetlerden sonra kaçan üçüncü yezdicerd, 642 yılında hemedan'ın güneyindeki nihavend mevkiinde bir ordu toplamayı başarmıştı. halife ömer bu ordunun üzerine numan bin mukarrin komutasındaki bir orduyu gönderdi. çetin bir savaşın* sonucunda sasaniler bu savaşta da yenilgiye uğradı. nihavend ve hemedan arapların eline geçti. 644 yılında isfahan da arapların eline geçti, arap akınları dağıstan, azerbaycan topraklarına kadar ilerledi. diğer yandan üçüncü yezdicerd'i kovalayan arap orduları horasan'a kadar da ulaştı.

    - bizans imparatorluğu ile mücadeleler -
    ebu bekir döneminde arap ordularının suriye ve lübnan'daki akınları dört koldan devam ediyordu. ömer halifeliğe geçtiğinde bu akınları devam ettirdi. halid bin velid komutasındaki arap ordusu fahl muharebesi'nde bizans ordusunu yenerek ürdün'e ulaştı. bu zaferden sonra arap orduları 635 yılında şam'ı kuşatıp, ele geçirdi. aynı dönemde baalbek, humus, hama da arapların eline geçti. arap istilasına karşı imparator herakleios büyük bir ordu topladı. 636 yılında yermük savaşı'nda araplar bu büyük bizans ordusunu bozguna uğratarak suriye'ye hakim oldu. bu savaştan sonra arap akınları anadolu içlerine kadar uzandı.

    diğer taraftan filistin taraflarında da amr ibn as akınlar düzenlemekteydi. gazze ve yafa'yı ele geçirdikten sonra kudüs'ü kuşattı. nitekim kudüs 638 yılında bizzat halife ömer'e teslim oldu.

    639 yılında amr ibn as komutasında mısır harekatı başladı. farama'daki bizans kuvvetlerini 1 aylık çarpışmanın sonunda yenerek ilerlemeyi sürdürdü. bilbis'i aldıktan sonra babylon kuşatmasını başlattı. yaklaşık yedi aylık kuşatmanın sonucunda kale teslim oldu. (641) amr ibn as babylon'dan sonra iskenderiye'ye yöneldi ve kaleyi kuşatma aldı. üç ayın sonunda iskenderiye de araplara teslim oldu.

    nitekim halife ömer devrinde: sasanilere bağlı ırak, iran, azerbaycan toprakları, bizans imparatorluğu'na bağlı suriye, el-cezire, filistin ve mısır toprakları islam hakimiyetine girdi.

    644 senesinde de bir suikast sonucunda yaşamını yitirdi.

    kaynaklar:
    + doğuştan günümüze büyük islâm tarihi - çağ yayınları.
    + mustafa fayda - ''ömer'' - tdvia - cilt: 34.
    + philip k. hitti - siyâsî ve kültürel islam tarihi 1 - çeviren: salih tuğ - boğaziçi yayınları.
    + a.a vasiliev - bizans imparatorluğu tarihi - çeviren: arif müfid mansel - maarif matbaası.
    + ışın demirkent - herakleios - tdvia - cilt: 17.
hesabın var mı? giriş yap