• türkcülük günü

    edit: basit bir bilgi girdik kötülemeyen kalmamış anasını satayım.
  • temeli 3 mayis 1944'e dayanir...o gun huseyin nihal atsiz'a acilan davanin 2. celsesi yapilacaktir.buna tepki olarak turkcu dusuncedekiler buyuk bir protesto yuruyusu yapar...bu protestoya katilan kalabalik turkculer tarafindan bir patlama olarak kabul edilir...nihal atsizin da istegi dogrultusunda 3 mayis 1954'ten itibaren her 3 mayis turkculer gunu olarak anilir...(pek de bayram niteligi tasimaz)
  • ben doğdum.
  • fenerbahce spor kulubu nun kurulus gunu.
  • milliyet gazetesinin kurulduğu gün.
  • mustafa kemal atatürk ün 1918 yılında fenerbahçe spor kulübünü ziyaret ederek kulübün hatıta defterine duygularını yazdığı gündür

    "fenerbahçe kulübü'nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmis ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim."

    3.5.1918 - ordu kumandanı - mustafa kemal
  • amerika'da "ulusal öğretmenler günü" olarak kutlanan gün.
    (national teacher day)
  • tarifi yoktur herşeyin.. bazen sadece susarsın, kalp atışların tercüman olur aklındakine.. bazen şapşal bir gülümse belirir yüzünde anlamını sadece senin bildiğin.. bazen de sessizlik anlatmaz mı pek çok şeyi? sessizdi yine herşey o gece, yorgundun henüz dönmüştün şehre, aklın karışık belki evet ama kalbin karışık değil ulan, herşey ne kadar da ortada aslında.. o zaman neden sürekli zamanlar koyar insan? gerçekten de bu kadar çok mu alıştık beklemeye, bekletilmeye, ertelemeye..

    ı ıh.. kimse kandırmasın kendini, hanımlar beyler gözünüzü kulağınızı dört açın sekiz açın.. açın işte.. ne erken ne de geç.. olmuş'tu herkes, bunu sen biliyordun o biliyordu, anlamadın mı olm en basında bir şeyleri? kafan basıyor.. esiyorsun.. o zaman lütfen bu kez engelleme, bir şeyler yap.. ama izin verme gitmesine.. tuhaf; biliyorsun o senin.. ama koş işte, yürüme.. ne çok geç ne çok erken tam zamanıdır şimdi.. sadece o olsun aklında, kalbinde de olacak bir gün.. biliyorsun... sadece izin ver, lütfen en azından bir kez yap bu iyiliği kendine..

    sonra somebody çalsın fonda.. ışıklar sönsün.. yatagına uzanmış ol.. ellerini bacaklarının arasında kavuştur, tatlı hayellerin var cebinde, mutlusun.. üstelik gerçekten mutlusun.. herşeyden var aslında biraz.. başlasın film.. gözler çoktan yumuldu.. schindler'ın listesindeki kırmızı kıyafetli küçük kız hüzünlendiriyor seni.. gece yarısı karanlık bir sokakta o'nun gözyaşlarını sil, ellerin peçeten.. çimenlerin var, kulağında ipodun kulaklıkları, görüş alanında yıldızlar, ne kadar güzel ya.. 'çok mutluyum'.. saatler aksın, hava karardığında yeni farketmiş ol sadece o'na bakıyorsun.. inanamıyorsun 'saatler geçti gerçekten'.. boş bir binanın merdivenleri şahit, tamam ben konuştum; onlar kimseye bir şey söylemeyecekler.. a ah, bu kedi de nerden çıktı şimdi? ama iran kedisi değil mi bu.. 'onlar şimdi uzun yaşarlar, ben 20 sene onun yüzüne mi bakıcam' .. bir tv kanalında eski bir yeşilçam filmini izleyip kıkırdıyorsun, ama farklı olan bir şeyler var elbet bu kez.. daha finlandiya'ya gideceksin, sonra dürüm yiyeceksin acılı, kemancıya eşlik edeceksin rakıları çekerken, kahvaltı edecek ve sofrada siyaset konuşacaksın ama yeşil zeytinler olmayacak, bir dakika nefes al.. peki peki artık gözleri açma zamanı.. daha sonra tekrar kapatırız.

    gece yarısı tatlı bir konuşma hayatta başına gelebilecek en anlamlı rastlantının da anlamını perçinler; melekler, yorganın ve huzurun.. hepsi alkışlıyorlar, kadehler kalksın.. özleyeceksin.. özlüyoruz.. sadece biliyorsun, saat kaç? hmm, otobüsümün kalkmasına 1,5 sene kalmış.. 'zaman azalıyor çalışmalıyım'.

    sadece bir tarih. hı hı evet.. sana herşeyini sunan bir tarih, artık lütfen tekrar sessizlik..

    ..ve onun getirdiği gibi; sadece huzur.

    ` : ..and kiss me tenderly`
  • http://www.ibiblio.org/…goya.shootings-3-5-1808.jpg

    resmin adı 3 mayıs 1808. fransanın ispanya'yı işgali ve sonrasında yaşanan kurşuna dizilme sahnelerinden biri, francisco de goya y lucientesnın fırçasından. yine iri eller, sağlam, ağaç gibi insan betimlemeleri. ölmeleri daha da acı olacak belli.açıkça kapkara bir gök.en az kurşuna dizilenler kadar dizilmiş bir sıra asker, yüzleri yok. ölüler, ölmek istemeyenler ve öldürenler aynı karede yine. hepsi insan. ama resmin merkezinde hayatının sonlarına gelmiş ispanyollar var. askerler kısmen karanlıkta bırakılmış. zaten önemli olan ölmektir yaşamak değil o an. baş rolde de henüz ölmeyenler.en merkezde son sözlerini söyleyen beyaz gömlekli adam. ölümünü görmek istemeyen gözü kapalı ispanyollar arasında. o şimdi öldü. bu sanki bir fotoğraf; estetik olarak değilse bile, içerdikleriyle gerçek. o ispanyol'un ölmek üzere olduğu bu an için artık çok geç olduğu belli .o öldü. namluların ucundaki üç figür dışında, arkalardan birisi göz ucuyla askerlere doğru bakmaya cesaret edebilmiş ama onların kümseyi görmediği belli. hatta goya baktıklarını bile göstermemiş onların. zaten görmedikten sonra bakmanın ne anlamı var ki. kurşun askerler, kurmalı , tek tip pozisyonlarıyla, ne ileri gidebilirler ne de geri. ışıklı figür, beyaz gömlekli adam, yaklaşık 200 yıl önce bu resimde öldü. çünkü o zaman da, savaş ve işgal deyince insanlar duruyordu bugün olduğu gibi ve nedense hiç çekinmeden, insanlıklarına acımadan yüreklerini söküyorlardı kendilerinin.b çünkü yaşamlar bağışlanacak bir miktar değil, aniden sökülen tek bir şeydi; canyürekten bir kere sökülürdü. kan çıkardı.sonra adam kana bakar ve hiçbir şey olmamış gibi yürürdü. diğer adam o kana bakar ağlardı. halbuki kan ve de can birbirinin içinde yaşardı. can iyiydi de kan dışarı akınca ölürdü be insanlar. canları sönerdi. sen böyle dizilipte bir dizi can alırken bu resimdeki gibi yüzün olmazdı. tek bir can aldığında, yüzünün tamamı silinirdi, insanlığın silinirdi. elini bir kere kana buladın diye, karşında dizilenlerin hepsinin kanının birbirine bulardın. elbiselerinde kalın ve koyuydu , ölmek üzere olan gibi beyaz giyemezdin zaten sana yakışmazdı.
  • 1987 ise dalida'nın intihar günü.
hesabın var mı? giriş yap