• kazanması basit, nitelikli mezun olması zor olan önerme...

    20 yıl öncesine gitmeyelim. günümüzde, birçok okulun ismi değişerek yeni üniversite açılmış izlenimi yaratılmaktadır. (bkz: ahi evran üniversitesi)

    ayrıca 20 yıl öncesinin vakıf üniversitesi sayısı ile şimdikinin arasında dağlar kadar fark var.

    üniversite sayısının artmış olması, kontenjanların artmış olmasını sağlar. böylelikle açıkta kalanların sayısı bir şekilde düşmekte.

    asıl tartışılması gereken; üniversite kazanmanın kolaylığının değil, verilen eğitimin içeriğinin kalitesi olmalı.

    edit: (bkz: başlığın başa kalması)
  • normalde ilkokul ucte ogrenilen kesirli sayilarla islemler konusunu bilmeden de yapilabilecegi icin kolaydir gercekten. sonrasinda universitede turev alma konusunu anlatir matematik hocasi. sinavda da x^(3/2) nin turevini iceren bir soru sorar. 3/2-1 in degerini bulamadigi icin sinavda soruyu cozemeyen ogrencileri gorunce kahrolur.
    soylenecek cok sey var ama en onemlisi egitim sistemini cokertenler utansin.
  • bazı bölümlere girebilmek için ygs'de 32 net yapıp barajı geçmek ve lys'de de ilgili sınavda yarım net yapmak yeterli. ığdır üniversitesi işletme bölümü bunlardan biri.
  • eskiden üniversiteye girmek zordu. bugün çok daha kolay,doğru ama eskiden mezun olduğunda işsiz kalma riski yoktu neredeyse. şimdiyse mezun olmak yetmiyor iş bulabilmek için. aradaki tek fark bu.
  • bunun canlı örneğini birebir yaşamış bir mühendis olarak anlatmak istediklerim var kısaca.
    10 yıl evvel tabi olduğumuz üniversiteye giriş sınavındaki soruların %80'ini net yaparak girdim üniversiteye. bu yıl öylesine ne oluyor bitiyor diye tekrar iki aşamalı olarak girdim ve yaklaşık soruların %30'unu net yaptım.
    ortaya şöyle bir görüntü çıktı; gelen sıralamayla 10 yıl evvel girdiğim üniversitenin aynı bölümüne havada karada giriyorum. hatta o yıl sıralamam/puanım yetmediği için giremediğim daha yüksek puanlı/düşük sıralamadaki bölüme girebiliyorum!

    burada ben geçen süreçte bölüm dersleri kapsamı dışında başka üniversiteye yönelik hazırlık yapmadım. ortaya çıkan tablo benim iyi olduğumu değil, artık üniversiteye giren arkadaşların durumlarının maalesef pek parlak olmadığını gösteriyor, üzgünüm.

    bu gözler bölümün vaka analizinde bir soruda silindirin hacmini hesaplayamayan son sınıf mühendislik öğrencisi gördü. hatta çocuk bölüm ikincisi olarak mezun oldu. daha nicesi örnek verilebilir.

    her yere ağaç diker gibi üniversite açarsan, program kontenjanlarını artırırsan sonuç bu olur.
  • öss sorularının çalındığı yıl, yan komşunun yeğeni aklını yitirmiş, hayatı sönmüş gibi dolaşıyordu ortalarda. bu gözlemi ve tecrübeyi baz alarak, hak verdiğim önerme.
  • oğlum yeni nesil bu kadar beyinsizse bizim emekli maaşlarını kim ödeyecek?

    (bkz: ted)
    (bkz: emin çapa)
    (bkz: türk hamamlarında suyun kaldırma kuvveti neden yok)
  • bir dönem özel üniversitelerden birinde çalışan birileri, ek kontenjanla girişlerde, yalnızca dört adet ingilizce sorusu cevaplamış birinin ingilizce öğretmenliği okuyabileceğini fısıldamıştı.

    onu da geçtim, özel yetenek sınavı denilen nane sayesinde bazı bölümlerde barajı dahi geçememiş gençler var.

    her mahalleye bir üniversite sloganıyla çıktığımız bu yolda, her şey gibi dört yıllık fakülte kazanıp, okumak da çok kolay.
hesabın var mı? giriş yap