• ilköğretimde 10. sınıf olduğunu zanneden ve 10. sınıfta biyoloji dersinde üreme okutulmamalı diyen kişi. lisede de öğrenmeyeceklerse üreme sistemini, ne zaman öğrenecekler acaba çocuklar, üniversitede mi? sanırım kızlara annesi, erkelere de bir arkadaşı öğretsin yeter demek istiyor.

    http://www.aksiyon.com.tr/…igina-zarar-veriyor.html
  • (bkz: çocukluk sırrı) kitabının yazarı.
  • hollanda rotterdam eğitim tedrisatından geçmiş pedagog. okan bayülgen'e konuk olmuştur; münazaracı kimliği de fevkalade iyidir.
  • son zamanlarda tum kitaplarini yalayip yuttugum adam. aradigim pedagog senmissin be adem gunes.

    uc yil sonra gelen edit: bezdirdin beni adem gunes. her konuda bir ahkam kesiyorsun ama cozum uretmiyorsun. surekli anneyi sucluyorsun ama isin dogrusunu gostermiyorsun. hadi yanlisi soyledin ok. e dogrusu nedir onu da soyle bilelim yoksa tum anlattiklarin havada kaliyor.
  • muhafazakar bir çizgidedir ancak tavsiyeleri muhafazakar olmayan ebeveynler için de gayet makul ve rasyoneldir. genelde eğitim, öğretmenler ve okullar üzerine yazar ve kesinlikle her yazısında ufuk açıcıdır.
  • kendisine evlat ya da eş olmak varmış dedirten, sevgi dolu, şefkat yüklü pedagog. muhafazakar çizgidedir lakin muhafazakar olmayan ebeveyinlerin de takip etmesi gerektiğini düşündüğüm bir çocuk ehli, bir gönül ehli adam.
  • forumlarda hakkındaki olumlu eleştirileri okuduktan sonra bir kaç kitabını edindim. şimdiye kadar okuduğum çocuk eğitimi kitapları fiyaskoydu.umarım aradığımı bulurum.
  • çocuk gelişimi ve eğitimi kitaplarını araştırırken rastladığım ya da tavsiye edildikten sonra kimmiş yahu bu adam diye bakarken badem bıyıklı olmasıyla okuduğum yorumları pek bağdaştıramadığım pedagog yazar. burç fm.de yapmış olduğu bi yayın varmış. evet evet bu cümleden sonra kitaplarını okuyup okumakta tekrar düşüneceğim. kimsin be adam sen muhafazakâr mısın pedagog musun dedirterek kafamda yarattığı ikinci bir karmaşadan sonra tabiki de kitaplarını edinmekten ve okumaktan vazgeçiyoruz. (bkz: önyargı)
  • "güvenli bağlanma" ve "annelik sanatı" adlı kitaplarını okuduğum pedagog yazar. yeni anne ve yeni doğana, çevrelerindekilerin yaklaşımıyla ilgili olarak güzel tespit ve açıklamaları var. ancak çocuğun ilk yıllarda (en az 2 yıl diyor) annesinin yatağında onunla beraber uyumasıyla ilgili olarak çok fazla tekrara düşmüş ve bu gerçekten oldukça sıkıcı. kitapların yarısı bir cümlenin farklı biçimlerde ifade edilmesiyle doldurulmuş gibi geliyor okuyucuya.
  • televizyonda yayınlanan süper dadı programında yer alan düşünme paspası saçmalığının, neden paspas gibi çiğnenip geçilmesi gerektiğini son derece mantıklı bir biçimde açıklamış kişi. empati.

    ''çocuğun bir odanın, bir paspasın ya da bir sandalyenin üzerine hapsedilmesi ve “düşün ondan sonra gel” denilmesi pedagojik olarak doğru değildir.

    okul öncesi dönemdeki bir çocuk, o davranışın etik ya da sosyal olarak yanlış olduğunu bilmesiyle değil, o davranış ile ilgili hissettiğiyle onu doğru ya da yanlış olarak algılar.

    örneğin, arkadaşıyla yan yana oturan bir çocuk arkadaşının kalemini izinsiz alsa arkadaşı “ver kalemimi” dese, o da zorla çekse, diğeri de tekme tokat atıp kalemini alsa, bu durumda birisini düşünce sandalyesine gönderecek olsanız, hangi çocuğu gönderirsiniz?

    arkadaşının kalemini izinsiz alanı gönderdiğinizi varsayalım. “sen git yaptığın bu davranışı sandalyede otururken düşün,” dediniz. çocuğun bir yanlışı düşünmesi için, bir referans noktası olmalıdır. bir ahlaki kurala göre düşünmelidir, “izinsiz eşya almak şu gereklerden dolayı yanlış bir davranıştır.”, ya da sosyal yaşamın gereklerinden dolayı “eğer herkes birbirinin eşyasını izinsiz alırsa kaos çıkar.” kurallarını düşünmeli.

    ancak çocuk okul öncesi dönemde bu muhakeme yeteneğine ulaşmış değildir ki. çocuğa sorsanız. “ben, o kalemle yazmak istedim.” diyecektir.

    çocuk hisleriyle hareket eder. çocuğun hissiyle hareket ettiği bir yerde muhakeme yapmasını ve özür dilemesini beklemek pedagojik olarak doğru değildir.

    çocuk gitti sandalyeye oturdu ve bir süre sonra öğretmeninden özür diledi. ezilmişlik, aşağılanmışlık ve suçluluk hissi duyduğu için, arkadaşının yanına yeniden oturmak istediği için, aşağılanmadan dolayı duyduğu acıdan kurtulmak için özür diler. yoksa bir erdem kazandığı için değil. çocuk yalnızlık ve aşağılanmışlık hissiyle daha fazla o sandalyede oturmak istemediğinden gider, özür diler.

    çocuğa böylesi bir kıskacın içinde özür diletmek davranış eğitimidir. duyguların eğitimi, erdem eğitimi değildir. evet bu çocuk artık öğretmen yanındayken aynı davranışı yapmaz, ama öğretmen gittiğinde yine yapar. yine ceza alırsa, bu sefer kimsenin görmediği bir yerde başkasının eşyasını çantasına koymaya başlar.

    davranış değişikliği benimseyerek oluşur. kişi bir doğruyu ya da yanlışı kendisi benimsiyor, fark ediyorsa kendisi davranış değişikliğine gider.

    peki bu durumda ne yapmalı?

    öğretmen çocuğa erişmeye çalışmalı, biraz zaman alsa da, güven duygusu içinde ruhsal temas kurmaya çalışmalı. “sana bir şey söyleyeyim mi, sen şimdi bir düşünür müsün, bir başkası senin kalemini izinsiz alsa hoşuna gider mi?” deyip, çocuğa empati kurdurmalı.

    ya da her problemin anında çözülmesi gerekmez. zarara uğrayan çocuğu zarardan kurtardıktan sonra, öğretmen problemi görür, ama çözüm için uygun bir zaman yakalamaya çalışabilir. aynı günün bir başka saatinde, bu olayı bir hikaye şeklinde anlatabilir: “bir kuş yan tarafta aç olan bir kuşun yanına geldi, aç kuş öyle halsizdi ki o yemden yemek için tam gagasını uzatmıştı, diğeri gelip onun önündeki yemi yedi. aç kuş üzüldü, çünkü biri diğerinin eşyasını izinsiz alırsa diğeri üzülebilir, o kuş da üzülebilir.” ya da öğretmen kendi yaşamından örnek vererek bir hikaye anlatabilir. “ben küçükken çok sevdiğim bir bebeğim vardı, sonra kayboldu, bir türlü bulamadım, sonra öğrendim ki bir arkadaşım vardı, benden izinsiz almış. ben o zaman çok üzülmüştüm.” çocuğa bu aktarılanla çocuğun içerisinde bir his ayarlaması oluşturularak, karşı tarafın hissettiklerinin bir empatisinin oluşmasını sağlamaya çalışmalı.

    empatik drama oyunları oynanabilir. öğretmenin öğrenci ile, çocuklar arasında birinin başkasının eşyasını izinsiz alması durumunda neler olabileceği okulda canlandırabilir.

    çocuk yanlış yaptığı bir davranışta, davranışı empati kökenlerine bağlamadan, yüzeysel olarak “sandalyenin üzerinde hatanı anlayıncaya kadar duruyorsun, sonra gelip özür diliyorsun.” demek doğru değildir.

    bir davranışın kabulü, o davranışın duygusal kökenleri çocuk tarafından kabul edildiğinde olur. yetişkinler için de değiştirebildiğimiz davranışlar, kendi içimizde ikna olduğumuz, erdem, ahlak, duygusal, sosyal gereklere bağlayabildiğimizde davranış değişikliği olur.

    çocuk böylesi cezalarla davranış kazanır, evet, ama kökenleri oluşmadan kazandığı bu davranışı ilk fırsatta terk eder.''

    kaynak: http://www.ademgunes.com/…veriliyor-bu-dogru-mudur/
hesabın var mı? giriş yap