• zaman zaman gulumseten, zaman zaman tirsitan*, genelinde insani mutlu eden film. ozellikle morgan freeman'in oyunculugu acisindan insani ziyadesiyle tatmin ediyor. robert redford'i da basarili bir karakter cizimiyle izlemek mumkun. jennifer lopez de beklendiginden daha olumlu.
  • --- spoiler ---

    kucuk kizin dedesi ve dedesinin arkadasina bakarak baslattigi diyalog uzun zamandir seyrettigim en tatli sahneydi.
    kucuk kiz- benim okuldayken bi muzik hocam vardi, ve lezbiyendi
    dede ve arkadasi- (eee der gibi bakarlar)
    kucuk kiz- yani bu tur seyleri anlayabilirim, siz gay siniz dimi?
    dede ve arkadasi- (koparlar ve baslarlar birbirlerine ellerini ne kadar begendigimi hic soylemismiydim tarzi geyik yapmaya.)

    --- spoiler ---
  • ben kaçırmadıysam, gayet seyirci çekebilecek kadrosuna rağmen nedense türkiye'de sinemalarda gösterilmeyen bir başka miramax filmi daha.(bir başkası için (bkz: finding forrester))

    an unfinished life'ın konusunda çok şaşırtıcılık ya da sıradışılık yok. oğlunun "yaşanmadan bitmiş hayat"ından "hayatını yaşamaktan vazgeçen" einar gilkyson (robert redford)'ın bundan sorumlu tuttuğu eski gelini jean gilkyson (jennifer lopez)'ın yıllar sonra kızıyla kendisini ziyarete gelişi sonrası yaşanan geciken gerçeklerle hesaplaşma, dostluk, kader ve sevgi üzerine bir film bu. redford'un beraber yaşadığı dostu mitch bradley (morgan freeman) ise, ayrıntılarını daha sonra öğrendiğimiz bir ayı saldırısı sonrası bakıma muhtaç biçimde yarı yatalak yaşamak zorunda kalmış ve onunla redford arasındaki dostluk, hayatı mahveden iki kaza sonrası bu iki adamın olaylara bakışlarındaki farklılık, lopez dahil oyuncuların tamamının mükemmel performansı bu filmi seyredilmeye değer kılıyor.

    hiç bir şey için değilse, redford ile freeman'ın diyaloglarını seyredenlerin bu filmden mutsuz ayrılabileceğine inanmıyorum.

    mitch bradley: would you bury me next to griffin?
    einar gilkyson: don't you think you oughta die first?
  • sıradan bir film görüntüsü çizmesine ve ağır ilerlemesine rağmen , izlemesi keyifli ve oyunculuk bakımından kaliteli olan bir yapım.
    morgan freeman ın oyunculuğu yetmiş zaten. izlenebilitesi olan , hoş bir film olmuş.
  • sermayeyi ayıya yükleyen film.

    bas rollerde, robert redford, morgan freeman yardımcı erkek oyuncu boz ayı (bart the bear). birde jennifer lopez var ama ayının performansı daha cok one ciktigi icin film cekilir olmus.

    (bkz: sermayeyi kediye yüklemek)
  • insan hayatina bir sey katmayan, orta sinif amerikalilara hos gelebilecek bir ayi filmi. bir sevgi ayicigi filmi.
  • 108 dakikalık, 2015 yapımı film.

    "country? "

    filmin yönetmeni lasse hallström'un adını vermeden, yönetmen nereli diye sorsalar ve 3 şık verseler, aralarından en kuzeyli ya da iskandinav olanı çekerdim muhtemelen ve bunu neden tahmin edebilirdim ondan da emin değilim. lakin kendisi gerçekten pastoral bir iş çıkarmış.

    güzel bir country albümünü andıran yapımda en dikkat çeken nokta ise seçkin ( ağır ) kadrosu. robert redford başrolde ve beklenen performansı fazlası ile sergiliyor. morgan freeman da iyi ama özel hiç bir şey yapmamış, tıpkı j. lo gibi. damian lewis ise az ve öz idi.

    zaman zaman durağanlık sıkıntısı çekse de, harika bir bölgede ( izlerken burnuma çam kokuları geldi, bölgeye ve çiftliğe ışınlanmak istedim ) çekilmiş, güzel kadrolu, basit bir işleyişe haiz bir drama arayanlara tavsiye olunabilir.

    6 / 10.

    her eve imdb
  • az önce annemden ötürü izlediğim film. dikkat çeken oyuncu kadrosuna rağmen neredeyse hiç bahsedilmemiş sözlükte.

    şaşırtan bir tarafı yok, jlo o kadar kötü değil, redford/freeman sahneleri ise cidden hoş.

    7/10
  • audiomachine'in en duygusal ve etkileyici parçalarından biri. özellikle "pandora siren version"'unu dinlerken gözlerinizi kapattığınızda zihninizde kolaylıkla bir savaş sahnesini canlandırabilirsiniz.

    dinlemek için buradan
  • yavaş ilerlediği için biraz sıkma ihtimali olan, lakin aile ve dost kavramını görmenizi sağlayan bir film.
    filmde aslında çevremizde ki çoğu çocuğunu kendinden önce kaybeden anne babaların o affetmeyişlerini canlarının nasıl yandığını gösteriyor.

    filmde ki ' insanlar çocuklarından çok yaşamamalı' sözü zaten bu durumun özeti. hayata karşı olan kötü bakış için de mitch'in söylediği 'insanlar hep kötü elin kendisine geldiğini zanneder' sözü de bir durup hayatımızda ki şeyleri sorgulamamızı sağlamıyor mu? neyse bende böyle hislere sebep olan kah güldüren kah buruk bırakan bir filmdir.

    bence de 'insanlar çocuklarından çok yaşamamalı'. keşke ölmeseydin ati...
hesabın var mı? giriş yap