• anadolu liseleri yedi yıllıkken ilkokul beşten sonra anadolu lisesi hazırlık sınıfına devam edilirdi. bu hazırlık sınıfları yoğun ingilizce derslerinden ibaretti. minik minik bünyeler, bir küçük ege kasabasında birbirlerine good morning derlerdi. herkes türk. okul çıkışı hocayı görüyorum. aynı çarşıda alış veriş yapıyoruz. ama sabah okulda "good morning" o derece abuk bir durum. garip gelmiyor o sıralar. alışıyoruz. sınıf içinde türkçe konuşanlar para cezası ödüyor filan. ailelerimiz "hadi aslan oğlum dayınlara ingilizce konuşuver de görsünler." demese her şeyimiz tamam. "ben pipimi göstersem olmaz mı?"

    neyse, o çılgınlıklar arasında bir gün mektup arkadaşlığı davası çıkardılar başımıza. o kadar önemli bir şey ki hepimizin ingiltere'de bir mektup arkadaşı olması lazım. hem müstakbel arkadaşlarımızın mektupları ve fotoğrafları filan hazır. biz sadece "merhaba ben o da olur. mektup arkadaşı olalım. bak bu da ilk mektubum." minvalinden bir mektup yazacağız. o dönem, ingiltere'de bir mektup arkadaşı olmayanı dövüyorlar o derece.

    çaresiz ben de seçtim bir kız. lucy griffin. selam kelam bir mektup yazmış. fotoğrafı filan var, gülümsüyor. ona yazdım. aylar geçti bir cevap geldi. sonra ben yazdım baya baya mektup arkadaşım var artık.

    anadolu lisesi sınavlarına hazırlanma dönemi bitmiş. artık test çözmediğim için mutluyum ama okulda geçen tüm vaktim en az test çözmek kadar zorlu geliyor bana. tenefüslerde ble hocalar ingilizce konuşuyor. abi, yüzbin nüfuslu kasabadayız. hocaya derdimi ingilizce anlatmaya uğraşıyorum. olmuyor ki. bu sefer hocama bir kelime sormak için gitmişim yanına. öğretmenler odasının kapısındayız. mektup arkadaşım "valentine's day diye bi şey var burada. herkes birbirine kart yazıyor bugün. bana kart yazan olmadı. sizin orda da var mı valentine's day. sen de bana yazar mısın?" diyor.

    - hocam ne demek bu?
    "yok" diyor. "ingilizce konuş."
    - peki. ehöm, teacher i don't know the meaning of this.
    ama hocam açıklamıyor. "diğer mektubunda ona sor" diyor.

    hocam bana en büyük kötülüğü yapıyor. "ona sor." denir mi? o zamanlar ege kasabalarını bırakın istanbul'da bile sevgililer günü diye bir adet yok. gözümde kurban bayramı gibi bir bayram canlanıyor. tebrik kartı atacağım diye düşünüyorum.

    kıza yazıyorum: "bizim burada da kurban bayramı var. koyun kesip et yiyoruz. sizin olayınız da ona benzer bir şey herhalde. nasıl yazıldığını tarif edersen ben de sana yazarım elbet bir tebrik kartı."

    "seneye biz danaya girecekmişiz." diye de ekliyorum. kızcağız artık ne anladıysa cevap filan gelmiyor.

    lucy, yıllar geçti ama söylemek istiyorum: ben o zamanlar sana yaptığımın ne olduğunu bilmiyordum. vallahi, hep hocamın suçu.

    bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için bu yazıyı da türkçe yazıyorum. neyse ben yandım başka çocuklar yanmasın diyorum. çoluğunuz, çocuğunuz, yeğeniniz bir mektup arkadaşı edinirse kendisine maksimum yardımı gösteriniz efendim.
  • kardeşimden aldığım bilgiye göre hala son sürat devam eden çılgınlık.
  • internet sayesinde eskisi kadar gerekli değildir artık. aç msn messenger'ı, icq'yu istediğin milletten insanla istediğin dilde muhabbet et...
  • (bkz: pen pal)
  • turk kizlarinin yabanci erkek meraki ile turk erkeklerinin yabanci kiz merakinin baslamasina vesile olmustur. (neden olmasin)

    89'larda colorado'da yasayan travis adli bir kizilderili torununa, lisa adinda ciftlikte yasayan bir avustralyaliya hayran olmamak elde miydi?
  • abi bu beni kesmedi diyenler için.

    http://www.friends4lifers.com/

    değişik ülkelerin hapishanelerinden mektup arkadası bulabileceğiniz site.
  • iki kez bu çılgınlığa kaptırmıştım kendimi. lakin herhalde mektupları türkçe yazdığımdan dolayı hiç ilerleyemedi jamaikalı ve ingiliz kardeşlerle ilişkilerimiz. "niye ben onların dilinde yazıyorum lan, onlar benimkini kullansın" mantalitesiyle hareket ettik ama pek bi faydası olmadı. o zamandan beridir kılım kültür emperyalizmine
  • ilkokuldan sonra hazirlik sinifina gittigim icin daha herseyi idrak edemiyordum. ama hatirladigim kadarini aktarmak isterim. sinif, ingilizce, rehber, hocamiz nihal hanim el ayak olmustu bu olaya. aslinda simdi bile dusununce cok keyifli bir olay. herkese karambole biri geliyor sonra mektup atiliyor eger cevap gelirse sinifta bir bayram havasidir esip gidiyordu. hergun bir baskasinin mektubunu okurduk ki ikinci mektuplar gonderildikten sonra karsi tarafdan cevap gelmemisti bu sefer. hemde hic kimseye.. ben haric. birtek bana cevap gelmis ve o zamanlarda artik ^seninki turkiyeyemi gelcek, senmi gitcen^ bile denmeye baslamisti. icim bir degisik olmustu. benim gitmem zordu taa avustralyaya, ama o gelebilirdi mesela. yabanci ulkeden ya, zengindirler kesin diye dusunurdum. (daha bu yastada boyle bir dusunceye sahip olmami saglayan o donemin ilgili kisilerinide anmis olalim) tabi muahbbet artik baya ilerlemisti artik. dogum gunleri bayramlar seyranlar arkadaslarini falan bilir olmustum. dorduncu veya besinci mektuplasmamizdi ki karsi tarafin dogum gunu yaklastigi icin bende hediye gondereyim istedim. akil ya insan turkiyeye ozgu birseyler gonderir ufak tefek, sen git donemin flass kasedi power radyo munber one hit vol.1, binbir taklayla babama aldirgimin arabayi, kardesimden yuruttugum yeni alinan bel cantasini (ne guzeldiler lan), o zamanlar moda olan soru cevap seklinde gunluklerden falan bir kutuya hepsini doldurmus, donemin flash transfer ucreti olabilecek bir paraya taaa avustralyaya gondermistim. icim kipir kipir acaba o ne gondercek diye haftalarima hafta katmis, yillarima yil eklemistim.. ama noldu.. hic ses seda yok. aldi bir suru seyi bidahada hic arayip sormadi. ama olsun 13 sene gecti hala bir umuttur bekliyorum.
  • karsilikli turk ve ingiliz ogretmenlerin gaziyla baslayan 40 kisilik sinifta ancak bi ogrenciye ikinci mektup gelerek, ucuncuyu hic bir zaman gormeyerek biten olaydir.

    bir de tatil yorelerinde ailenin gazi ile alinan adres uzerinden yapilan mektup arkadasligi vardir ki biraz daha samimidir canli canli birbirinizi gordugunuz icin!
  • bir amerikalı,bir fransız,bir türk diye yazılmış fıkraların ortaya çıkma sebebidir..bunlar da önceden mektup arkadaşiymişlar sanırım..benim bi de yeni zelandalı,bana durmadan yerlilerle çekilmiş resimlerini gönderen nicole isimli bi arkadaşim vardi..yıllarca yazıştık..bozuk para trafiği döviz piyasasını etkileyecek boyutlara ulaştı..sonra birden ortadan kayboldu..bi timsahın yemiş olabileceginden korkuyorum..bütün mektuplarım geri döndü..uzun koyu kestane saclarını yandan iki örgü halinde sallandırırdı,kocaman kahve renkli gözleri vardı..en son resminde pembe bi gömlek giymiş altında ki jean pantolonun paçaları sıvalıydı..görenlerin tarafıma bildirmeleri rica olunur..
hesabın var mı? giriş yap