*

  • freetv'nin gazetelere verdiği ilana göre atatürk'e ait bir söz. tam olarak "at yarışları modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaçtır" şeklindedir ancak elli karakter sınırına takıldı. freetv de bu sözü türkiye jokey kulübü'nün internet sitesinden almış.
    (bkz: türk şoförü en asil duygunun insanıdır)
  • bir nisan tarihli gazetede çıkması halinde doğal karşılanacak, ama bayram değil seyran değil amcam beni niye öptü tarihinde görülmesi halinde kırk hadelen gücünde soru işareti yaratan söz.
  • bircok insanı çok rahatsız edeceği kesin olan, ancak rahatsız olmalarına kaynaklık eden düşünce biçiminin verdiği imkanlar ile de " es geçilmesi " nin pek de zor olmayacağı söz.( örneğin ilhan selçuk gayet güzel manipule eder ve bir şekle sokabilir, bir kulp takabilir , en iyisi onun omuzlarına bindirip kurtulmak...) oysa ne var ?, bu kadar şaşırtıcı mı ?, yakıştıramadınız mı ?, size ne ? sorularının yukarıdan bize doğru bağrıldığını duymaya çalışalım.haydi hep beraber.
  • modern olmayan toplumlar içinse sosyal ihtiyaç sidik yarışlarıdır.
  • ataturk tarafindan gercekten soylenmis bir sozdur. kaldi ki ataturk, at yarislarinin turkiye'de yerlesmesi ve sevilmesi icin ciddi anlamda ugrasmis, siklikla bu yarislari izlemeye gitmistir.

    ve gercekten de at yarislarinin ve benzeri sosyal aktivitelerin, halkin modern dunyaya uyum surecinde onemli yer tuttugunu dusunuyordu. bu konuda da haksiz sayilmazdi elbette.

    daha sonralari dejenere olmakla birlikte, at yarislari uzun yillar bir kultur sembolu olarak gorulmeye devam etmis, daha sonra bir kumar araci haline donusmustur.
  • at yarışları denince günümüzde altılı ganyan, ikili bahis falan akla geliyor, ancak at eski dönemlerde insana ve toplumlara inanamayacağımız kadar büyük katkıları olan bir canlıydı. özellikle savaşlarda ve bizim tarihimizde..

    mustafa kemal, "ordular ilk hedefiniz akdeniz'dir ileri" derken, ki -bu emir türk tarihinde komutanın verdiği en güzel emirlerin başında gelir- süvarimiz olağan dışı bir süratle izmir'e 9 eylül 1922 de varmıştır. o günlere ait ilginç bir bilgiyi yazalım, bir atın günlük tayın(yemek) istihkakı bir piyade ere göre önceliklidir. yani önce at sonra er'at..

    bu söz arabaların henüz atların önüne geçemediği dönemde söylenen bir sözdür ve haklılık payı vardır. ayrıca "at yarışları" tanımının altını dolduralım.. at yarışları sadece veliefendi hipodromu değildir. konkur dediğimiz engel atlama disiplini, rahvan yarışları da önemli bir yere sahipti toplumda.. 1970lere kadar iyi at sahibi olmak, nüfuzlu bir kişi olmak demekti..

    at ile insan bir disiplin içinde karşılıklı iletişime sahip iki canlı türüdür. metabolizmaları ve yaradılışları tamamen farklıdır. ancak bir şekilde binlerce yıl evvel yolları kesişti bu hayvanların-insanların..

    kurtuluş savaşını o atlarla kazandık, ama şimdi karnımız doydu.. türk milletinin ana derdidir karnının doyması.. makarnayla, ekmekle, tavukla.. her neyse..

    ilk cumhuriyet döneminde bir kural vardı, eğer standartlara sahip bir atın varsa ve o atla askere teslim olursan aynı şehir içerisinde askerlik yapabilirdin. ayrıca imtihanı geçersen atınla beraber üzerinde asker süvari olarak devam eder ve artık kaç seneyse bitirince beraber tezkere alırdın atla.. sana bir şey olursa sorun değildi ama atına bir halel gelirse sorumlusu sahibi erattı.. öyle dönemler altında söylenen bir sözdür bu..

    at yarışları ilk cumhuriyet döneminde para kazanma-kumar odaklı değil, bilakis ülke atçılığına yeni güçlü olabildiğini ispatlayabilen hatların kazanılması amacıyla yapılmıştır. mesela kemiyetül ırak ve hilalüzzaman hatları başta dağınık gruplar olsa da bir sistematiğe oturtularak bu şekilde oluşturulmuştur. aralarında hangi atlar nedir ne değildir şu anda kimse önemsemez ama size şunu söyleyeyim bugün veliefendi'de koşan arap atlarının çoğunun pedigrisi onlara dayanıyor..

    atçılıktaki gelişmeler 1920-30'ların türkiyesini şekillendirme amacıyla yapılan sistematik uygulamalardan biridir. şeker fabrikaları, demir yolları, yerli tohum denemeleri vs. nasıl bir plan dahilindeyse, atçılık konusunda bu gelişmeler yarış odaklı değil, atların daha dayanıklı ve daha hızlı olması amacını hedeflemişti. bir diğer amaç da haliyle ordunun desteklenmesiydi.. seferberlik halinde devlet istediği atı silah altına alma hakkına sahipti.

    sözü tekrar edelim, at yarışları modernleşmenin o dönemdeki bir aracıydı. amaç atçılığın geliştirilmesi, yarışlar da bunun bir aracıydı.. ismail türüt, izzet yıldızhan, topçu sergen, kaleci oğuz dağlaroğlu gibi at sahipleri ile eski dönem atçılığı karıştırmamak lazım bu arada..
  • geçerliliğini koruyan atatürk'e ait sözdür.

    bugün, o at yarışlarıysa futbol maçları, atlar da futbolcular olmuştur. her toplum her dönemde atatürk'ün deyimiyle de "sosyal ihtiyaç" anlayışını karşılamak için etkinlikler bulur. bugünün futbolu o günün at yarışı. bugünün futbolu yarının drone yarışı. bugünün futbolu dünün arena savaşları... uzar gider bu örnekler.

    özetle asla küçümsenecek ve gereksiz bir söz değildir. modern toplum olabilmek için halkın sosyal ihtiyacını karşılayacak etkinliklere devletler yatırım yapmalıdır.
hesabın var mı? giriş yap