• 10 ocak 2016 barış için akademisyenler bildirisi ile ufaktan gündem olan topluluk.

    bakınız kimmişler?

    -----------------

    http://www.barisicinakademisyenler.net/node/1

    biz kimiz?
    biz, 2012 yılının kasım ayında kürt tutsakların yaptığı açlık grevleri sırasında bir araya gelip bir bildiri yayınlayan akademisyenlerin arasından çıkan bir inisiyatifiz. elli üzerinden üniversiteden 264 akademisyenin imzaladığı bu bildiride, söz konusu tutsakların taleplerinin haklı talepler olduğu ve bu talepler yerine getirilene kadar bunları derslerimizde, katıldığımız konferanslarda ve makalelerimizde işleyeceğimizi beyan etmiştik.

    ilk toplantımızı 2012 yılının aralık ayında —yani henüz “çözüm süreci” hiç ortada yokken— yaptık. bu toplantıda en dikkatimizi çeken husus, türkiye’de akademik anlamda kürt meselesi ve onun etrafındaki konulara ilişkin (çatışmalar ve müzakare süreçleri, barış ve barışma pratikleri, barışın toplumsallaşmasında kadınların rolü, eğitim sürecinde anadillerinin entegrasyonu, savaşın ekoloji üzerindeki tahribatı gibi) bilgi birikimlerinin az ve yetersiz oluşuydu. bunun üzerine bu konularda hızlıca bilgi üretimine gidilmesi gerektiğine karar verdik ve 12 aya yayılan bir çalışma programı taslağı geliştirdik.

    derken ocak 2013'de bir “çözüm süreci” başladı ancak bu sürecin sağlam adımlarla ve kalıcı bir barışa doğru gidecek şekilde yürüyebilmesi için yukarıda bahsini ettiğimiz akademik bilgi eksikliğinin acilen giderilmesi gerekiyor. barış için akademisyenler olarak amacımız; hem çatışmasızlık süreçleri hem barışı inşa ve toplumsallaştırma süreçleri konularında dünya genelindeki örnekleri inceleyerek akademik bilgi üretmek ve bu bilgiyi hızlıca kamuoyunun ve ilgililerin bilgisine sunmak. önümüzdeki dönemde düzenleyeceğimiz etkinlikleri websayfamızdan takip edebilirsiniz.

    -----------------

    öncelikle kullanılan dil önemli. suç işleyip yakalanan ve yargılanıp hapise atılan kişilere tutsak diyorlar. hatta "kürt tutsak" olarak belletiliyor. bu pkk jargonuna ait bir tabir. yani hapisteki elemanlar suçlu falan değil, serbestçe hareket etmelerine engel olunan, özgürlüğü elinden alınmış kişiler onlara göre.

    ikinci mevzu ise ortaya çıkmalarına sebep olan olay.

    yani şu; (bkz: 10 bin siyasi tutuklunun açlık grevi yapması)

    bu açlık grevi olayı herhalde ülke tarihindeki en leş, en rezil, en yalan/dolan olaylardan biridir. olayı bilmeyenler için kısaca özetleyelim;

    (bkz: özgürlük için demokratik direniş)

    olayın başı ekim 2012 (bkz: #30633471)

    hdp'nin destek mitingi kararı (bkz: #30671807)

    hdp miting tarihi açıklaması (bkz: #30671689)

    yan çizmeler; (bkz: #30695464)

    (bkz: açlık grevine giren pkk'lıların talepleri)

    netice ne peki?

    (bkz: 68 gün açlık grevi yapıp turp gibi sağlam olmak)

    (bkz: öcalan'ın adadan gelmesi)

    sonuç; (bkz: #31106864)

    bu topluluğun oluşmasına neden olan olay bu, yaptıkları yapacaklarının teminatı adeta...
  • neyden yana oldukları ortada olan topluluk.

    kasıtılı ve planlı kıyımdan vezgeçilmesi(?), yasakların kaldırılması, suç işleyen sorumluların cezalandırılması, zararların tazmini, kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir müzakere yapılması...

    bunlar zaten halihazırda pkk ve hdp'nin talepleri...

    asker polis orda kendi kendine çarpışmıyor, karşısında çözüm süreci ile şehre yığınak yapmış ygdh ismini almış pkklılar var. sokak ve caddeler hendeklerle kapatılmış durumda, yapılan özerklik ilanları (bkz: #55241304) sivil bir hareket değil, silahlı bir kalkışma. dolayısıyla özyönetim artık tartışılacak bir fikir değil, savaş ile elde edilecek bir amaç olmuş durumda.

    sivillerin, çocuk ve kadınların bu amaç için kurban edildiği ve kalkan olarak kullanıldığı açıkça ortada. kürtleri temsil ettiğini söyleyen siyasiler ise sivil ölümleri ve harabeye dönene şehirleri, yerinden yurdundan kopan "halkını" koruma ve savunma manasında tek yaptığı devlete operasyonları durdur demek, çünkü onlara göre çarpışanlar devlet ile "özsavunma yapan sivil halk" ha bir de direniş kahramanca bir tarih yazıyor diyorlar.

    hatta siviller "özyönetim" uğruna ölürken ıraktaki, suriyedeki hesaplarını açıkça ortaya döküp esas meseleyi de söylüyorlar lakin anlamak için akademisyen olmak yetmiyor tabi...

    (bkz: kürdistan kendi küllerinden yeniden doğuyor)

    o küller neyin külleri?

    kimler barıştan, hayattan yana?
  • tamam, güzel..

    kamu otoritesinin eylemlerine kimse ortak olmak zorunda değil.

    merak ettiğim şudur:

    pkk'ya bir çift laf yok mu? neresinde barış çağrısı var bunun? ulan "devlet" dediğiniz sizsiniz.. emperyalizmin terör koalisyonu olduğunu bile bile şiddeti meşrulaştırmaya çalışan, bu yönüyle "savaş kışkırtıcısı" barış çağrısı mı olur..

    yok mu emperyalizme, emperyalizmin terör koalisyonu katil örgütüne bir çift laf?

    (yok çünkü, -emperyalist devletlerce adam yerine konulmazlar. milli günlerine çağırmazlar diye korkarlar, vize alamamaktan, uyduruk etkinliklerde 'konuşmacı olarak çağrılıp" ellerine tutuşturulan iki-üç yüz euro'dan olurlar. terör örgütünden korkuyorlar. korkmalarına neden olacak şiddeti-cinayeti işleyen bir terör koalisyonuna laf söyleyememeyi de içlerine sindiriyorlar. )

    savaşmayı bilgisayar oyunu zanneden çocukları oraya süren ajanların, lejyoner terör örgütü mensuplarının, ağaların "terör örgütünün" hiç mi suçu yok? herkes biliyordu. emperyalizmin kuklası terör koalisyonu bu çocukları öldürülsün diye yaptı o hendek işini.. ne kadar kan, o kadar yeni eleman, para..

    terör örgütüne "dur demeye" dili varmayanlar,
    nesebi belli, baskıcı, totaliter şeriatçı dolayısıyla kolay hedef hükümete yağdır..

    barış istemek cesaret ister. baskın oran'ın 31 çektiği metinle olmaz.
  • şu an siteye girip kürtçe yazı görünce, terörü lanetliyoruz gibi klişe laflar duymayınca, listede de yabancı isimler görünce bunlar pkklı diye yaftalıyorsunuz falan ya hani, ilerde bu hallerinizi hatırlarsanız çok utanacaksınız. izlediğiniz haberlerde kamboçyada hükümetle çatışana muhalif gerilla deniliyor fakat hemen ardındaki haberde bölücü örgüt pkklı teröristler. daha dünkü hocaefendi bugün bölücü örgüt fetö olmadı mı? kendi başbakanımız işide, bildiğimiz insan kesen, kendini sağda solda patlatıp yüzlerce insanımızı öldüren örgüte terör örgütü diyemedi ya la bir grup öfkeli insan dedi siz hala ayıkmadınız duruma. pkk da bu savaşın bir tarafı, devlet gibi tıpkı.

    nazi almanyası sonrasında yargılanan askerlerin savunmaları; biz verilen emirleri yerine getirdik. kampa yahudileri balık istifi götüren trenin makinisti de kendisine verilen emri yerine getirdi, kampta çocuklar üzerinde deney yapan doktor da kendisine verilen emri yerine getirdi, hatta üstüne bir de bilime katkı sağladı, bingo.

    zaman değişiyor. on ay olmasın, on yıl olmasın beş yüz yıl sonra bile olsa bir gün devir değişecek sevgili okur yazarlar. torunlarımız bu yaptıklarımızdan çok utanacaklar emin olun. insanlar artık birbirini öldürmenin bir boka yaramadığını anlayacak. kendilerine verilen emirleri önce insanlık süzgecinden geçirecekler. bugün nasıl ki almanlar yaptıklarından pişmansa, dedelerinden utanıyorlarsa, nazi propagandası yapmak yüz kızartıcı bir suçsa yarın bizde de böyle olacak. fikirlerinizle, yazdıklarınızla tarihe iz bırakıyorsunuz. torunlarınızı lütfen utandırmayın. burada sözüm sadece devlete değil, pkkya da. bir takım vizyonsuz ve hırslı yöneticilerin emirlerine itaat etmek zorunda değilsiniz. boşu boşuna birbirini öldürmenin sonu yok. nasıl ki dedelerimizin yaptığı katliamlardan utanıyorsak, orada biz olsak böyle yapmazdık dediğimiz olaylar varsa bugün yaşananlar da yarın öyle olacak. bir öğretmenin taraf belirtmeden, askeri, polisi, halkı ve pkklıları kastederek sırf kimse ölmesin dedi diye afaroz edilmesinden bir gün utanç duyacağız. yökün bu sözlerin altına imza atan akademisyenleri cezalandıracağız açıklamasından yarın utanç duyacağız.

    tanım: yıllar sonra kendisine peki sen ne yaptın baba/dede/anne/nine/amca diye soranlara göğsünü gere gere anlatacak bişeyleri olan akademisyenlerdir.
  • an itibariyle sitesine ulaşılamamaktadır.
  • (bkz: #57675784)
  • imza metnini sonrası basın açıklamalarını siteye koymuşlar.

    http://barisicinakademisyenler.net/node/65

    açıklamadan anlaşılacağı gibi olay barış şu bu falan değil, çözüm süreci, pazarlık masasının tekrar kurulması yönünde. bununla alakalı olarak bu tiplerin yaptığı açıklamada el güçlendirme amacı taşıyor. yani bak ülkenin "batısından" destek geliyor... ha bu yeterli olmaz ise yedek plan hazır zaten (bkz: türkiye'nin batısındaki sessizlik kaygı verici)

    ----
    "dünyanın her yerinde yerel yönetimler güçlenirken, kürt halkının bu yöndeki talebinin soğukkanlı ve barışçıl bir biçimde tartışılmasının ülkemize zarar değil fayda getireceğini, demokratikleşmenin ve sivil siyasetin önünü açacağını düşünüyoruz."

    tartışma

    tartışmalar

    daha çok tartışma

    adamlar hendek başında roketarala saldırıyor hala "yerel yönetim"

    al sana yerel yönetim; (bkz: ab özerklik şartı özyönetimi karşılamıyor)

    hatta al bunları da çekinme, buyur;

    (bkz: kck sözleşmesi)

    (bkz: demokratik özerklik bildirgesi)

    (bkz: demokratik konfederalizm/@gilbertus albans)
  • akademisyen olmayıp ben de destek vermek istiyorum, "hocalarımızın yanındayız!" demek için imza metni;

    biz de suça ortak olmayacağız!

    barış isteyen akademisyenlerin yanındayız!
  • amerika'da, "hill to die on" diye bir kavram vardır. yani tam anlamıyla (savunurken) ölmek için seçtiğiniz tepe. mecazi anlamda, politikada ve diplomaside, başarısız olacağınızı bilmenize rağmen, tüm kredinizi tüketeceğinizi bilmenize rağmen, tutumunuzdan vazgeçmeyeceğiniz konu anlamına gelir.

    sanırsam türkiye'de kendini "aydın" olarak tanımlayan kesim, savunurken öleceği tepe olarak kürtçülüğü seçti.
  • (bkz: #57719351)
hesabın var mı? giriş yap