*

  • istanbullularin bilemeyecegi özgürlük türü. tren, metro, gece otobüsü vs. imkanlari yok mu berlin'in? tabi var. ama isteyen icin hayvani derecede gelismis bisiklet yollari da mevcut.

    hem ulsaima para vermiyorsunuz, hem götününz findik oluyor, hem de acayip bacak kaslarina sahip fit birer birey oluyorsunuz. bu özgürlük berlin'de mevcut. evet.

    http://img.morgenpost.de/…/rad-bm-berlin-berlin.jpg
    http://www.city-tourist.de/…ages/berlin_fahrrad.gif
    http://www.stadtentwicklung.berlin.de/…y_db_760.jpg
  • berlin'in bisikletlerini jcdecaux mu yapiyor yoksa baskasi mi bilemiycem ama bu bisikletler cok boktan.

    tekerlekleri surekli inik olur, onun ustune bide 3 tane vitesi olur ki yokus cikamazsiniz.

    en mantiklisi kendi bisikletinizi almaktir
  • benim gördügüm bu güzelligin 2 sebebi var.
    1- öncelik
    trafikte öncelik bisikletlere ait. eger bir bisikletli yolda ilerlerken siz dokunmadan bile düserse, siz onu yaniltan, korkutan, heyecanlandiran arac sürücüsü olarak ceza alabilirsiniz. burada bir parantez acalim, bazi bisiklet sürücülerinin sürücülerden para koparmak icin arabalarin önünde bilincli olarak düstükleri de bilindiginden özellikle taksi sürücüleri bisikletli birini görünce deyim yerindeyse "yolunu degistirir"
    tabi kötüye kullaniliyor olsa da bisikletle seyahat özgürlügü cok önemli.

    2- normallesmis olmasi
    deutsche post (alman postanesi) genel müdürü ile yapacagimiz görüsme icin toplanti saatinden 15 dakika önce, bekleme salonunda yerimizi almisken kapidan iceri sortlu biri girdi ve dedi ki "ben ise bisikletle geliyorum, bana müsade ederseniz bi dus alip gelecegim" bekleyenler arasinda bir tür üc alman mesai arkadasim oldugundan, türk olanla birbirimize bi baktik (görüsecegimiz kisi bu mu?) der gibi.
    nihayet toplanti saatinde takim elbisesini giymis bir sekilde geldi ayni kisi ve aciklama yapti. tüm gün bilgisayar basinda oturdugum icin evden bisikletle gidip geliyorum, ise gelince dus alip, kiyafetimi degistirip mesaiye basliyorum ve bu bana cok iyi geliyor.

    buradan cikarilacak ders genel müdür de olsan bisikletle ise gelmen ayiplanmiyor hatta sagligina dikkat ettigin icin imreniyor insanlar.

    türkiyede bisiklet yollari yapmayla bitmiyor, mantiksal olarak da bi devrim sart.
  • bisiklet ile şehir içi ulaşım sağlama konusunda ben de avrupa'da oluyor da biz neden istanbul'da yapamıyoruz diye düşünürdüm. sonra bir gün bu olayın kabesi sayılabilecek amsterdam'a gittim ve fikrim değişti.
    istanbul'da bu iş olmaz. net.
    çünkü avrupa'daki şehirlerin kuruluş mantığı hep şu şekilde olmuş; bir nehrin böldüğü geniş bir ova.
    adamlar bizim gibi dağların tepelerin arasına yerleşmemiş ki.
    tabii ki bisiklet ile ulaşım sağlarlar.
    ayrıca şehirlerin nüfus dağılımı da homojen olduğundan öyle 20 milyonluk şehir de yok, dolayısıyla genellikle şehirlerin merkezindeki en uzak noktalar dahi 3-5 km mesafede.(berlin nüfus 5.9 milyon, amsterdam nüfus 1.5 milyon, brüksel 1.8 milyon)

    şimdi istanbul'u düşünelim örneğin beylikdüzü bağcılar arası çalışan biri bisiklet ile ulaşım sağlamak istese ( bisiklet yolu olduğunu farzedelim) günde ortalama 80 km yol yapmalı, hadi bunu göze aldı diyelim, aşması gereken 2-3 tane tepe var.
    beyoğlu maltepe arası desen git gel 25 km ve yine bir sürü tepe var.
    boyle bir sürü örnek verilebilir.

    sonuç ; istanbul'da bisiklet bir ulaşım aracı olamaz. ancak gezi aracı olabilir.
    ancak anadolu şehirlerinde bisiklet ulaşım aracı olarak düşünülebilir.
  • sadece berlin'e ait olmayan özgürlüktür. batı avrupa ülkelerinin hemen hemen her şehrinde vardır.
  • sanki türkiye'de olmayan özgürlüktür...

    türkiye'de de işe bisikletle git kardeşim, gitme diyen mi var? toton yiyorsa git yani...
  • almanya'da bisikletle işe giden takım elbiseli adamlar gördüğümde bunun bizde hiçbir zaman olamayacağını anlamıştım zaten. bu öyle bir özgürlük ki türkiye'de hiçbir zaman adamın birinin arabasını bisiklet yoluna parketme özgürlüğünün önüne geçemiyor.
  • hollandayı görmemiş yazarların abarttıgı özgürlüktür.
  • avrupa şehirlerinin konsepti çok daha butik, istanbul için şu olay imkansıza yakın. düşününce de zor zaten, he herşeye rağmen istanbul'da bunu yapan yok mu? o da var, ev-iş arası buna müsaitse istanbul'da bile bunu yapanlar tanıyorum.

    küçük şehirlerde ise çok daha uygulanabilir birşey. bu konuda istanbul'dan çok küçük merkezli şehirlere kırgınım, bu tam sizin işiniz aslında, bu kadarını da yapıverin arkadaş.

    tabi bunun için şehrin düz olması da önemli, istanbul bu yüzden de çok zor. ancak hemen aklıma gelen dümdüz şehir merkezleri var memlekette, buralarda kesinlikle yaygınlaşabilir.
    konya, çorum, eskişehir, diyarbakır, muş, ağrı vs.. bi dünya dümdüz şehir merkezi var buralar için ideal olurdu.
  • bir bisiklet sevdalısı olarak türkiye'de olmamasını dilerim. mangal yaparlar, arabalarla işgal ederler.. hem sürücüler hem de polisle bisiklet yolunda gidemediğimiz için sorun yaşarız. gerek yok biz medeni değiliz, olmayacağız. böyle olacağına en azından yok diye üzülelim..
hesabın var mı? giriş yap