• bu sezon başında golden state warriors'a transfer olmuş, başarılı performansıyla da kendini kabul ettirmiştir.
  • lakabı janitor (bkz: hademe) olan ve bununla da gurur duyan golden state warriors oyuncusu. beyaz ve yavaş olduğu için nba'de tutunmasına imkansız gibi bakılan cardinal takımda kendine yer bulabilmek için her tür pis işi (boş topa atlamak, ribaunt için savaşmak, box yapmak, savunmada kendini parçalamak vb.) yapmaya gönüllü olunca bu lakabı almıştır. ama allah çalışanı sever. ne oldu. zar zor girdiği golden state kadrosunda troy murphy de sakatlanınca ilk beşe kadar çıktı. bu başarısı anasının ak sütü gibi helaldir. kendisine saygımız sonsuzdur.
  • brian the janitor sıradan bir oyuncunun bile senede 5 milyon dolarlık kontrat yapabileceğinin canlı bir örneğidir. mesela şut drillerinde yorulduğun ve sokamadığın zaman aklına brian the janitor gelmelidir. brian cardinal dezavantajlarını avantaja çevirmesini bilen gerçekten karakterli oyunculardan biridir. cardinal çok hızlı olamamasının farkına varmış ve ağır vücudunu daha da güçlendirmek için süre alamadığı dönemlerde ağırlık çalışması yapmıştır. netice nba'in en güçlü oyuncularından biri olmuştur. nba'da brian cardinal'ı itebilecek pek de fazla dört numara bulunmamaktadır. bu dönemde şutlarını ve free throw percentage'ını da geliştirmiş rahatlıkla 10-7-3 seviyelerine yükselmiştir. savunmada zeki ve müdahaleci hücumda ise limitlerini bilen ve bu limitler dahilinde verimli olabilen bir oyuncu haline gelmiştir. icab ettiği durumlarda tabiri caizse tekmeye kafa uzatan bir oyuncu olduğundan dolayı taraftarların sevgilisidir. senelerce kurt rambis kişisinin sadece bu özelliği ile nba'da ekmek yediği düşünülürse, önünde nba'de uzun ve verimli yıllar bulunmaktadır. her coach'un takımında görmek istediği bir diğer brian için -kaan kural'a da selam ederek- (bkz: brian scalabrine)
  • smaç basıp basamadığını ciddi anlamda merak ediyorum.[acaba?]
  • hayatımın dönüm noktalarından birinde, birdenbire aklıma gelmesiyle hayatımı döndürmüş bir adamdır kendisi. olay şöyle gelişir: baturabi iş bankası müfettiş yardımcılığı sınavı denen sınav ve mülakatlar zincirini teker teker aşmış ve final mülakatına kalmıştır. karşısında iş bankası taşaklı team diye özetleyebileceğimiz genel müdür yardımcıları, ik direktörü ve yardımcıları, teftiş kurulu başkanı vs. vardır. kendisine sorulan soru tam olarak hatırlanmamakla birlikte, "çalışmak mı yetenek mi" tarzından bir sorudur. işte o anda baturabi'nin aklına bu cengaver gelir ve başlar onun o dönemki memphis grizzlies'e olan katkılarını anlatmaya. taşaklı team önce ne diyor bu yavru diye birbirine bakar, sonra da teşekkür edip mülakatı bitirir. velhasıl brian cardinal kişisi o an aklıma gelmekle kariyer rotamı değiştirmiştir farkında olmadan. yıllar sonra düşünüyorum da: bu iş bankası yönetimi bi halt anlamıyormuş meğer basketboldan. suç onlara brian cardinal'i tanıtan da.
    bu da böyle bir anımdır işte.
  • sakatlanan dirk nowitzki'nin yerine ilk beşe yerleşmis mavs oyuncusu. şaka gibi. kendisi jason statham'ın uzun ve odun halidir.
  • 2009-2010 sezonunda minnesota timberwolves'ta, tamamına sonradan dahil olduğu 29 maçta, maç başına 1.7 sayı atıp 1.93 faul yapmıştır. işte öyle bir adamdır brian cardinal.
  • mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli ağaç kesmektir.
  • yaptığı fauller biraz serttir bu arkadaşın..senelerce yedek oturmasının hıncını çıkartıyor galiba herkesten.
  • herkes bu işi milyon dolarlar götürmek için yapmıyor... bunun da en güzel örneklerinden biri kendisi.

    şu anda oynanan maçtaki istatistiklerine bakalım, 3 sayı, 1 asist, 2 (veya 3, tam bilemedim) tane, balta tabir ettiğimiz, rakibi sinirlendiren, oldukça sert fauller, dwyane wade'e yaptırdığı hücum faul, akabinde wade'in o sinirle aldığı teknik faul.

    bu adam, tyson chandler faul sıkıntısına girmese oynamayacaktı bile. buna rağmen oyuna girdi, sırıtmadı, yeteneği elverdikçe, yapabildikleri el verdikçe bir şeyler yapmaya çabalıyor. yetenekleriyle dalga geçmek bu noktada biraz yersiz kalıyor, çünkü eminim kendisine gidip "berbat oynuyorsun" deseniz, hafif bir gülümsemeyle " ben de onu diyorum zaten" diyecektir.

    bu adamı yıllar boyunca takip eden kişiler iki tane özelliğini tespit edeceklerdir: köpek gibi mücadele eder ve %35-40 arası bir yüzdeyle üçlük sokar, ceza atışları da iyidir yani. bugün yaptıkları da aynen bunlar. dizlerin titreyeceği bir final maçında çıkıyor, bugüne kadar ne yaptıysa aynısını yapıyor. helal olsun.
hesabın var mı? giriş yap