• yahutta cüneyt arkın doktortur(kovboylu versionu da var sanırım) fakat geçen yıllar cücü'yü alkole itmiştir, mosmor gözlatları, kaymış konuşmasıyla alkoliktir artık. sonra gelirler derler ki buna "bir beyin operasyonu var bunu ancak sen başarabilirsin". cücü de der ki "bu ellerle mi?
  • güzide drama filmlerimizde teselli bulamayan aşkından veya benzer bir derdinden bitap düşüp, eski günlerinden uzaklaştıktan sonra göreve çağrılan doktorun söylemi.

    mehmet e ameliyat yapılması gerekiyordur. hem de acilen. yoksa hayatını kaybedebilir. ama bu ameliyat zordur ve ülke çapında sadece bir kişinin başarısı vardır. evet o! doktor murat!..

    nancak kadere yenilmiş olarak puslu köşelerde kendinden kaçan korkağın ta kendisi o! 3 gün uyku yüzü görmeden ameliyattan amleiyata koşan fakir babası, hızır gibi bilinen doktor murat değildi artık o! kaybettiği aşkı yüzünden dünyaya küsüp kinini içki masalarından çıkaran zavallının biri artık.. ve şimdi ona ihtiyaç var. evet onun şefkat dolu kalbiyle yapacağı ameliyata bağlı mehmedin geleceği.

    onu ikna etme görevi de hastanenin güzel hemşiresi ayşe hemşireye düşer. onu arar. balıkçı dostlarına sorar, kahvehane köşelerine umut bırakır, meyhanecilerin soğuk alkol kokan nefesine mahkum kalır. her yolu dener ama nayır bulamaz.

    sonra bir gün, ayşe hemşire nin mehmetten ümidini kestiği zamanlarda köhne bir köşede, üstü başı yırtık, yüzü gözü pislik içinde ve daha da önemlisi gözlerinden akan yaşlar tükenmiş olarak doktor murat a rastlar. kader onları tekrar buluşturur. saklar kendini doktor murat,

    "naayır. ben o değilim.! karıştırdınız. gidiniz. beni yalnız bırakınız!"

    der ama nafile. tanımıştır onu ayşe hemşire. paramparça olmuş bir çift ayakkabının sardığı ayaklarına kapanır onun ve

    "sen osun. doktor muratsın sen!. nolur kendini bu şekilde harap etme. dön aramıza sana ihtiyacımız var"

    der gözyaşlarıyla hıçkırıklara boğularak. ona sarılır. geçmişi unutması için yalvarır. olayı anlatır ve birden murat onun kollarını iter. gözlerinden dehşet fışkırarar şunları söyler;

    "kendi hayatından vazgeçmiş birinden, başkasının hayatını kurtarmasını istiyorsun. hem de her türlü rezilliğe, iğrençliğe, kapanan ve görmezden gelen bu gözler ve o gözlerden akan yaşları silmekten, beni hergün öldüren sarap şişesini tutmaktan başka bir işe yaramayan bu ellerle mi söyle bana bu ellerle mi?!"

    hühhü böhühüh (bir süre karşılıklı ağlanılır)

    ama doktor murat mehmedi kurtaracaktır. ikna olur ameliyata girer. evet evet beklendiği gibi ameliyat başarılı da geçer. murat kurtulur. zaten büyük olasılıkla anne babasını da kaybetmiştir. e zaten ayşe hemşire ile doktor murat da evlenecekler. kaçarı yok dakika şüphe etmedik. mehmet de onlara pale olur. sen mutlu ben mutlu. allah ne verdiyse artık.

    tamam artık değiştir kanalı.
  • can barslan'in defalarca isledigi konu. her ne kadar kendini yinelemek zamanla komikligini yitirse de, kendisinin ayrintilardaki yaraticiligi sayesinde son tekrarlara kadar gulebilmek mumkun olmustur. aklimda kalan, bir berber vardi mesela. bir keresinde yanlis kesiyordu bir musterisinin sacini. (gerisini tahmin ettiniz galiba?)

    tam bir klise olan kavram.
  • (bkz: lady macbeth)
  • bu akşam geniş ailede inceden ayar verilmiş ve pek güzel olmuştur
  • şu şekilde söylenir:

    (titreyen elleri, avuçlar yere gelecek şekilde açıp muhattaba doğru uzattıktan sonra haykırarak)

    -bu ellerle mi? bu ellerle mi?!
  • çok film hareketler bunlar isimli filmde ersin'in keman çalmadan önce sarfettiği repliği.
  • bu klişe leyla ile mecnun'da da sıklıkla işlenmektedir.
hesabın var mı? giriş yap