bu hayata ait olmadığımı hissediyorum ^*

• zaman zaman içinde bulunduğumuz, hicbir yere ait olmama duygusunun daha öznel dışavurumudur. eğer hayatınızda birşeyler ters gidiyorsa ya da haketmediğiniz birşeye sahip olduğunuzu düşünüyorsanız (hakedilmeyen konumda, şehirde, kariyerde ya da maddi güçte) yaşadığınız hayatı kabullenmez, "nasıl gidiyor hayat?" diye soran kankanıza olumsuz yanıt verip bu cümleyi sarfedersiniz. devamında ne kadar mükemmel bir insan olduğunuzu, hayatın ne kadar acımasız olduğunu, içinde bulunduğunuz durumun anlamsızlığını ve benzeri durum değerlendirmelerini ortaya sürüp teorinizi kanıtlamaya çalışırsınız. lakin bu olumsuzluklar karşısında yapabileceğiniz pek birşey yoktur. bilgisayar başında ya da televizyon karşısında rahat koltuklarınızda oturup kendinize acırsınız. depresyon hırkası giymiş bir hipopotam olarak kendinizi bilmediğiniz bir geleceğe hazırlarsınız. neşeli müzikler ^*** dinleyerek bezgin ruhunuzu güçlendirmeye çalışırsınız. hayat dışarda biryerlerde devam ediyordur...
• (bkz: i dont belong here)
• aidiyet duygusunu her zaman varligi kanitlamak icin bir arac olarak gormusumdur.benim evim,benim ailem,benim esim,benim cocugum,benim arabam..v.s.bunlara sahip olmadigimizi dusunudugumuzde cascavlak ortada kaliyoruz.bu hayata ait olmadigimi hissediyorumdemekse var oldugumu hissetmiyorum demektir,neden var oldugumu hissetmiyorum?
  cunki beni algilayanlar yok (ya da beni benim istedigim sekilde algilayanlar yok)o halde bu cumleyi sevgilisinden yeni ayrilmis,saygi gormedigini,unutuldugunu ,takdir edilmedigini dusunen bir kisinin soylemesi muhtemeldir.bu kisiler yukardaki ufak problemleri halledip hakli veya haksiz basariya ulastiklarinda kendilerini gayette ait hissedeceklerdir cunku hayatin olumlu olarak verebileceklerine hayir diyebilecek aydinliga gelmis cok az kisi vardir.
• bu gün salak salak düşünürken karar verdim; çocukluğumuzda seyrettiğimiz o renkli dünyalar, maceralar ve mucizelerle dolu çizgi filmler ve filmler de bu hissin ilerleyen zamanlarda ortaya çıkmasında etkili oluyor. şöyle ki, kendimizi ve varlığımızı farkettikten sonra bu çizgi filmleri ve filmleri izleyerek büyümeye başlıyoruz. ninja kaplumbağalar, coyote, red kit, tom miks, back to the future ve bir dolu saçmalık.. sonra hayat hakkında biraz söz sahibi olup hatta ve hatta kendi hayatımızı idame ettirecek seviyeye geldiğimizde aldığımız o maceralarla ve mucizelerle dolu kültürün aksine gayet basit ve sıradan bir hayat yaşamaya başlıyoruz. ergenlik boyunca dünyayı kurtaracağımız anı düşleyip bizi süper kahraman yapacak yeteneği keşfetmeye çalışırken, nasa'dan gelecek astronotluk teklifine zemin hazırlarken birden bir sandalye, bir masa, bir televizyon ve bir kanepeden müteşekkil hayatı bünyemiz kaldırmıyor ve " bu hayata ait olmadığımı hissediyorum " diyoruz.
• (bkz: ana rahmine donme istegi)
• hayat kimsenin ona ait olmasını istemez, ait olamadığımız kendi yaşamak istediğimiz hayattır. onu da hep başkalarına yaşatırız.
• hayat farkında olmaktır, hissetmektir içinde patlayan havai fişekleri. soğuk sabahların diz boyu beyaz sislerini göğüsleyebilmektir. hayat her adım attığında geride kalan mesafenin ve gideceğin mesafenin, bu katettiğin mesafenin getirisinin ve götürüsünün farkında olmaktır. hayat farkında olmaktır sevmenin, sevilmenin, bekleyenin olduğunun, bir gün yalnız kalacağının ve tek başına gömüleceğinin 3 metre yerin altına, masumiyetin ve temizliğin simgesi beyaz kaput bezine sarılı bir mumya gibi. şehirlerarası yolculukta yol kenarında merdivenvari dizilmiş mezarları seyretmektir, kıbleye dönmüş ölü gözlerin, arada ayrılmış tek mezarlık yerin ve bir gün dipte biyerlerde kafatasının için kaplayan yosunlara aldırmadan aşka inanmaya devam edeceğine inanmaktır. hiç bir zaman ait olmadığımız bir dünyanın farkına varmaktır, kabullenmektir ve akan ırmağı kendi haline bırakmaktır, aksın gitsin, yaralasın çarpa çarpa ve biz sinsi kahkahalar atmaya devam edelim, göğsümüzü zorlayan et parçası susuncaya dek..
• kısaca ben daha iyisini hakediyorum demek.
• reenkarnasyona inanan birtakım insanların dediği laflardan birisi sadece.
• her an her dakika kendimi hatırladığımdan bu yana hissettiğim şey.