• siyasi bir italyan filmi. biraz abartılı da olsa sınıf farklılıklarını ortaya koyan bir film, ben çok zevk almıştım izlerken, yamulmuyorsam cnbc-e'de verilmişti bir iki yıl önce.
    http://www.imdb.com/title/tt0366287/
  • cok guzel italyan filmi, cidden.
  • 2003 yapımı bir paolo virzì filmi.

    15 yaşında taşralı bir kız olan caterina (alice teghil), babası giancarlo (sergio castellitto) ve annesi agata (margherita buy) ile beraber roma'ya taşınır ve yeni arkadaşları aracılığıyla siyasetin her iki ucuna da kendisini kaptırır (young, 2003, para. 2-3).

    young, d. (2003). review: ‘caterina goes to town’. erişim: 04 eylül 2015, variety: http://variety.com/…terina-goes-to-town-1200538224/
  • ergenlik yıllarımda cnbc-e'de izlediğim, bende bıraktığı etkiyi sürdüren film. senelerdir tekrar izlemek istiyorum ama ne kendisinin inebilen bir torrent'ini, ne türkiye'de satılan dvd'sini, ne de ingilizce altyazısını bulabildim. içimde bir uktedir.

    edit: bu entry üstüne filmin netflix'e geldiğini haber veren biribanadedi2ve pamuk beyazi nick'li suserlara çok teşekkür ederim. filmi iki kere daha izledim, gerçekten çok gerçek ve harika bir filmmiş.
  • netflix'e eklenen üç düzine italyan filminden bir tanesi. gencecik caterina'nın ailesiyle birlikte köyden şehre taşınması, politikayla ilgili bilgisi olmayan bu kızcağızın birden kendini "faşistsin" - "komünistsin" - "nazisin" diye tartışan sağcı/solcu/bilmemneci öğrencilerin arasında bulması, burada politikayı öğrenmesi, kendini/kimliğini bulma çabası, büyümesi/olgunlaşması, italya'daki sınıflar arası çatışmalar (alt/üst sınıflar)... bilindik bir coming-of-age hikâyesi anlatmış paol virzi ama bunu da epey eğlenceli bir şekilde yapmış. su gibi akıp gidiyor film. pek sevdim. imdb'ye girip baktım da ilginçtir, caterina'yı oynayan aktris bu filmden sonra 1-2 yapımda daha rol alıp 2010'da oyunculuğu bırakmış. halbuki saf, şirin caterina rolünde umut vaat ediyordu.
    bu arada yukarıya eklenen eleştirinin "caterina goes to town" başlığını görünce james stewart'lı filmi hatırladım. besbelli virzi, stewart'lı frank capra filmi mr. smith goes to washington'dan esinlenmiş. capra'nın ruhunu (etkisini) bu filmde hissetmek mümkün.
  • acunöncesi tv8 ve cnbc'de izlediğim filmdir.uzun yıllar hiçbir yerde karşıma çıkmadı.yukardaki entry'lerin tarihlerine baktımda cnbc'de izleyeli bile yıllar olmuş.üstteki sherlock holmes arkadaş yazmasa netflix'de gösterildiğinden haberim bile olmayacaktı.ana sayfasında gözükmüyor bile.netflix derinliklerinde aramak aklıma gelmezdi.saf,çekingen kasaba kızı caterina ailesi ile roma'ya taşınınca sınıfın iki ana grubundanda etkilenir.bir tarafta dövme,alkol,kitaplarla dolu entellektüel ve bohem tarza yakınlaşır.diğer tarafta partiler,yıldızlar,özel ve elit kulüpler var.caterina bunların ikisinede ait değil gerçekte.baba (sergio castellitto oynuyorki,marco ferreri'nin (bkz: marco ferreri) 90'lı yıllarda baya ses getirmiş erotik komedisi la carne/et görsel filminde francesca dellera'ya doymayan ve her anlamda onunla doymaya karar veren karakteriydi.özel kanallardan birinde izlemiş ve sevmiştim) hayallerine ulaşmak için şartları zorlarken,tuhaf tiplerin bile çaba göstermeden o noktalara kolayca varmalarına şahit oluyor.sanki herkes onu dışlayan gizli bir anlaşma içinde.bahsettiğim olayı vurgulayan sahneyi gerçek hayatında yaşayan bilir.sadece caterina değil baba,anne ve kızları üzerinden bir ailenin sancılı değişim arası.sosyal ve politik arka plan sayesinde tipik bir ergenlik dönemi filminden daha derinlerde.bazen birbiriyle alakasız filmleri bir üçleme yada kardeş olarak görürüm.bunu (bkz: estiu 1993) ve (bkz: le herisson) filmlerinin yanına koyuyorum.bu arada roma'daki ailenin taşındığı site ve avlusuna bayıldım.
  • "bu sınıfta geçirdiğim sayısız saat ve bunca gün kesinlikle hayatımın en gereksiz ve iç karartıcı zamanlarıydı. niye gelmeye tenezzül ettiğinizi anlamıyorum bile. oysa hepiniz için zaman kaybı... bana sorarsanız herhangi bir şey öğrenmekten tamamen aciz, umutsuz birer vakasınız. kısacası bana, bir öğretmenin başına gelebilecek en kötü ve en aşağılayıcı deneyimlerden birini yaşattınız."

    film, tayini başka şehirde bir okula çıkan muhasebe dersi öğretmeni giancarlo'nun okulun son gününde sınıfa yaptığı bu konuşma ile açılıyor. hatta yerine otururken "izniniz olursa size son bir şey söyleyeceğim." dediği anda zil çalmasıyla o âna kadar uyuklayan, dışarıyı seyreden, fısıldaşan, gizlice bir şeyler atıştıran öğrenciler çılgınca bağırarak, birbirini iterek kapıya doğru hücum eder.

    yılmış ve tükenmiş bir öğretmen ve onun hiçbir bağ kuramadığı sıkılmış, bunalmış ve neden orada olduğunun bilincinde bile olmayan bir sınıf dolusu öğrencisi. eğitim sisteminin iki asli öznesi olan öğretmen ve öğrenciyi birbirini tüketen konumda betimleyen ve zorunlu eğitimi bir karakterin dilinden "tek tipleştirme aygıtı" olarak niteleyen 2003 yapımı film, devlet tekelindeki zorunlu-kitlesel eğitime eleştirel bakan sıra dışı bir film edasıyla açılıyor. fakat salt eğitim sistemiyle sınırlı kalmıyor, genel anlamda sistem eleştirisine evriliyor.

    filmin iki ana eksen üzerinden yürüdüğünü söyleyebiliriz:

    birinci eksende; toplumsal sınıfının dar kalıpları arasında sıkışmış, öğretmenlikten usanmış ve yazdığı niteliksiz romanla hem bu kalıpları kırma hem de saygı gören bir entelektüel olma çabasında olan öğretmeni görüyoruz. bu amaçla uzun süre çaba sarf ederek başkent roma'ya tayinini çıkaran öğretmen giancarlo üzerinden dışlanmışlar ve kaybedenler ile kamusal alanı parselleyen politikacılar, yazarlar gibi ayrıcalıklılar ve seçkinler ele alınıyor.

    ikinci eksen ise öğretmen giancarlo'nun sekizinci sınıfa giden, kendine kimlik ve karakter inşa etmeye çalışırken derin bocalamalar yaşayan kızı caterina üzerinden akıyor. küçük bir taşra kasabasından roma'ya yeni taşınan ve gittiği elit okulda kültür şoku yaşayan caterina'nın, solcular ve sağcı faşistler olarak karpuz gibi ikiye ayrılmış sosyolojiye sahip olan okulda yaşadıkları üzerinden ergenlerin dünyasına kadar nüfuz eden italya'nın politik atmosferi irdelenmeye çalışılıyor.

    **spoiiler**
    biraz safça olan karısını biteviye aşağılayan huzursuz giancarlo'nun bünyesinde yaşadığı varoluşsal ve sınıfsal çatışmalarla yetişkinlerin italyasını yansıtmaya çalışan yönetmen, önce sol grupla sonra da sağ grupla temas kuran ve o gürültülü, koşturmacalı hengamede kişiliğini tamamen kaybeden caterina'nın yaşadığı, "sen gerçekte kimsin?" şeklindeki soruda açığa çıkan bunalım üzerinden de yeni kuşakların gözünden bir italya portresi çıkarmaya çalışmış.

    öğretmenin yaşadıklarıyla toplumsal eşitsizlikler veya sınıfsal duvarlar gösterilmeye çalışılırken caterina'nın tecrübesinde sağıyla soluyla her iki siyasi cenahın da madalyonun iki yüzü olduğu, aile yapısı, yaşam tarzı ve insana yaklaşımlarıyla özde farklı olmadıklarının altı çizilmeye çalışılmış. yalnız her iki kutbu da dar görüşlü ve çözümden uzak olarak gören yönetmen paolo virzì'nin, sağcıların sığlıklarının yanı sıra öfke ve kin dolu yaklaşımlarına ayrıca dikkat çektiği söylenebilir.

    her iki taraftan da darbe yiyen hatta dengesiz yaklaşımları, annesine olan tavırları ve kendini yiyip bitiren hırsı ve öfkesiyle babasının da diğerlerinden farkının olmadığını gören caterina, her şeyi arkada bırakarak, bir daha dönmemecesine koşmak ve kaçmak isteyecek, henüz ergenlikle genç kızlık arasında salınırken dünyanın kaç bucak olduğunu görecektir.

    fazla uzatmayayım, film birtakım klişelerden uzak durmamış olsa da türünün örneklerinden oldukça farklı bir yapıya sahip. salt bir ergenlik ve büyüme hikayesi de değil, salt politik bir taşlama da değil. her ikisini de bünyesinde meczediyor hatta bunların yanı sıra eğitim sistemi, italyan aile yapısı, yeni kuşak gençlerin ebeveynleriyle olan çatışmalı ilişkileri gibi konularda da ilgilisi için önemli mesajlar veriyor.
hesabın var mı? giriş yap