*

  • şurada yer alan, o sinema zinciri için başlatılan bir protesto girişimi:

    --- spoiler ---

    bir sinema zinciri var. ismini vermiyorum zira tutup bu boykot çağrısı yüzünden dava mava açabilirler, arkaları epey sağlam. ama zaten hangi zincir olduğunu anlamışsınızdır: türkiye’nin en pahalı sinema biletlerini satan ve bu yazıdaki retina yakan berbat bir renge sahip sinema zinciri. biz bu zincire kısaca x diyelim, boykotun adına da sineboykot diyelim.

    x, aynı zamanda türkiye’nin en kaliteli sinema izleme deneyimlerinden birini sunuyor. “en kaliteli deneyimi” demiyorum, “en kaliteli deneyimlerden birini” diyorum çünkü en üst düzey görüntü kalitesi ekipmanına sahip olsa bile, sinemaseverlerin sinirini bozan bir özellikleri var:

    x, her filmden önce en az 15 dakika reklam gösteriyor.

    bu reklamların gösterim süresi bazen 30 dakikaya kadar çıkıyor. üstelik reklam gösterim süresine, film fragmanlarının gösterimleri dahil değil. fragmanlar da eklenince, filmin başlaması bazen 45 dakikayı buluyor.

    film fragmanlarından çok fazla kişinin şikayetçi olduğunu zannetmiyorum, ama ortalama 20 lira bilet parası verip, ortalama 20 dakika reklam izlemek epey sinir bozucu bir durum. zaten biletler pahalıyken, bir de 20 civarında farklı markanın reklamlarına maruz kalmak hoş değil.

    bu yüzden x’i boykot etmeye karar verdim. siz de bana katılırsanız sevinirim.

    (...)

    yazının devamı ve boykotun ayrıntıları: http://beyn.org/sineboykot/

    --- spoiler ---

    ilgili sinema zincirinin ticari itibarına zarar verileceği kaygısı üzerinden kişisel itibarıma zarar verileceği kaygısıyla (evet), sinema zincirine x dedim. ama hangi sinema zincirinden bahsettiğimi hepimiz biliyoruz.

    boykotun amacı, deli gibi pahalı biletleri alıp koltuğumuza kurulduktan sonra, film başlamadan önce izlediğimiz ortalama 20 dakikalık reklamlardan kurtulmak. ne kadar çok kişi katılırsa, reklamların kalkma ihtimali o kadar artacaktır.

    gazamız mübarek olsun yoldaşlar.

    not: kendi internet sitem olan beyn.org'da (sitenin kendi masraflarını karşılamak için aldığım tanıtım yazıları dışında) hiçbir reklam yok. boykot duyurusunu paylaştığım sayfada da hiçbir reklama rastlamayacaksınız. bu siteden para kazanmıyorum; hatta olur da boykotumuz yüz binlerce kişiye falan ulaşacak olursa sitenin kapanmaması için ekstra masraf yapmam gerekecek. sizden ricam, "kendi reklamını yapıyor" gibisinden haksız saldırılara girişip beni üzmeyin. her gün linklerini paylaştığımız ekşi sözlük, onedio, twitter, instagram, facebook gibi mecralar her gün 12953864309670936270935 dolar kazanıyorken, bir ufak sitedeki yazının paylaşılmasını kötüye yormayın.

    ikinci not: internet dışındaki paylaşımlar kolaylaşsın diye www.sineboykot.xyz adresini de tescil ettirip bu yazıya yönlendirdim. neden xyz? çünkü yıllık tescil bedeli 1 dolardı. fakirim diyorum hala inanmıyorsunuz.
  • (bkz: up)
  • bu zincirin patronuyla iş nedeniyle bir kaç kez görüşmüştüm. vallahi kurtarmıyor diyor. tam olarak inandığımı söyleyemem. türkiye'de sinema henüz endüstri olmadığı için, satılan yıllık bilet sayısı da cem yılmaz ve şahan gökbakar'ın o yıl film yapıp yapmamasına bağlı olduğu için boykot doğru olur mu bilmiyorum ama seans fiyatlamalarına mutlaka bir düzen getirilmeli. bilet satmakta sıkıntı duymadıkları saatler dışında kalan seanslarda biletlerde ciddi indirim yapılmalı. bir seans boş salona, bir seans da hıncahinç dolu salona oynamaz. yıllık satılan bilet sayısı yükselirse reklam değer artar, süre de kısabilir böylece. cine'den maxiumum verim alırsınız, hem siz hem de seyirci mutlu olur. tamam salonlar on numara ama o reklamlar gerçekten film izleme iştahını kesiyor.
  • ilgi görmesi ve muhataplara tepkinin hem yazılması hem gösterilmesi gereken boykotlardan bir tanesi. bakın tarantino'ya. dünya kadar imkanı, şan şöhreti var. ama adam isyan ediyor sinema bu değil diyor. eskiden sinema özel bir etkinlikti. insanlar büyük salonlarda toplaşır, sohbet eder, film hakkında konuşur, sosyalleşir, sinema sanatının ve sanatçılarının hakkını verirdi diyor. haklı da adam. ve oturuyor daha doğrusu oturmuyor gidiyor ben-hur'u, khartoum'u çeken, 50 yıl hiç kullanılmamış lenslerle, makinelerle, ekipmanlarla 70mm film çekiyor. sinematografik güzelliği bir kenara bırakacak olursak bu başlı başına bir protestodur.

    her şey dijitalleşiyor ve bu dijitalleşme bazı şeyleri basitleşiyorsa sinema etkinliği bu basitleşmeden en büyük payı alanlardan. insanlara yarım saat kocaman perdelerde yüksek sesle parayla reklam izletip, mısırı, suyu 5-10 liraya satan ve kendimizi gelmiş geçmiş en büyük enayi gibi hissetmemizi sağlayan vicdansız sinema zincirleri de aynı şekilde basitleştirip, içini boşaltıyorlar, zevksizleştiriyorlar bu etkinliği. nefret ettiriyorlar hatta. elbette işin ticari boyutu var. para kazanmasınlar demiyoruz. fakat dolandırılmak, sinirsel anlamda yıpratılmak da istemiyoruz. belki de avm'lerde çoğalan salonlara karşılık bir bir kapatılan, yıkılan eski sinema salonları için yeterince ses çıkaramadığımız için, belki de seyircinin niteliği, film rulolarının ortadan kalkması vb. değişim ve gelişmeler yüzünden de oluyor bunlar. ama artık bir dur demek gerek. protesto etmek, 70mm film çekmek gerek. işte bu yüzden bu boykota destek veriyorum. sözlük formatına hallenen ve bazen küfürle bile karşılık almama sebep olan, yazarlara attığım uyarı mesajları kadar bile bir etki göstermese sineboykot'a katılacağım ve boykottan/protestodan hakkını alması gereken bir sinemaya gidersem gerekeni de yapacağım.

    ülkede her şey gibi sinema da sorunlu. hem dağıtıcı hem salon hem de izleyici. hepsi sorunlu. hiçbiri bu ''işi'' insan gibi yapmıyor. herkes vahşi kapitalizmin avucunda duyarsızlaşıp halen bir şeyler hissedebilenleri, tat alabilenleri, duyarlı olanları sinir krizlerine sokan birer zombiye dönüşüyorlar.
  • daha önce niçin ben düşünemedim derken karşımda bulduğum boykot.

    yüksek bilet fiyatları gerçek sorunun ortaya çıkardığı bir sonuçtur sadece. sinemanın bir alışveriş merkezi fasilitesi olmaktan çıkıp kentin ana merkezlerinde başlı başına bir mekan olarak var olması gerektiğine inanıyorum. alışveriş merkezindeki sinemalarda konforlu koltuklar, geniş ve havalı cafeler, göz alıcı dekorlar vardır. ama sinemayı sinema yapan bir ruh yoktur. ne zaman ki gerçek sinemalar güçlenir, o zaman avm sinemaları kendilerine çeki düzen verme gereği duyar...
  • katıldığım boykot. fahiş fiyata bilet satın alıp reklam izlemek istemiyoruz artık.
  • özellikle bugün sinemaya gidecek, sorumluluk duygusu aşmış arkadaşlarımın desteğini istediğim kampanyadır. hepiniz biliyorsunuz ki cinemaximum bizi yıllardır fahiş fiyatlarda sinema biletleriyle, kolasıyla, mısırıyla köküne kadar kazıklıyor ve bu da yetmezmiş gibi her film öncesi zorla 30-40 dk reklam izletiyor. belli ki bu durumu kontrol eden bir denetleme mekanizması yok ve biz bize sahip çıkıp örgütlenmezsek bizi daha çok enayi yerine koyacaklar bunlar.

    önerim her film öncesi reklamlar başlayınca kendi çapımızda bir protesto yapmak. bu bağırıp çağırarak hak aramak olabilir, alkış olabilir, kameranın önünde ayağa kalkmak olabilir vs. ama bir şekilde hakkımızı aramaya bir yerden başlamalıyız.

    edit: sinemaya gitmeyenlere saygım tabii ki büyük ama sinemaya gitmeyerek desteklediğini söyleyenleri anlamıyorum. bu kadına tacizin engellenmesini kadınları taciz etmeyerek destekliyorum gibi bir şey. tamam sinemaya yine gitme ama bu soygunculara da tepkini esirgeme. sadece sinema sektörü olarak da düşünme bunu. bir şeye ederinden fazla para isteyerek ve hatta tekelleşerek ticaret yapan her firmaya tepkini göster.

    sigara, alkol belki de araba kullanmıyorsun diye bu vergiler de normaldir sana göre.

    edit 2: her zaman olduğu gibi sözlükteki kraldan çok kralcı yavşakları da görmemize neden olmuş başlıktır. adam utanmadan bu fiyata kolayı, mısırı, sinemayı gayet normal görüyor. reklamdan sıkılıyorsan gitme diyor. ulan ali ağaoğlu bile o zenginliğiyle bu fiyattan kola almaz ama sen var ya sen, hiçbir şeye sesini çıkarmayıp her şeyi kabullenen sen. işte bizi de böylesine sikmelerinin tek sebebi senin gibi yavşaklar. allah topunuza akıl fikir ihsan eylesin.
  • ilk sinemaya ortaokulda gittim. kocaman bir ekran güzel bir ses. film izlemek böyle güzel bir şeydi. sonra sürekli gitmeye başladım. sinema 3-4 lira arası bir şeydi. çok uzuzdu. ayda iki kez giderdim neredeyse. yüzüklerin efendisini de bu sinemada izledim. yine 3-4 liraya hatta türkiye ile aynı anda gösterimdi. evet küçük bir sahil şehrindeydim ama yine de böyle bir imkanımız oldu.

    sonra üniversiteye başyınca ankara bahçelievlerde tüze-on sinemasına gitmeye başladım. senelerce sadece 8 liraya gittim. her cuma günü giderdim. kapandı. büyülüfenere gitmeye başladım. hem kızılaydakine hem de bahçelievlerdekine. yine 8 lira civarıydı. sadece benim bilet aldığım filmleri bile oynattılar. evet kocaman salonda tek ben vardım ve o film gösterildi.

    istanbulda afm vardı. malum sinema zinciri ele geçirmeden önce onu. eskiden afm de ucuza ve kaliteli film izlerdim. benim için istiklalin bir simgesiydi. başkaları için atlas sineması önemliyken hiç atlas'a ısınamadımdı.

    sonra malum sinema zinciri sponsorunu değiştirdi. evet belki bilmezsiniz ama zincirin eski sponsoru farklıydı. yeni sponsorla beraber daha agresif bir şekilde sinemalara el attı. avmlerdeki sinemalara odaklandı önceleri, ardından ünlü sinemalara.

    sinemaya giderken şöyle bir hevesim olurdu: hem kocaman bir ekranda film izleyeceğim hem de çeşit çeşit yeni filmlerin fragmanlarını izleyip haftaya neyi izleyeceğime karar vereceğim. belki bilmezsiniz ama bir zamanlar sinemalar sadece fragman ve film gösterirdi. reklam denilen kavram ele geçirmemişti sinemaları. gerçi o zamanlar internette de reklam fışkırmıyordu her yer. neyse bu konumuz dışı.

    ve reklamlarlar sinemaları ele geçirdi.

    aslında şöyle: insanlar paraya doymaz oldu. eskiden esnaf yeterince kazandığına kanaat getirirse dükkanı kapatırdı ki dostu para kazansın. şimdi dost kalmadı. rakip oldu herkes. ve bir de gözlerini para bürüdü. esnafların yeni avmler aldı. insanlara park bahçe gibi gidilecek yer bırakılmayınca insanlar da avmlere hücüm etti. avmler bir kar yeri oldu binanın sahipleri için. avmde kira gelirlerini görünce de zam üstüne zam geldi. eskiden her avmde farklı bir sinema vardı. esnaf gibi onlar da dayanamadı. yerine malum sinema zinciri geldi. kira artışından gelen maliyeti seyirciye yansıtınca kimse ses etmedi. ne de olsa sinema göze güzel geliyordu. baktılar ses eden yok. sonra kar artırmak için reklam adılar. eskiden sadece bir tane sponsorun kendi reklamı vardı. inanmazsınız ama böyleydi. reklam sayısı arttı.

    aslında genç partinin seçim reklamı bir dönüm noktasıydı, bence yani. sinemaların reklam yerine dönmesi belki şans eseri aynı zamana denk geldi. reklamlar sinemalarda fragmanların yerini aldı. evet fragmansız sinema da oldu. ne de olsa fragman para getirmiyor. ama buna itiraz geldi. ve fragmanlar da tek tük kondu. reklamlara da kimse ses etmedi. ne de olsa tvden herkes alışmaya başladıydı. kimse sinemalarda ses etmedi. tv deki gibi filmin tam ortasında reklam girmiyor ne de olsa.

    reklamlara ses gelmeyince, bilet fiyatlarına daha da yüklendiler. ve şu anki duruma geldik.

    gelecekte neler mi olacak?
    1) film sirasında alttan kayan reklamlar
    2) filmin en heyecanlı yerinde kesilip reklam gösterilmesi
    3) sinemanın tvden farkının kalmaması.

    sinemadaki bu yozlaşmaya dur de.

    sinemada en önemli unsur izleyicidir. izleyicinin istemediği şeyin ne filmi olur, ne sineması. izleyicisi olmadan bir şeyi gösteremezsin. bu yozlaşmaya dur diyecek olan izleyici olarak sensin.
  • 2005-2008 yılları civarında lcd ekranların iyice yaygınlaşması, korsan cd kültürünün olması ve ev sinema sistemlerinin aşırı popülerleşmesi ile bu fahiş fiyat çeken sinema sektörü neredeyse batıyordu.

    bilet fiyatlarını düşürdüler de düşürdüler, operatörler aracılığı ile 1+1 kampanyaları yaptılar. zamanla bu ev sinema sistemi furyası bitti, ucuz biletler sayesinde insanlar yeniden sinema alışkanlığı kazandı (buna %351245 artan avm sayısı ve her avmde bulunan sinema ile sinemaya gitmenin kolaylaşmasının etkisini de katabiliriz ) ve akabinde yeniden fahiş fiyatlar, üstelik bu fiyatlara filmin üçte biri süresi kadar yayınlanan reklamlar gelmeye başladı.

    yeniden akıllanmalarının zamanı geldi de geçiyor bile.
  • cinemaximum tercih etmeyerek katıldığım kampanya. torium avm'de 8 türk lirasına boş salonda ayaklarımı uzata uzata film keyfi yapmak varken, o tıkış tıkış salonlarda ne işim var. bir de yarım saatlik reklam izleyeceğim he? torium'da reklam yok la. filminiz başlıyor anonsuyla birlikte başlıyor harbiden
hesabın var mı? giriş yap