• baştan söyleyeyim konuyu tek bir olay üzerinden ele almamak için can dündar’ı ve türkiye’yi mevzu dışında bırakıyorum.

    diyelim gazetecilik yapıyorsunuz ve vatandaşı olduğunuz ülkenin suç unsuru teşkil eden herhangi bir sırrını ele geçirdiniz ve bu sır ülkenizi uluslararası arenada zor durumda bırakacak bilgiler içeriyor.

    ne yaparsınız?

    ülkenize zarar vermemek adına dosyayı yakıp yok mu edersiniz? (bu seçenek sizi sansürcü bir gazeteci yapar)

    gerçekleri bütün çıplaklığıyla kamuoyuna açıklayıp halkın haber alma hakkını özgürce kullanılmasını mı sağlarsınız?(bu seçenek sizi vatana ihanet noktasına taşır)

    edit1: olayı bir kişiye olan nefretiniz ya da hayranlığınız üzerinden okumayın lütfen.
    en başta dediğim gibi konu türkiye özelinde bir problem değil.
    üzerine pek çok film yapılmış , tüm devletlerde yaşanan bir kriz durumu.
    genel olarak doğru hangisi?

    edit2: hükümet ile devletin ayrı düşünülmesi gerektiğini söyleyenler olmuş.bence devlet ve hükümeti bu açıdan çok da ayrıştıramayız. çünkü suça karşı uygulanabilecek müeyyidelere maruz kalan sadece hükümet üyeleri olmuyor. topyekün devlet cezalandırılıyor. yani aslında halk.
    örneğin iran’a uygulanan ambargonun sebebi iran hükümeti. ama cezasını devlet ve pek tabii ki halk çekiyor.
  • (bkz: formatın anasını sikene ne yapmalı)

    edit: başlık değişmiş. önceki hali: 'devlet sırlarını ele geçiren gazeteci ne yapmalı' idi.
  • adı üstünde devlet sırrı. gerekirse icerigini bile okumadan imha etmeli.
  • devlet sırlarını hiç kimse ele geçiremez!

    devlet sırları, yetkili ve etkili kişiler tarafından satılır.
    küçük parçalar halinde, bir yerlere atılır.
    sonra birileri de o parçalardan yola çıkarak, tamamına ulaşır.

    yani öyle izledik filmlerde falan.
  • ihanet etmek; devlet sırrını her öğrenen ben gazetecilik mesleğini icra ettim diyerek aklanmasının önünü açar.
  • sen halkın haber alma özgürlüğüne saygı duymak zorundasın , haber değeri olan her şeyi haberleştirirsin, kamu vicdanına sunarsın, gerisi halkın ve devletin bileceği iş. diğer taraftan türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının aleyhine olabilecek olaylara yol açarsan bu bir suçtur cezası çekilir. yani nasrettin hoca fıkrasındaki gibi " sen de haklısın , sen de haklısın"

    muhtemelen burada suçların en küçüğü gazeteciye aittir. bunları basına kim sızdırıyor, ne biçim insanlar hangi görevlere atandı . hangi siyasi mekanizma tarafından organize şekilde ülkenin sırlarının açığa çıkmasına göz yumuldu. kozmik odalarla başlayan süreçte kimler eli kolu bağlıymış numarası çekti. işte bu suçluların , yani ihanetin yönetimdeki ayağının da ortaya çıkarılması gerekir. hırsızın hiç mi suçu yok ?
  • gizlenecek kadar kötü bir şey yapılmış olmalı ki, sır olarak kalması bekleniyordur. çoğunluk birilerinin zararınadır. "devlet baba" gibi bir zırvalığa inanan bir gazeteciyse saklayacaktır. doğru olan açıklamaktır da sonrasında başına neler gelir bilinmez. sydney pollack'ın yönettiği, robert redford, faye dunaway, cliff robertson'ın oynadıkları akbabanın üç günü (three days of the condor) filmi aklıma geliyor.
  • gazetecilik devlet yararını değil kamu yararını gözetmektir. gazeteci devletin bir eylemini doğrudan ya da dolaylı olarak kamunun aleyhinde görüyorsa onu haber yapar, takdir devletin değil kamuoyunun olur. onu cezalandıracak olan da ödüllendirecek olan da kamudur/toplumdur. devlet kamu adına gazeteciyi cezalandırırsa ve toplumda buna ses çıkarmazsa sikerler öyle kamunun yararını.
  • devletin ne sırrı varmış? bizden ne saklıyorlar? devlet kim ? devleti bireyler mi oluşturur?
  • (bkz: irangate)
hesabın var mı? giriş yap