• her babayiğidin harcı değildir. öyle hür teşebbüsüm, hemen bir dükkan açayım demekle olunmaz mesela. çok daha ötesidir esnaf olmak. ülkemizin ileriye gitmesi için esnaf olabilmiş girişimci sayısının artması gerekir. bir girişimcinin esnaf olmadığını hisseden insanların sitemini siz de defalarca duymuşsunuzdur eminim. yaklaşık şöyle bir şey:

    "sen önce esnaf ol, esnaf!!"
  • eski türk filmlerinde de defalarca işlenmiştir. böyle mahallelinin yardımına koşmak olsun, tavla oynayıp çeşitli latifeler yapmak olsun, bu şekil şeylerdir biraz da esnaf olmak.
  • carsiya pazara cikan validelerin sevgisine nail olmaktir. annem surekli alisveris yaptigi dukkanlarin sahiplerine "tam bir esnaf" der, esi dostu oraya yonlendirir. tam bir esnaf olmak, esnaf olmanin bir ust mertebesidir. bi nevi elit grenadier. tiger ace.
  • büyük, çok büyük sorumluluk gerektirir. olunduğu tarihten itibaren artık iki kişi olmak gerekir. kendin ve dükkanın. ikiniz bir kişilikte toplanırsınız. ama işin bilincindeyseniz hep sizden öteye geçer dükkanınız. özgürlük denen kavram sizin için artık çok sınırlıdır. olmadan önce iyi düşünmek gerekir.
  • müşterine karşı takındığın tavırdır bazen. mesela "bozuk yoksa sonra verirsin" ya da "zeytinim kötü abi sana gelmez" gibi şeyler söylemektir.

    bak şimdi, "bozuk yoksa kalsın" kısmı tamam da, o abiye gelmeyen zeytinin akıbeti nedir merak ederim ben? hiç satmayacak mı o zeytini? hiç satmayacaksa neden tezgahta hala? yok eğer abiye gelmiyor da başkalarına geliyorsa, o zaman bu ne menem bir esnaf olmaklıktır ben bunu sorgularım arkadaş! kimse de kusura bakmasın yani.
  • esnaf ağzını iyi bilip iyi konuşmayı gerektirir. öyle derdini anlatacak kadar esnafça bilmek burada sizi kurtarmıyor. çünkü esnaflar birbirlerini o hallerden, dillerden, jargondan tanıyor; ona hakim olmadığını açık ettiğin anda ya o dakikada tepene biniyor; ya da senden işkilleniyor, uzak hissediyor, mesafe koyuyor. esnaf olmak siz'i sevmiyor, bey'i kaldırmıyor. 50 yaşındaki hasan bey sana "ablacım" dediği anda "hasan abi"ye geçtin geçtin. geçemedin, hasan bey'den sana ekmek çıkmıyor.
  • esnaf oldugunu hissetmektir. hissettirecek musteri ona. hissetmezse iteler zeytinin kotusunu, peynirin eksisini. esnafin tam bir esnaf oldugunu cozen musteri zaten o zeytini yemez. onu yemez bunu yemez. sevimsiz!
  • en kral öğle yemeğini yemektir.

    örnek vermek gerekirse;
    sıcak yaz günlerinde;karpuz-kavun-üzüm, peynir, ekmek ; domates,zeytin, peynir, taze biber, çay...
    soğuk kış günlerinde;kuru fasülye, pilav, soğan, ayran, ; pilav üstü döner...

    çarşıda ne zaman tepsiyi kafa hızasında tutan ve hızlı hızlı seyirten garson görsem aklıma hep esnaf dükkanları gelir; üstüne müşteri gelince yemeğe ortak etmek için teklifte bulunmaları, kabul görmezse saygıdan ileri gelen hiddetle çırağına sofrayı toparlaması için verdiği emirler gelir. yani kıriz olmasa şu ülkede sanırım ülkenin en eğlenceli en orjinal insanları esnaflardır. gel gör ki kıriz rahat bırakmıyor adamları, bırakmıyor bi bardak çaylarını içelim neşeli sohbetler edelim.
  • nedensiz bir şekilde müşteriyi ikiye ayırmaktır. yüklü alış-veriş yapan bir müşteriye tezgahtaki kalitesiz ürünü sunmamak kaypaklık olarak anlaşılsa da aslında içtenliğin sembolüdür.
  • peşin ödeme alarak yapacağınız işi size 60 gün vadeli çek ile yaptırmaya çalışıp, bu çeki de iş bitim tarihinden 30 gün sonra veren firma yöneticisine "ananıskim, bu vade ne lan" dememek, bunun yerine "bereket versin" demektir.
hesabın var mı? giriş yap