• nicedir idrakine vardığım ve ruhumun adeta çarmıha gerilmesine sebep olan durum.

    öncelikle belirteyim; ateist bir insan değilim. bir yaratıcının var olduğuna inanıyorum. ama ne yazık ki, uzun bir zamandır, bir yaratıcının var olduğuna ve bizi imtihana tuttuğuna yönelik inançlarımı destekleyecek argümanları da bulamıyorum. daha doğrusu yeterli bul(a)mıyorum.

    bu konuda tanrının varlığına inanan kişilerin, daha doğrusu bir tanrının var olduğuna ve yarattığı canlıları imtihana tuttuğuna inanan kişilerin genel argümanı şu: tanrı bizi yarattı çünkü her nasıl ki bir sanatçı sanatını göstermek ister tanrı da böyle istedi ve bizi yarattı. bizim onu bilmemizi istedi.

    evet, ilk bakışta bu argüman çok mantıksız gelmiyor. ama tanrı denen, her şeye gücü yeten insanoğlunun zaaflarından, zamandan, mekandan münezzeh bir varlık düşününce, bu argüman da çok sönük kalıyor. yani tanrıyı basit bir varlığa, egosunu tatmin ihtiyacı hisseden basit bir sanatçıya, adeta bir şeylere gereksinim duyan bir basitliğe indirgemiyor muyuz? burada bir paradoks yok mu?

    ya da eğer her şey zıttı ile kaim ise tanrının zıttı ne? zıttı yoksa tanrı nasıl var? gibi sorular insanın kafasına takılıyor.

    içinden çıkamayınca da evrendeki var oluşuna bir anlam veremiyor insan. ve şairin dediği gibi "bu evrende var olmamızın geçerli rasyonel hiç bir sebebi yok" diyor. *

    not: evrende var oluşun anlamını bulan imanlı suserlar varsa yeşillendirirse sevinirim. belki imanı zayıf bir insan olarak farkına varmam gereken şeyler vardır.
    ateist arkadaşlar da eğer "yaratıcı yok ama evrende var olmamızın anlamı şudur vs." derse o da kabulümdür.

    kurtarın beni bu çarmıhtan.
  • insan ırkı olarak, var olan anlamı henüz keşfedememiş olmamızdan kaynaklanan anlamsızlık. benim gibi düşünenler vardır. yani belki de aslında çok daha büyük bir organizmaya bağlı mikroskobik canlılarızdır. belki o kadar abartılacak bir yanımız yoktur. ya da belki o varlığı hasta edecek ya da hayata döndürecek kadar önemliyizdir. bu bizden milyarlarca kat büyük gezegenlerin, evrenlerin birer ruhu ve bilinci olmadığını kim iddia edebilir? uzayın karanlığının, aslında başka bir türün kanı olmadığını nereden biliyoruz? bir yaratıcıya ve ahirete inanan ve bu inançla kendini daha huzurlu hisseden biri olarak, kendimi bu düşünceye kaptırdığım zamanlar oluyor. her şeyi çok merak ediyorum ve hiçbir şeyin cevabını alamazsak şaşırmayacağım.
  • var olmak anlamsızdır demek şüphesiz ki tabansız ve tutarsızdır.

    var olmaya "anlamsız" demek için, kendi yargılarımızı kullanıyoruz ve bir sonuca varıyoruz. fakat sorun şu ki, yargılarımızın hepsine, var olmasının anlam ifade etmediğini iddia ettiğimiz nesnelerden ulaşıyoruz. kolayca çelişki ortaya çıkıyor. anlamsız bir var oluştan oluşan bir yargı nasıl anlamlı olabilir?

    bu şuna benziyor: diyorsun ki evrende hiç demir yok, ama ben tahtaları kullanarak demirden kale yaptım. bunun imkansız olduğu açık.

    dolayısıyla anlamlı olduğunu iddia ettiğimiz bir cümle kuruyorsak, varlığın anlamı olduğunu da iddia etmiş olmak zorundayız.

    mantığa göre yanlış olduğunu tespit ettiğimiz bir yargının tersi doğrudur. yani varlık anlamlıdır. varlığın anlamı ise onun algılanmasıdır.
  • uzun zamandır ve sanırım dahada uzuyacak bir zaman diliminde bile sürekli beynimi kurcalayacak olan soru. bende tanrı inancı olan biriyim fakat tanrının varlığı bile bana bu soruya mantıklı bir cevap bulmama yardımcı olamıyor. ve sonrada tanrı inancımı sorgulamaya başlıyorum; "olabilir mi ki"ler beynimi kurcalıyor sürekli.

    tanrı varsa eğer bizi neden yarattı? neden bu düzende doğduk, doğuyoruz? hayatın amacı ne?

    hayat doğumdan itibaren insanı ölüme hazırlayan bir süreç, her türkettiğimiz nefes bir gün son bulacak ama kimse bu yaşamın tam olarak bize ödül mü ceza mı olduğunu bilmeden ölüp gidiyor. bu noktada inançlı insanların pekte haksız olduğunu düşünmüyorum. bu soruların cevaplarını ilahi kitaplarda bulanlar ya da başka inanışlarda bulan insanların en azından kafası bizden rahat oluyor. çünkü onların her sorusu inandıkları kitapta ya da ilahlaştırdıkları kişinin yaşantısında mevcut. ama bizim inandığımız tanrı,güç ya da her neyse bizim sorularımızı yanıtlayamadan öleceğiz.

    dünyada neden var olduğumuz konusunda beynime tek yatan şey ise reenkarnasyon. ölümden sonrasını bilemiyeceğimiz gibi, doğumdan öncesinide bilemiyoruz. yani reenkarnasyon var ise bile beynimiz önceki yaşantıları hatırlayamıyacağı için bu sorguları tekrar tekrar yaşayacağız. benim ailemin türk olmasının sadece bir tesadüf oluşu bile bence reenkarnasyona bir örnek olabilir, onca ırkın arasında gen havuzunda bu ailede doğdum belkide ölünce bir alman ailenin çocuğu olacağım. ya da hayatımı bir kedi olarak geçirmiştim kim bilir?

    kısacası boşverin herkesin sonu belli, nasıl bir hayat mottonuz var ise öyle yaşayın.
  • zaten varoluşun anlamsızlığı nedeniyle, bu anlamsızlığın farkına varabilecek bilinç düzeyinde ki varlıkların bu durumlarını koruyabildikleri oldukça sınırlı süre zarfında anlam yüklenebilir bir şeyler yapması gerekliliği ortaya çıkmaktadır ki; biz bu gerekliliğin ürünlerine felsefede "erdem" ve hayatın bütününde "beşeri gerçeklik" diyoruz.

    (bkz: anlamsızlığın anlamı ve yüceltilmesi)
  • işte bunu dahi anlamsızlık payesiyle anlamlandırıyor insan dediğin. yani; var olmanın yoklukla takas edilemediği bir mapus damıdır dense yeri var evren için...
  • bence var olmanın amacı hayattan keyif almaktır.

    ancak, (bence) hayattan keyif almak demek zevk alemlerine dalmak demek değildir. tam aksine, zevk alemleri insanı içine çeken mutsuzlukla dolu bir kara deliktir. işte dinler de tam bu noktada gereklidir. bence dinler, insanın zihinsel ve bedensel huzura kavuşması için iyi bir yol göstericidir.

    benim için zurnanın zırt dediği yer dinlerin bireysel bir disiplin aracı olmaktan çıkıp kitleleri kontrol etme aracına dönüştüğü noktadır. her türlü dalavere bu noktada döner. cahillik ve cahillikten beslenme bu noktada başlar.
  • tanrının yaradılışı.

    var olmanın anlamsızğını bir amaca bağlamalıydık. bu yüzden bir yaratıcının olduğunu düşündük. o yüce yaratıcının planının bir parçası olmalıydık. yoksa doğup ölmenin ne anlamı vardı? ne için yaşıyorduk? nereden gelmiştik? nereye gidecektik? yok olmak için mi var olmuştuk?

    bu sorulara cevap bulamadığımız için tanrıyı yarattık. göremediğimiz,dokunamadığımız,duyamadığımız biri. yani algılarımızın ötesinde. bizim için planlar yapan, her şeyin anlamı varmış gibi gözükmesini sağlayan bir figür.

    benim ulaşabildiğim ve kafama yatan tek cevap buydu. sonra düşünmeyi bıraktım. büyük bir planın parçası olmak istemiyordum açıkçası. bu anlamsızlığın içinde var olduğum sürece keyifli vakit geçirmeye odaklandım. başabilirsem ne mutlu bana.
  • yaratıcı yok ama evrende var olmamızın anlamı şudur vs.
  • haklı düşünce. çok anlam aranmaması gerekmektedir, eğlenmene bak kardeş..
hesabın var mı? giriş yap