fahişe
-
fuhşeden yani fuhuş yapan, belki sürüklenmiş, düşürülmüş...
"pazar günü sadece fahişeler ve türkler çalışır." rus atasözü sayılır; (bkz: pazar günü çalışmak/@ibisile).
otel jargonunda battaniye fahişe, kiralık kadın anlamına geliyormuş. bar jargonunda "votkasız" dendiğinde viagralı içki* (kadehi) demeye geliyormuş.
yol kenarı, cadde, merter* gibi mekanların gezgin fahişe/orospuları başlarına gelebilecek eksantrik şiddet ve maceralara cesaret hapı niyetine kendine ve birbirine şöyle söylerlermiş: "allahın alacağı bir can kulun alacağı bir am." gözlerim yaşardı ve bir kez daha saygı duydum.
avukatlar medeni hayatın "genel eş"leri gibiler. yanlış anlaşılmasın genelev veya genel kadın gibi değil, iş ilişkisine girdikleri herkesin eşi olmak üzere genel eş. boşanma tazminatları baştan belli ve yüksek. ayrıca evlilikte edinilmiş mallara katılma rejimi gibi dava türüne göre gelirden, kazanılmış davadan boşanan eş gibi pay alıyorlar. onların bu fiili durum benzerliğine karşı bildiğim bir karşılaştırılabilir meslek var: doktorlar. onların arasında özellikle psikiyatristler. doktor özellikle psikiyatrist fahişe gibidir, orospu dersek bir çıt daha iyi konumda tanımlamış olurduk. hani orospuyu zevk için sevişen, fahişeyi sevişme yeteneğini fahiş fiyatla satan diye betimleyelim. psikiyatrist hele terapistken her hasta/danışanına "kocacım, kocacım" diye, 'çok iyisin, senden iyisini görmedim, ne üstün sevişiyorsun...' der tarzda davranmak, gidip gelmeyi sürdürmesi için desteklemek zorunda.
bir arkadaşım '18 yaşında, sadece sevişmenin zevkini bilen bi kızla olacağına hasta kadına yapıştın, demek ki sen kendine düşmansın, belanı arıyorsun,' diyor. eh, haklı, ama güzeli çirkini belalı ve belasızı kişisel ilişkiyle bulunuyor, bakkal manavdan ısmarlayamıyorum. her insanda kendimle karşılaşmak zorundayım galiba. belki fahişeye sığınsam bile yine bu gerçek kendini dayatacak. (bkz: kendinle düşman olmak)
"kitabım için elimde yaklaşık 29 şiir var - belli ki en fazla bu kadar olacak, o yoğun nisan tatilinde yazdıklarımın yarısını ve o zamandan beri yazdıklarımın bazılarını, ilk şiirim "faunus"u, ted ile tanıştıktan hemen sonra yazdığım "strumpet song"u (fahişe şarkısı) çıkardım bile." sylvia plath - the journals of sylvia plath
"(...), o bahar onlara plutarkhos'tan, suetonius, vasarius, montaigne, rousseau, ve dr. johnson'ın acayip ve seks takıntılı arkadaşı, günlüklerinde yazısını bir cümlenin ortasında bırakıp londra sokaklarına çıkarak bir gecede üç fahişeyle aganigi yaptığını itiraf eden james boswell'e kadar geniş bir yelpazeye yayılan kitaplar okudu, (...)" paul auster - 4 3 2 1
"cinsel açlık duyguları, -olasılıkla- giderek fahişe olarak çalışmak/yaşamak istemine dönüşmüştür. bu düşüncesi de ileride onun* "orospuları kurtarma" etkinliğine dönüşmüş, fahişe fantezileri içinde aseksüel bir yaşam sürmüştür." serol teber - bilimsel bir peri masalı
"ayaklarımız yere basmaz, gelecekten kaçmamıza yardım edecek inancımız yoktur bizim." john fowles - a maggot
"acaba her kadının benliğinde böyle doğmak için fırsat bekliyen rüşeym [embriyon, oğulcuk] halinde bir fahişe mi saklıdır?" yakup kadri karaosmanoğlu - nur baba
(ilk giri tarihi: 22.6.2018)
(bkz: fahişelik/@ibisile), fahiş/@ibisile
(bkz: orospu), oraspı
(bkz: hayat kadını/@ibisile)
(bkz: amı sikli), amı gidişik, götü sikli
(bkz: ayak karısı), diz kirası
(bkz: malumatfuhuş)
(bkz: hetaira), putana
(bkz: vivandera)
(bkz: rhodopis)
(bkz: cantharidin/@ibisile)
(bkz: jack unterweger)
(bkz: griselidis real)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap