*

  • diyanetin halka ''düşünmenin fazlası kötüdür'' demesi.artık ciddi ciddi düşünmeyin diyorlar...

    (bkz: düşüncenin fazlası intihar ettirir)
  • glo-bal , glo-bal yada eko-nomi , eko-nomi . emperyalist ve diktatör de bu ayak seslerinden ama onlar kafiyeli olmuyor yürürken. o nedenle faşizm alıp başını koşmaya yüz tuttuğu zamanlarda hızlı-hızlı söylersek olabilir..
  • (bkz: 8 eylül 2015 olayları)
    almanya'ya nazi iktidarı gelmeden önceki olayların benzerlerini yaşıyor olduğumuz günlerde duyulan ayak sesleridir.
    ek uyarı: nazi olmayı kabul etmeyen sarışın, beyaz tenli alman'lar da düşman sayıldı, öldürüldü.
  • ne bağlantısı var şimdi kolera mahallesi ile siyasetin?

    ''tıbı, yalnızlık çekmese de tek başınaydı'' şermin'i kirlenmiş sülasi kökenli bir sıfat taşımak? iyi de atı s....ş hangi yalnız şahlara büyük l biçiminde tehditler savurabilir? askerdeyken dağ başından diyarbakır a ayak bastığımda kerubi bunalımıma inat sakal bırakmıştı. benden korumuyordu koca şehri ama kendimi düşman gibi hissediyordum. her ne kadar dışardaki insansız ruh taşıma varlıklarının 5-6 ayda egoizmin tavanlarına kadar fışkırtacak erotizmi ruhuma bulaştırmalarına izin versem de; kader doğaçlama çalıyordu.

    jazz.

    tatar çölü'nde drogo o kale miydi? o kalede apolet miydi? günlerin köpüğü 13 saatlik bir otobüs yolculuğunda okunabiliyordu iki günde yazılmasına taşak gibi. bazen yalnızca porno terapi yolu ama çok bilişsel değil özellikle varoluşçu durumlarda.

    beş dakkada değişir bütün işler. faşizm ne amk? kimse ne savunduğunu bilmiyor. bıktım yalanlarınızdan. iyi ki insanın dünyayı değiştireceği koza yırtma dönemi var. fallik aydınlanmalardan karanlığına standart türk ömrünün. herkes acılarına ve mutluluklarına ve can sıkıntılarına ve ilklerine göre zemin peşinde.

    dağıt konuyu cicero. kafan dağılana kadar.

    kolera da cenabet bir akşam. netameli. şirinlikten uzak. atlara yakışmayan bir çirkinlik etrafta.

    ''bir çift kanattınız hüznün rüzgarlarında
    dağılıp gitti melekleriniz, beyazın öte dağlarında
    ağlasın ardınızdan bir ağızdan bütün dehşetiyle kolera
    tıbı, sen harbi hayalet sağlam gariban

    ruhuna el-fatiha''
  • ayak sesi filan derken?

    sesmi kaldi, yapmayin allah aşkina.

    bu resmen fiili uygulama asamasi.
  • attilâ ilhan'ın defteri dizisinin ilk kitabı. ilk baskısı 1975'te bilgi yayınevi tarafından yapıldı. 1966-1972 arasında gazeteler ve dergilerde (yön, demokrat izmir ve toplum gibi) yayımladığı yazıları derlediği kitabıyla ilgili kaptan, şunları söylüyor:

    "(...) kızmayın, bu satırların yazarı, insanı her zaman güçlükleri ve zayıflıkları ile bir bütün olarak ele almış, toplumsal diyalektiğin doğasal konumunu da bir kenara itmemiştir. onun için 'attilâ ilhan'ın defteri'ni izleyenler, bu ve bundan sonra çıkması olası ciltlerinde, tek yönlü bir söylev değil, çok yönlü, bazı hâllerde yazarın kendi kendisiyle sürdürdüğü diyalektik bir tartışma okuyacaklardır.
    katılacaklardır da belki bu tartışmalara, işte o zaman benim asıl özlediğim şey gerçekleşmiş olacaktır, çünkü ben toplumcu yazarın misyonunu ne vaizlik olarak alıyorum, ne liderlik olarak: toplumcu yazar, okurun diyalektiğine tez verip antitez getirerek onun yeni yeni sentezlere gitmesini sağlayan bir kafa emekçisidir.
    o kadar."

    şu da benim kitapta altını çizdiğim yerlerden biri, 29 ocak 1971 tarihli yazıdan:

    "solda parola birlik ve beraberlik olmalı. özgürlükleri ve hakları korumak için birlik ve beraberlik? gerisi karanlıkta şarkı söylemekten öteye gitmez."

    altına da -o meşhur kırmızı tükenmez kalemimle- şu notu düşmüşüm:

    "fakat, kırk yıldır ne birlik, ne de beraberlik olmuştur; karanlıkta şarkı söylenmeye devam edilmiştir."

    ne dersiniz, hâlâ aynı şarkıyı söylemeye devam etmiyor muyuz!..
hesabın var mı? giriş yap