• bursa erkek lisesinin fizik dersleri hatiratini anlatarak tamamlayan fizik hocasi.
  • bursa erkek lisesinin efsanevi fizik hocasıdır.

    fazlı tekmen ismini duyunca direkt olarak aklıma eşek sikinin gelmesi, (bkz: güdümlü çağrışım) sanırım size de kendisinin nadide bir kişilik olduğunun ipuçlarını verecektir.

    öğrencilik yıllarında korku ve hayranlıkla karışık bir çeşit saygı duyduğum bu adamı şu an düşününce daha rahat anladığımı sanıyorum.

    öncelikle fazlı hocanın öğrencinin dilinden konuşmak/anlamak gibi bir saplantısı vardı sanıyorum ve bu sebeple rutin bir fazlı tekmen dersinde, eşek sikmek/eşek siki/sik/götvs. gibi kelimeler ve kavramlar sıklıkla kullanıldığından bu ayıpçı kelimeler bir kuvvet, bir hız, bir moment gibi fizik simgelerinden olmuş, sıradanlaşmıştı; tahtada düşey atışı anlatamayan öğrenci aklına, attırdığı zaman duvarın dibine yapışan dölü getirerek (bir nevi şartlı refleksle) ya da etki tepki olayında tıkanan biri, eşek sikerken, aleti soktuğunda eşekte tezahür eden davranıştan meylederek olayın özünü anlatabilmekteydi. evet işe yarıyordu... sağda solda anlatamasak da fizik öğreniyorduk.

    bu orjinal özelliğini sert ve acımasız duruşu ile tamamlayan fazlı tekmenin hiç bir dersi vukuatsız geçmezdi. derste konuşanları, yaramazlık yapanları vs. dövmek gibi klişe nedenlerle öğrenci dövmenin yanına, yazılıdan zayıf almak, sorulara cevap verememek, saç tıraşını beğenmemek gibi ilginç nedenler ekleyerek dövme kavramına yeni açılımlar katmıştır. bir yazılıda bizim sınıfın ve okulun en başarılı öğrencisini, yanındaki arkadaşından silgi aldı diye eşşek sudan gelene kadar dövmesi ve sopa faslının ardından öğrenciye "bunu senden beklemezdim" demesi fantastik anılarım arasındadır.

    yazılıda yanında oturan arkadaşından silgi alanı böyle döven biri kopya çekene ne yapmaz değil mi sevgili sözlük okurları. evet, biz de okul yılları boyunca hep bu ihtimali düşünüp, tüm yazılılarda boncuk boncuk terlerdik. değil, kopya çekmek, yanındakine bakmak, kafamızı bile kaldıramazdık kaç dakika kaldık diye saatimize bakamaz, muthiş bir tevekkülle yazılıyı tamamlardık. abartmış olduğumu düşünenler için; fazlı hoca bazı yazılılarda dışarı çıkar bizi yanlız bırakırdı, ama gene de kafamızı kaldıramazdık diyeyim de gerisini siz düşünün. yazılıda kafamızı kaldıramadığımız halde, sağımızdakinin solumuzdakinin bizimle aynı cümleleri yazabilip hocanın bunu kopya emaresi sayması ihtimalini düşünüp, cevapları en ilginç kelimelerle, en ilginç gramer yapılarıyla ifade etmeye çalışır, ortaya sürreal sanat eserleri çıkarırdık. boş kağıt vermek mi!! güldürmeyin beni. hiç bir zaman böyle bir vakaya rastlanmadı.

    davranışları/dersleri itibari ile böyle renkli bir kişiliğe sahip olan fazlı tekmen ayrıca doksanlı yıllarda giydiği ispanyol paça, daima ütülü pantolonları, topuklu ayakkabısı ve kalın favorileriyle dış görünüm olarak da bir ilgiye mazhar olmuş, okul içinde hızla devinen zamanı yararcasına, elvis benzerleri yarışmasından kaçmış bir aday gibi derslerimize girmiş, bilinçaltımıza işlemiştir.

    sonuç itibariyle böyle bir kaç anı, iki üç paragraf ile tüm özelliklerini asla anlatamayacağınız, lise dönemlerimize ait bir bursa erkek lisesi simgesi olarak hafsalamızda beklemektedir.

    "eğitimde dayak gerekli midir" konulu bir a takımına aynı kıyafetleri ile katılıp, ortalığı birbirine katması mutlu günlerimde kurduğum bir fantezidir. ayrıca kendisine buradan bir selam etmeyi de borç bilir ellerinden öperim.
  • her ne kadar degisik hareketleri ile hatirlansa da alanina* hakim bir insandir kendisi. ancak madem degisik olaylari hakkinda bilgiler veriliyor, ben de nacizane animi nakletmek isterim okuyuculara..

    sayin hocam babamin yakin arkadasi olmasi nedeniyle oss oncesi beni cagirmis, "gel de soyle konularin uzerinden gecelim" demistir. iki yil once ablami okutan bu adam hakkinda ablam "dikkat et, ilk hatanda agzina sicar" uyarisi ile olacaklar hakkinda bir fikir vermeye calismis ancak delikanli caglarini yasamakta olan ben bu uyariyi ciddiye almamak gibi bir hata yapmistim..
    neyse; sozlesilen gun geldiginde ben babamlarin takildigi kahveye gidip bu adamin yanina oturdum. 101 oyununda masadakilerin agzina sictiktan sonra bana "hadi bakalim gidelim" dedi. * kiz lisesinin cok yakinindaki evine gittik; iceriye girememizle birlikte bu adam belindeki silahi cekti!
    ben beynimdeki bildigim dualar dosyasini acmaya calisirken buyuk bir sogukkanlilikla silahin mekanizmasini kontrol etti; emniyetini kapatti ve masanin ustune koydu. sonra masanin diger ucuna gecti, beni yanina oturttu ve silahlarin golgesindeki dersimiz basladi.
    got korkusu sayesinde sordugu her soruyu cevapladim; calismamiz bitince sarfettigi "aferin, hep boyle ol; uzme bizi" cumlesinden aldigim zorunlu gazla turkiye derecesi yaptim..
    bu anim sebebiyle kendisini saygi ile aniyor; kendisini merak edenlere tiyatronun karsisindaki is haninin en ustundeki yozgatlilar derneginin adresini veriyorum..

    kanuni hatirlatma*: hikayedeki silah kendisi 1980 doneminde milli egitim mudurlugu yaparken sartlar geregi almis bulundugu ruhsatli silahtir; kendisinden nefret edenlerin bu silahla ilgili olacak ihbar denemeleri got olmak fiili ile sonuclanacaktir, bildirilir..
  • ft - aranızda tahtadaki bu problemi çözebilecek olan var mı?
    sınıf - .....
    ft - ulan biriniz bile bilmiyor mu? peki başka soru soralım. aranızda keranenin yolunu bilmeyen var mı?
    (2-3 kişi parmak kaldırır)
    ft - hah! bu gerizekalılar zaten yolu bilseler de unutmuşlardır. bi soru daha. peki aranızda 31 çekmeyi bilmeyen var mı?
    sınıf - .....
    ft - ulan hepiniz de mi?
    ft - var ya.. bu sınıfta 3 kişi öss'yi kazansın benim kafama bok dökün. amaaa, boku kürekle değil, kepçeyle değil, kova ile dökün. boku okulun kapısından içeri sokmazlarsa, tahlil için getirdik deyin.
  • derse ilk geldiği gün burası bir eğitim öğretim kurumu önce eğitecez sonra öğretecez diyerek bizlere merhaba demiş fizik hocamızdır. muhteşem fizik öğretirdi, bugün bile moment hatırlıyorsam ve problem çözebiliyorsam sayesindedir.
    ayrıca okul çıkışı kız lisesi önünde bekleşmeyelim diye anlattığı bir hikayede hala düşüncelerimi işgal etmekte ve teori ile pratik arasında gidip gelmeme sebeb olmaktadır.

    ft: okul çıkışı kız lisesinin önüne gidiyorsunuz kız bekliyorsunuz yakışır mı size?
    bir kere bu tabiat kanununa aykırı!
    bakın teke heybetli, keçi fısırık
    teke öyle durur ( sözün burasında elleriyle boynuz işareti yapar kafasını havaya diker heybetli bir teke görünümünü hayalimizde canlandırmamıza yardımcı olurdu) keçi gider onun yanına, siz gitmeyeceksiniz kız lisesinin önüne onlar gelecek.

    işte düşüncelerimi işgal eden hikayenin özü buydu. bir de tahtaya soru yazardı, haydi bakalım paşalar bunuda siz çözün derdi. derdi demesine ama problemi çözebilmek ne mümkün sıraların arasında dolaşır öğrencilerin başında durur. adamı iki ile üçü çarpamaz hale getirinceye kadar defterlere bakardı. ve sonra köpürürdü. ah be hocam iyi hocaydın, saygı duyardık. bizler için bir amca bir ağabey yakınlığında çaba gösterirdin. hem eğitir hem öğretirdin ama o kadar strese girerdik ki fadime abla osuruğu olarak nitelendirdiğin kolay soruları bile çözemez hale gelirdik yanında.

    şimdi diyeceksiniz ki hep böyle argomu vardı o senelerde? bende diyeceğim ki erkek lisesinde sadece erkeklerin okuduğu yıllardı. normaldi yani böyle şeyler. şimdilerde erkek liselerine kızları da almışlar. bir kibarlık bir naiflik sormayın gitsin.

    (bkz: fısırık)
    (bkz: fadime abla osuruğu)
  • 1.ders de sınav yapar, teneffüste sınav kağıtlarını okuyup not verir, 2.ders de de zayıf alanları sıralı bir şekilde (40-30-20-0) tahtaya dizdikten sonra yavaş yavaş 40'dan itibaren tokatlamaya başlayıp aşağılara doğru indikce gaza gelip allah ne verdiyse girişirdi. hey gidi günler hey

    allah uzun ömür versin , sağlam hocaydı.
  • trabzonlu ,kabadayı ,ağzı bozuk, süperzeka çokiyi fizik öğretmeni ,milliyetçi bursa erkek lisesi efsanesi...(iki kere sopasını yeme tehlikesi atlatmişlığım vardır) vallaha yemedim!!!!
  • 1990 lı yıllarda ispanyol paça jilet gibi ütülü pantalonu, yumurta topuk ayakkabıları, elvis favorileri ve cinsel icerikli örnekleri ( öyle böyle degil işemeli sıçmalı, eşek sikli, attırmalı ) ile efsane olmuş fizik hocası. yazılı sonuçlarını okurken önce kaç beklediğini sorar yakın tahminde yırtardın ama 6 deyip 3 aldıysan gel demeden tahta önüne çıkıp dayağını yerdin. ya da 4 deyip 7 mi aldın dalga mı geciyosun diye yine dayak yerdin. zayıf almaktan değil notu tutturamamaktan korkardık. bana sen üniversiteyi kazan ben heykel önünde eşşek gibi anırırım demişti. kazandım netekim ama gidip söylemek yemedi açıkçası.
  • vefat etmiştir, allah rahmet eylesin. ondan ders almamış, sopa yememiş, dışarıda 200 mt öteden görünce yolunu değiştirmemiş, sınav sonuçlarını okuyunca çeneye kroşe ne zaman inecek stresinden dolayı ömründen ömrü gitmemiş (bkz: bursa erkek lisesi) mezunu öğrencileri onu asla unutamayacaktır. nur içinde yat hocam.
  • vefat haberini aldığımız bir dönemin unutulmaz fizik hocası. bursa erkek liselilerin başı sağolsun.
hesabın var mı? giriş yap