• arjantinli ünlü jazz saksafoncusu
    last tango in paris'in müziğiyle 30 yıl önce grammy almış
  • (bkz: gatto) ve (bkz: barbie)

    benzetmiş de olabilirim..
  • özellikle bertolucci'nin last tango in parissoundtracki ile ünlüdür ki bu sayede bir nevi filmi tamamlamis, kisiligine kisilik katmistir. bunun yaninda kitalara ve ülkelere özel, bir nevi buralara dair hissiyatlarini naksettigi parçalari vardir; europa, bolivia gibi. dinlerken sizi alir, buralara götürür. bir digeri que passealbümünün ayni adli parçasidir, mükemmel ötesidir.
    kisaca onun saksafonundan çikan ses bambaskadir
  • parçanın doğasında var olan hüznü, tangonun tutkusunu ve cazın özgürlüğünü nefis bir şekilde harmanladığı çok başarılı bir milonga triste yorumu yapmış olan müzisyen.
  • dört numara reedle başta latin caz olmak üzere cazın hemen her fraksiyonunda bulunmuş büyük usta. o yırtıcı, acımasız, albert aylervari tonuyla mükemmel ve sıcacık armonilerde gezinen, hemen her melodinin hakkını veren bir adamdır leandro barbieri. şapkasız sahneye çıkmaz, soloların en zor ve nefes çürüten yerlerinde istifini bozmaz. sekseninde olmasına rağmen elli yıllık giyimini değiştirmeden hafif bol paça pantolonla sahneye çıkar, genelde fuları da üzerinde olur.

    abdullah ibrahim'le birlikte arista freedom'da kaydettikleri salt doğaçlama albümü vardı yanılmıyorsam, hatta hatırladım: confluence bu güzide kayıtta mr. brand'i cello çalarken de duyabiliyorken; zaten doğaçlama için kusursuz olup genelde scale'lere uymayı yeğlediği tonuyla bildiğimiz barbieri'nin adeta çıldırdığını fark ediyoruz. kariyerinin başında, yirmilerinin ortasında don cherry'yle çalarak piştiği gerçeğini de yadsımamak gerekiyor. ne de olsa complete communion'daki o kusursuz ve keskin ton dikkat çekmeyecek gibi değildi.

    eh, gato barbieri'den bahsedince *lonnie liston smith, stanley clarke ve jimmy heath'in oğlu, conga konusunda dünya üzerindeki aşmış bitirmiş yegane insan olduğunu düşündüğüm mtume'le birlikte kaydettiği bolivia'yı da anmak/dinlemek şart. yetmişlerin ilk yarısında içine hafiften funk serpiştirilmiş latin cazının bilmem kaç fahrenheit sıcaklığında alevli meyve tabağından farklı olmadığını, adeta yaşam tarzı olarak nitelendirilebilecek kadar kutsal olduğunu söylemezsem olmaz. ekseriyetle gillespie'nin artık geri plana çekilerek cubana be/bop ekolünden sadece "afro-cuban" ve "spanish" kollarına ayrılan latin cazının gelebildiği en üst noktalardan biridir bu kayıt.

    eh, mainstream çalışmaları da vardır efendim gato'nun; santana'yla vs. varsın olsun, euphoria dahi güzel albüm; gato barbieri büyük usta. ilginizi çekiyorsa latin caza ilişkin en iyi belgesellerden biri olan calle 54'da üstadı izleyip bilgi sahibi olabilirsiniz. seksen yaşında, halen aynı sertlikte, güzel ve sıcak çalıyor.
  • appunti per un'orestiade africana'da çalan tenör saksofoncu bu abimizmiş, filmde afili abimiz gibi görünüyor. daha sağ değil mi?
  • europa ne çalınmış ama, insan böyle içine işleyen şeylerden ne kadar da uzak şaşırınca fark ediyor.
  • seni anmadığım bir günüm geçmiyor. yaşa sonsuza kadar.

    tınılarıyla baş döndüren dahi.
  • leandro barbieri.

    kedi.

    hakkında sözlerin değil daha çok seslerin açıklayıcı olduğunu düşündüğüm arjantinli latin jazz virtüözü. coltrane'den etkilenerek yaptığı müziği daha serbest bir forma sokmuş bu bağlamda sax emprövizasyonunun avatarı olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap