• edison'un marifeti ama patentini biraz daha gelişmiş haliyle berliner'e kaptırmıştır.(bkz: pikap)
  • bir cok icat gibi bu da tesaduf eseri bulunan bir icat dir.insanlar yuzyillar boyu bir kus gibi ucmayi, bir balik gibi yuzmeyi hayal etmisler ve bunun neticesinde ucagi ve gemiyi icat etmislerdir, oysa bir sesi kaydetmek ve daha sonra bunu tekrar dinlemeyi istemek edisonun gramofonu icat ettigi gune dek hayal edilmis yada dusunulmus bir sey degildi. edison az isiten bir insandi ve daha iyi duyabilmek icin huni benzeri bir aleti kulagina tutarak daha iyi isitiyordu, o siralarda yeni bir pil uzerinde calisiyordu, uzeri galvaniz kapli silindir bir kutu masanin uzerinde durmaktaydi, iyi isitmek icin kullandigi alet de masadaydi, edison iceriden gelen garip sese yoneldi, gordugu seye inanamamisti, masanin uzerinde duran isitme aleti ruzgarin etkisi ile yeni calistigi pil uzerine yaslanmis, edisonun banyoda soyledigi sarkiyi tekrarliyor, gozluklerini takip duzenegi(bkz: duzenek) incelediginde isitme aletinin kulaga gelen sivri kismi galvaniz kapli kutuyu cizmis ve izler birakmistir, sonra ayni iz uzerinden tekrar hareket eden isitme cihazi edisonun sesini kaydetmistir. edison bunu bir duzenek haline getirerek ilk gramofonu bu selikde icat etmistir, plaklar eskiden, su anda oldugu gibi yassidegil silindir seklindeydiler, ama bugun ku gibi yassi olani kim icat etti bilmiyorum.
  • (bkz: edison effect)
  • (bkz: cafe gramofon)
  • yeryüzünün en hüzünlü müzik-çaları olduğu izlenimi uyandırır.
  • 1982 orovizyon turkiye secmelerinde ucuncu gelen aysel gurel bestesi. 1983 yilinda opera ile yasanacak hezimetin provasi icin donemin trt pasalari fecahat aysel gurel bestesine sans vermis ve bu nefis eser necovizyon'un sesinden atmosfere yayilmis. sozlerin tamamini yazmaya gonlum el vermiyor o yuzden bi kuple okuyacagim. lutfen dikkat beni rahatta okuyunuz:

    "ses cicekten bir boruydun gramofon
    sarkilarin sesiiiiiiiiiiiiiiiiiii
    sirin kopek resimli gramofoooon
    yazik modan gectiiii
    eller kurardi donerdi plaklaaaar
    piknikte baloda
    sevgilisiydi butun gencliiiiiiin....."

    neyse efendim son olarak ilgili sarkinin sonuyla ilgili bir spoiler sicmak istiyorum. sarkinin adi gramofon olursa ne olur, esprili bir son bizi bekler. lutfen dikkat sona bakin sona:

    "cok mu yalnizsin gramofon
    tavan arasinda
    rasinda rasinda rasinda rasinda rasinda ...."

    *ne oldu simdi? plak takildi efendim. son 7 saniye boyunca neco gramofonda takilmis plak taklidi yapiyor. cetin alp'e uzanan eller kirilsin diye haykiriyorum.
  • kar$iyaka car$i'da, arabacilar sokaginda bir sanat merkezi. $ayet kurs olanaklari el ilanindaki gibiyse, bilmedikleri bir be$ vakit namaz; o da i$lerine gelmiyor, hemen arka sokaktaki kuran kursuna yonlendiriyorlar. web sitesi de varmi$ ama an itibariyle konstruksiyon altinda, tugla falan du$ebilir.

    http://www.gramofonsanat.com/
  • subat 2008'den itibaren bebek'te surecek caz cafe.

    yapmasaydiniz yahu. o simit sarayini acmasaydiniz tunel'e. yazik ya.
  • bilimsel entry: gramofon emil berliner tarafından patenti alınan fonografın gelişmiş şeklidir.edison tarafından icat edilen fonograf silindirle çalışırken gramofon taş plaklarla çalışır. zemberekle çalışan bir plak döndürücü plakı dakikada ortalama 78 kere döndürerek gramofon iğnesinin plak üzerindeki helezon oyuklarda dolaşmasını ve sesin diyaframa ulaşmasını sağlar. diyafram ise sesi büyütür ve borazan aracılığıyla sesi dışarıya verir. çok basit bir teknikle müzik dinlenmesini sağlar.

    balmumu kalıplar gramofona benzeyen ama tersine işleyen bir makineye konur. ortamdaki sesleri alan bu alet yine iğne aracılığıyla balmumu kalıba havadaki titreşimleri helezonal şekilde aktarır. bu balmumunun nikel kalıpları alınır ve bu kalıplar gomalaka ve mumdan yapılan plaklara işlenerek taş plak ı oluştururlar.
  • duygusal entry: sevgilinin masum bakışları ve geçmişle kurduğu çocuksu bağ sizi alır dolapdere' de eskici eskici dolaştırır. o ana kadar hakkında hiçbir şey bilmediğiniz hep uzaktan gördüğünüz geçmişe ait bir nesnedir aradığınız. ama olmalıdır, bulunmalı ve alınmalıdır. siz gezindikçe sizi de bir heyecan kaplar. çok gizemlidir... günümüz teknolojisinin dijital disklemelerinin bir şekilde nasıl yapıldığını algılayabilirsiniz. biraz lazer biraz plastik ortama hafif ısı ver al sana dvd. ama 100 küsür yıl önce taş gibi sert maddelere nasıl ses kaydedebilirler. daha da ilginci elektrik kullanılmadan zemberekle dönen "cansız" bir diskten boru çiçeği gibi bir alet nasıl ses çıkarabilir? o zamanın insanı neler hissetmiştir bu icat karşısında. nasıl bir ürpermedir 19 yüzyıl insanının yaşadığı... sanırım böyle devrimci başka bir çağ olmayacak dünyayı allak bullak eden...

    işte bunları düşüne düşüne gittiğiniz bir eskicide gizemli bu alete saygıyla yaklaşır, uzaktan uzaktan bakar, korka korka dokunursunuz. öyle pazarlık mazarlıkta yapamazsınız, neyse odur, gramofondur, boru değildir. sadece nasıl çalıştığını anlamak için almanız bile verdiğiniz paraya değecektir. öyle okumakla olmaz. hele de sevgilinizin yüzünde göreceğiniz o mutluluk mezvu bahisse, herhalde o, hiçbir maddeye değişilemez.

    şimdi aklımda eve dönünce ne yemek, ne içecek, ne oyun, ne film, ne müzik, ne de uyumak var. herhalde kendisine yeni ayakkabı alınan çocuklar gibi uyumayıp onu inceleyecek, plaklar takarak "bak allahın işine" diyeceğim. hala ama hala inanamıyorum ne bir gramofonumuz olduğuna ne de ondan nasıl ses çıkabildiğine. büyüdükçe küçülüyor insan, ne uzaya inanabiliyor ne de zerreciğe, çiçek filan büyütüyor...
hesabın var mı? giriş yap