*

  • eski tck.nun 312/2 , yeni tck.nun 216.maddelerinde düzenlenmiş ,suç,türüdür.

    bu suç "şekli"bir suçtur."tehlike" suçlarındandır.sonucun meydana gelmesi şartı aranmaz.sonuç ,yani genel güvenlik için tehlike doğarsa cezası arttırılır.

    konunun daha iyi anlaşılması için kanun maddelerini yazmak gerek.

    tck.312/2 maddesi : (1 haziran 2005'e kadar bu madde uygulanacaktır)

    " halkı; sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düş-
    manlığa açıkça tahrik eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üçbin lira-
    dan onikibin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. bu tahrik umumun
    emniyeti için tehlikeli olabilecek bir şekilde yapıldığı takdirde faile verile-
    cek ceza üçte birden yarıya kadar artırılır.
    yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları 311 nci maddenin ikinci fıkrasında sa-
    yılan vasıtalarla işleyenlere verilecek cezalar bir misli artırılır. "

    311 maddede belirtilen vasıtalar "her türlü kitle haberleşme araçları"dır.internet de bu kavrama dahildir.

    diğer yandan 1 haziran 2005 tarihinden itibaren uygulanacak madde ise ,yeni tck.nun 216.maddesidir.bu maddeyi de aşağıya alıyorum :

    "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
    madde 216- (1) halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kamunun güvenliği için tehlikeli tarzda kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

    görüldüğü gibi her iki yasada da suçun niteliği yönünden pek fark bulunmamaktadır

    bu maddenin gerekçesi konuyu anlatabilmek için yeteri kadar açıktır.işte gerekçe:

    birinci fıkrada tanımlanan “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin ceza kanunlarında yer almaktadır. hiçbir devlet, vatandaşları arasında, muayyen özelliklere sahip bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, öç almayı gerektirecek şiddetli nefrete yönlendirilmesine seyirci kalamaz.
    öte yandan çağdaş dünyada, gelişmenin temel dinamiği olarak düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kabul edilmektedir. bu bağlamda; kişilerin düşündüklerini hür bir ortamda söyleyebilmeleri, demokratik toplumun varlığı için zaruri sayılan unsurlardandır. söz konusu suç tanımı, bu düşünceler dikkate alınarak yapılmıştır.
    suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.
    kin, “öç almayı gerektirecek şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hâl”; düşmanlık ise, “husumet beslenen konuya karşı düşünerek, tasarlayarak zarar vermeye, onu mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu” olarak da tanımlanabilir. şu hâlde kin ve düşmanlık; “husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hâl” olarak açıklanabilir.
    fıkra metninde; fiilin kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek biçimde yapılması arandığı için, suç; soyut tehlike suçu olmaktan çıkarılmış, somut tehlike suçu hâline getirilmiştir. bu suretle, çağdaş hukuktaki soyut tehlike suçlarını azaltma yönündeki eğilim dikkate alınmış, temel hak ve hürriyetlerin kullanım alanı genişletilmiştir. bu düzenleme sayesinde "kin ve düşmanlık" ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece "şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahrikler" madde kapsamında değerlendirilebilecektir.
    söz konusu suçun oluşması için, kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak varlığı gereklidir. bu tehlike, somut bir tehlikedir. bu somut tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediği belirlerken failin söz ve davranışlarının neden olduğu tehlike neticesinin gerçekleşmesi gerekir. hâkim, kullanılan ifadeler dolayısıyla bu tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini, dayanak noktalarını göstermek suretiyle belirleyecektir. bu kapsamda, kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından yakın bir tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi gerekir. kişinin söz ve davranışlarının, halkın bir kesimi üzerinde tahrik konusu fiillerin işleneceği hususunda duyulan endişeyi haklı kılacak bir etki oluşturması gerekir. ifade özgürlüğü ile bu tip tehlike suçları arasında “açık ve mevcut tehlike” kriterinin var olması gerekir. buna göre, yapılan konuşma veya öne sürülen düşünceler toplum açısından açık ve mevcut bir tehlike oluşturduğu takdirde yasaklanabilmekte, keza böyle bir tehlikenin varlığı somut olarak, açıkça tespit edilmedikçe söz konusu suçtan dolayı cezalandırma yoluna gidilemez.
    maddenin ikinci fıkrasında halkın sosyal sınıf ırk din mezhep cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. bu fıkrada, kamu barışını korumak amacıyla halk kesimlerinin alenen aşağılanması, suç olarak tanımlanmıştır.
  • 1 haziran 2005 tarihinden itibaren 5237 sayılı yeni türk ceza kanunu'nun 216/2 maddesi ile yeni bir terim olarak" aşağılama" (tahkir etme) suçu düzenlenmiştir.
  • yeni türk ceza kanununda şu şekilde düzenlenmiştir:

    halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama

    madde 216. - (1) halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (2) halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (3) halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    ----------
    madde gerekçesi ise şu şekildedir:

    madde 216.– birinci fıkrada tanımlanan “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin ceza kanunlarında yer almaktadır. hiçbir devlet, vatandaşları arasında, muayyen özelliklere sahip bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, öç almayı gerektirecek şiddetli nefrete yönlendirilmesine seyirci kalamaz.
    öte yandan çağdaş dünyada, gelişmenin temel dinamiği olarak düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kabul edilmektedir. bu bağlamda; kişilerin düşündüklerini hür bir ortamda söyleyebilmeleri, demokratik toplumun var¬lığı için zaruri sayılan unsurlardandır. söz konusu suç tanımı, bu düşünceler dikkate alınarak yapılmıştır.
    suçu oluşturan “tahrik”, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. bu kap¬samda salt yüz çevirme, soyut bir ret veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.
    kin, “öç almayı gerektirecek şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hâl”; düşmanlık ise, “husumet beslenen konuya karşı düşünerek, tasarlayarak zarar vermeye, onu mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu” olarak da tanımlanabilir. şu hâlde kin ve düşmanlık; “husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hâl” olarak açıklanabilir.
    fıkra metninde; fiilin kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek biçimde yapılması arandığı için, suç; soyut tehlike suçu olmaktan çıkarılmış, somut tehlike suçu hâline getirilmiştir. bu suretle, çağdaş hukuktaki soyut tehlike suçlarını azaltma yönündeki eğilim dikkate alınmış, temel hak ve hürriyetlerin kullanım alanı genişletilmiştir. bu düzenleme sayesinde "kin ve düşmanlık" ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece "şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahrikler" madde kapsamında değerlendirilebilecektir.
    söz konusu suçun oluşması için, kamu güvenliğinin bozulması tehli¬kesinin somut olgulara dayalı olarak varlığı gereklidir. bu tehlike, somut bir tehlikedir. bu somut tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlerken failin söz ve davranışlarının neden olduğu tehlike neticesinin gerçekleşmesi gerekir. hâkim, kullanılan ifadeler dolayısıyla bu tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini, dayanak noktalarını göstermek suretiyle belirleyecektir. bu kapsamda, kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından yakın bir tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi gerekir. kişinin söz ve davranışlarının, halkın bir kesimi üzerinde tahrik konusu fiillerin işleneceği hususunda duyulan endişeyi haklı kılacak bir etki oluşturması gerekir. ifade özgürlüğü ile bu tip tehlike suçları arasında “açık ve mevcut tehlike” kriterinin var olması gerekir. buna göre, yapılan konuşma veya öne sürülen düşünceler toplum açısından açık ve mevcut bir tehlike oluşturduğu takdirde yasaklanabilmekte, keza böyle bir tehlikenin varlığı somut olarak, açıkça tespit edilmedikçe söz konusu suçtan dolayı cezalandırma yoluna gidilemez.
    maddenin ikinci fıkrasında halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. bu fıkrada, kamu barışını korumak amacıyla halk kesimlerinin alenen aşağılanması, suç olarak tanımlanmıştır.
    maddenin üçüncü fıkrasında bir halk kesiminin benimsediği dinî değerlerin alenen aşağılanması, suç hâline getirilmiştir. fiilin cezalandırılabilmesi için, “kamu barışını bozmaya elverişli” olması gerekir.
  • yıllar öncesinden kulaklarımıza kazınmış haliyle halkı alenen kin ve düşmanlığa tahrik etmek, zamanında bölücülükle bir tutulan suç.

    okuyabilene bir de şu var:
    (bkz: ekşi sözlüğü alenen kin ve düşmanlığa tahrik etmek)
  • bir başbakanın ya da diğer devlet büyüklerinin görevleri arasında olmayan, olmaması gereken bir hareket tarzıdır...
    öyle bir şey var demiyorum tabii ki.. ama dünya genelinde yapanları illa ki vardır... gözlerden kaçmaz... tarih öcünü alır...
  • (bkz: tahkir ve tezyif)
    (bkz: tezyif)
  • rte'nin "o zamanlar" bu maddeden yargılanması ne kadar yanlışsa bugün kendisine muhalif olanların yargılanması da o kadar yanlıştır.
  • halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenler; yönetenlerin kendisidir.
    örneğin adalatesiz uygulamaları, yolsuzluklara göz yummaları,
    kendilerinin yaptığı her türlü usulsüzlüğü yasal gösterip, muhaliflerin söylediği her sözü gayrimeşru göstermeleri,
    bunları gördükçe halk olarak kin ve düşmnlık duygularım tahrik oluyor.

    (bu arada ssg nin dikkatine;
    nihat doğan ' a hörmet ederim. satanist, komünist, ateist, das kapital okumaktan, zırboş, ve ahmak sözlükçü olmaktan istifa eder,
    gereğini arz ederim)
  • siyasi parti söylemleridir. ziyadesiyle kin, nefret ve düşmanlık içerirler. seçim propagandalarında dillendirdikleri başlı başına tahrik sebebidir zaten. hal böyleyken bu ülkede öfkenin de bir hitabet sanatı olarak kabul edilmesi oldukça doğaldır. gazeteciler söz konusu suç dahilinde diğerlerinden farklı olarak dokunulmazlığa sahip değillerdir.
hesabın var mı? giriş yap