*

  • hayat bilgisi dersinin mufredata konma sebebi.
  • bir kitapta hayatı kitaplardan öğrenen bir çocuk vardı, büyüyünce bir kitapta hayatı kitaplardan öğrenen bir çocuğun hayatını anlatan bir kitap okuyan çocuğun hikayesini okuyup çok şaşıran çocuğun şaşkınlığına şaşırıp hayatın kitaplardan öğrenilmeyeceğinin kitaplardan öğrenilebileceğini anlamıştım.
  • eğer standart bir hayat varsa ve hepimiz onu öğreniyorsak gayet başarılı bir yöntem.
    yok herkesin hayatı farklı ise başkaları nasıl yaşamış diye öğrenmek ve feyz almak için de en iyi yöntem. yumurtlamadan yumurtayı anlamanın en kestirme yolu yani. yok ben horozlardan hoşlanırım diyenlere de saygı duyarım.

    öte yandan marquez'in de dediği gibi kimse kimseye hayatı nasıl yaşayacağını öğretemez, bunu da unutmamak gerekir.
  • oturup tek kitap okuyarak hayat ogrenilmez. yasanarak ogrenilir. ama okumakda yasamanin bir parcasidir*.
  • okuduklarınızı hemen kavrayacak kadar zeki, bilgileri sindirebilecek kadar akıllı olsaydınız, okuduğunuz kitaplar pebme dizilerden ibaret olmasalar da hayat ile kitapların farklı olduğunu zannetmeseydiniz, kitaplarda anlatılanları dinler, "hayat yaşanarak öğrenilir karrrdeşim" söylemlerine hiç ihtiyaç duymaz, kazık yemiş tüccar gibi sağda solda bağrınacağınıza nasıl kazık yenmeyeceğini öğrenip güzel güzel işinizi yapardınız; kısmet değilmiş, olmadı.

    tabi insanlığın binlerce yılda biriktirdikleri bilgi ve tecrübeleri baştan keşfedecek kadar bol vaktiniz ve zekanız varsa bir şey diyemem.
  • hayatı sırf kitaplardan öğrenemezdiniz belki ama bir açıklama yapamaya yeltendiğinizde hede hödö gibi joker kelimeler kullanmaya ihtiyaç duymayacak kadar geniş olurdu kelime hazneniz.
  • serdar turgut tam da bugün konu ile ilgili bir yazı yazmış*. "türkiye'yi tanımak için çalışmalarım sürüyor" başlıklı yazısında neden ülkeyi tanımak için bilgileri kitaptan bulmayı tercih ettiğini yazıyor:

    "kendini halktan soyutlamak için neredeyse bir ömür boyu mücadele vermiş bir insan olarak zaman zaman saha çalışması yapıp, eksikliklerimi gidermem gerekiyor.
    aslında eksikliklerimi giderince ne oluyor diye sorarsanız ona da verebileceğim bir cevap açıkçası bulunmamakta.

    bazı insanlar vardır, damardan halkçıdırlar, insanlarla birlikte olmaktan, konuşmaktan hoşlanırlar, en sıradan insanda bile büyük felsefeler, olağanüstü yaşam deneyleri olduğunu düşünürler ve onlardan bunları öğrenmek için de uğraşırlar.
    ben ise gündelik yaşamı pratikte yaşayacağıma o pratikle ilgili kitap varsa onu okumayı tercih edenlerdenim.

    kitaplardan edinilen bilgi tam mıdır? değildir gayet tabii ki ama en azından o bilgide insanı sinir edecek unsurlar yoktur.

    halbuki ben ne zaman soyut bilgiyi somutta da teyit etmeye kalkışsam, daha açık söyleyeyim ne zaman gündelik yaşamın içine aktif olarak girsem sonunda mutlaka ama mutlaka sinirim bozulur.

    dolayısıyla son yıllarda iyice kabuğuma çekildim ve insanlarla ilişkimi minimum düzeye çektim."

    yazının tamamı için: http://www.aksam.com.tr/…/yazarlar/yazarlar210.html

    bu da bir yorum tabii -sonuçta herkesin doğrulara varmak için kendi metodu varmış-..
hesabın var mı? giriş yap