hectic

• ing. telaşlı, heyecanlı, hızlı.
• benim bennnn
• hectic time time/hectic shift olarak kullanıldığında
  yoğun iş temposu anlamına geliyormuş..
• enter shikari grubunun son albümü common dreads'te bulunan adına tam layık bir şarkıdır.
  
  http://www.youtube.com/watch?v=qa0spxowrky
  
  sözlerini de vereyim tam olsun:
  
  to the multi story car park, with our friends
  drinking from a bottle, of white lightning
  on top of marks and sparks, roof running
  smoking chronic, hectic.
  
  and it seems that nothing now will ever change
  and it seems that we're on our own again
  
  and i hope that nothing now will ever change
  and i hope that we're on our own again
  
  we'll convene at mine 3pm to play
  sega mega drive, goldenaxe and sonic, all day
  "never played it? i'll teach you.
  can't hack it? i'll beat ya"
  that's pendell making rhymes in the corner with a litre
  of the finest scrumpy jack
  whilst pdex pumps out the latest dnb track
  we'll chip it to justin's, and hit his king kong
  then we'll gather round the piano for a little sing song
  
  oh if i could kidnap that feeling
  the one that melts all fears from your mind
  i'd make no demands no ransoms
  cos i'd never set it free
  oh those halcyon days and halcyon nights
  before we began to realise that things aren't right
• altıncı nesil yazar.
• (bkz: keşmekeş) türkiye gündemini şundan daha iyi anlatan sözcük zor bulunur, keşmekeş ile birlikte.
  gündem değil sel mübarek; boğulduk, sürüklendik, duman olduk.
• elektronik müzikler yapan dali isimli israilli bir müzisyenin enfes albümü ve bu albüme adını veren harikulade şarkının adı.
  ben yurtdışı dönemimizde kolombiyalı bir fırlama sayesinde şarkıyla tanışmış sonra kalanını full indirmiş idim türle ilgilenenler ne bu kadını ne de bu albümü pek bilmiyor.
  bilmelerini öneririm sonra gelir teşekkür ederler/etmişlerdir/edeceklerdir,
  ceklerle caklarla
  basslarla başlarla
  yaşa yaşayacaksan
  bu hayatı
  ha?
  you talking to me...
• ing. çok (bkz: yoğun).
  
  ing. bütün zamanı aktivitelerle dolu olmak.