• simdilerde ortaya cikan yeni bir davranis bicimi. tam bir psikolojik cozumleme getirmenin yeri olmamakla beraber eger bir kiz ve bir erkek bir restorana gitmislerse ve aralarinda bir arkadaslik iliskisi varsa bu durumlarda kiz tarafi erkek tarafina hesabi ödetmemeye calismaktadir.
    bu tribal davranisin gelisimi su sekilde orneklenebilir:
    1- erkekten once hesap istenir.
    2- erkegin cuzdanini bile cekmesine firsat vermeden hesaba para konur
    3- erkek, hesaptan parayi alip kiza vermek ve kendi parasini koymak icin elini uzattiginda eline arka arkaya sayisiz tokat atip "cek eliniii!" diye tiz bir ciglik atilir (gordum de soyluyorum!)
    4- garson hesabi alir ve para ustunu getirir
    5- kizin yuzunde hesabi odemenin verdigi bir mutluluk gorulur ve gidilir

    (bkz: hesabi odeme takintisi)
  • limited edition* olan kendi hesabını ödeyen kız serisinin,bu tribin eklenişiyle çıkmış son sürümüdür.
  • sürekli hesap ödeyen erkeğin bu davranışından rahatsız olan, bunu sözcüklerle anlatamayan kızın başvurduğu yoldur.
  • erkeklerin sonradan "ben şu karıya vakti zamanında şu kadar para gömdüydüm" muhabbeti yapma ihtimalini ortadan kaldırma amaçlı triplerdir. biliyoruz ki ilişki sırasında/sonrasında bir hesap yapılıyor. fişleri mi saklıyorsunuz ne yapıyorsunuz bilemiyorum ama ortada bir hesap var. "yok alman usulü yapalım" ya da "aaa hayır bu sefer benden" seçeneklerinden biri iş görür bu 'tripler' doğrultusunda hareket etmek için.
  • türk olma ihtimali pek olmayan kızdır.
  • kuruşu kuruşuna para verip, kuruşu kuruşuna hesap yapan kız tripleri..
    "şu kadar para gömdüydüm" diyen adamlardan özellikle uzak durulmalı..

    öyle, "çok param var, maçoyum, öderim geçerim" tripleri kadar itici değildir tabii bunlar, yanlış olmasın..
    yine de ikisi de birbirinden beterdir..

    iki güzel muhabbet edilmiş, bir yemek yenmiş, bir şeyler içilmiş.. sonra kalkıp bir şeyler yapılacak, belki bir yerlere gidilecek veya sadece veda edilecek; gerek var mı bu noktada üç kuruşluk hesap için iki saat kasada beklemeye..

    "sürekli ben ödemeliyim" triplerinde de değilim, iki arkadaş, iki sevgili veya ikinin yanına gelebilecek herhangi bir sıfata sahip insanlar zaten sık sık birlikte bir şeyler yaparlar..
    bir gün sen ödersin, bir gün o öder..

    lüzum var mı alman usülü hesap ödemeye, dakikalarca kasada beklemeye?
    değer mi üç kuruşlık yemek için 5 kuruşluk zaman harcamaya?
  • bu triplere giren kızların türk olma ihtimali yoktur.
  • aralarındaki ilişkinin niteliği hakkında henüz karar verememiş kızdır.
    bu kararı verirken herhangi bir etki altında kalmamak ve kendini borçlu hissetmemek istiyordur.

    yoksa gerçek sevgililer arasında senin paran benim param diye bir konunun olması düşünülemez.
    o gün kimde varsa hesabı o öder.
  • gayet mantıklı kız tripleri..
    dakikalarca kasada bekleten yere gittiysen, o mekan tanımını gözden geçirmen gerekir.. benim bildiğim iki kişinin hesap ödemesi toplam bir dakika sürmez.

    şimdi. şaka bir yana, buradan eski sevgililerimi tenzih ediyorum, böyle hesapçı adamlar gerçekten var. (bkz: 1 yıllık ilişkinin erkeğe maliyeti) ve (bkz: bir sevgilinin yıllık maliyeti)

    iki taraf da öğrenciyse özellikle, erkeğin sürekli hesap ödemesi anlamsızdır. babasının parasını kızla yedikten sonra yaptığı "şu kadar gömdüydüm" muhabbeti daha da anlamsızdır. bu hesap durumlarında, bir taraf çok zengin olmadığı sürece bir eşitlik olması mantıklı geliyor bana bu yüzden. kız ısmarlasın, erkek ısmarlasın, beraber ödesinler vs ama bir eşitlik olsun. "o 30 liralık hesap ödedi ben 20 liralık ödedim allahım 10 lira borcum var" gibi bir eşitlikten de bahsetmiyorum ama. yoksa "güzelim olur mu yaa ben ödicem tabii" diyen adamın ayrıldıktan sonra "5 bin lira harcadıydım" demesi gibi bir durumla karşılaşılabilir. ben böyle birine denk gelmedim, benim kendi hesabımı ödetmeme sebebim de açıkçası gurur ve borçlu kalma hissinden. ama yanlış ama doğru.
  • (bkz: olsa da yesek)
hesabın var mı? giriş yap