• yiğit bener'e ait bir roman.

    kapak:
    kitaplarıyla edebiyatımıza özgün katkılarda bulunan yiğit bener, yeni romanı heyulanın dönüşü’yle can yayınları’na katılıyor.
    heyula, kendisine bu adı veren bir anlatıcı. ülkesini terk etmek zorunda kalmış, yaşamını orada kaybetmiş, sonra bu dünyaya geri gelmiş bir hayalet. ülkesine dönüyor ve kendi ağzından bize kendi yaşamını anlatıyor, yaşamı ve ölümü sorguluyor. yaşamın anlamı nedir? dostlarımızla, ailemizle, içine doğduğumuz toplumla nasıl, ne zaman hesaplaşacağız?
    heyula’nın dönüşü’nün, bildiğimiz romanlara benzemeyen bir kurgusu var. olay örgüsüne, karaktere dayalı bir metin değil önümüzdeki. yaşamın mizahını olduğu kadar acısını da bütünüyle farklı bir gözle okuruna aktaran bir antiroman… s
  • "üniformalar tepişirken, arada insanlık ezilir..." cümlesiyle özünü oluşturan, bir yiğit bener eseridir.
  • bir yiğit bener romanı. can yayınları tarafından basılan kitap 2011 tarihli. aynı zamanda 2012 orhan kemal roman armağanı da bu romana ait.

    --- spoiler ---

    roman; yol, yolcu ve yolculuk başlıklı üç bölümden oluşuyor. arada ise heyulanın özelliklerini tarif eden birer sayfalık parantezler ve dipnotlar mevcut. roman yaş itibariyle 78'liler kategorisine dahil edebileceğimiz yazarın hayatına dair otobiyografik esintiler taşıyor. eser, 12 eylül öncesinde politikleşen ve bu darbe nedeniyle hayatını kaybeden baş karakterin on yıl sonra yani doksanlarda dünyaya dönüşünü ve bu dönüş sonrasında düşündüklerini konu alıyor. bu konu alış da yirmi yıla yayılmış bir şekilde 2010'lara dek uzanıyor. esasında burada heyulalık türk solu, heyula da türk solcusu. baştan sona monolog ve içsel hesaplaşma şeklinde ilerleyen esere bazı karakterler de katılıyor. ama bu karakterler de bahsettiğim monolog sürecinin yan unsurları olmanın ötesine geçmiyor.

    adı üstünde roman ama bence romandan çok yazar yiğit bener'in hayata bakışının, o dönem güncel ve geçmiş politika yorumunun bir sahnesi bu eser. yazar bu romanda devrim, hayatın anlamı, simgeler ve üniformalar, din, ölüm ve yaşam, isyan, kadının toplumdaki yeri, metalaşma vb. gibi başlıklarda sayfalarca sesli düşünüyor. kıvrak diliyle döktürdüğü bu bölümlerde insanın ufkunu genişleten çok değerli pasajlar da mevcut. kitabın 2011'de yayınlandığını ve o dönemin politik ortamından da nasiplendiğini düşünürsek şu anki gözle siyasi yorumların çoğuna bu 'yetmez ama evetçi galiba' der geçeriz. lakin yazar; kitabın büyük kısmında militarist eskiye karşı çıktığı kadar dinci yeniye de karşı çıktığını vurgulayan fikirler beyan ediyor. ama son kertede yeniye de bir şans vermekten yana gibi bir tutum içerisinde.

    bu bir yenilgi romanı. yenilgiye uğratan 12 eylül, yenilen bu ülkenin solu. ortalıkta dolaşan, yeni dünya ve ülke düzenini yorumlayan da işte bu solun heyulası. yazar romanın büyük kısmında kendisinin de dahil olduğu bu sol düşünceyi yeni toplumsal hareketler eşiğinde yorumluyor, bu yeni toplumsal hareketler kendini bazen fazla kaptırsa da değerli eleştiri başlıkları da sunuyor. ama ben olsam kendisi toplumsal gerçekçi bir yazar olan orhan kemal roman armağanı'nı bu romana vermezdim.

    kitap hakkında yazmayı , mirgün cabas'ın can kozanoğlu ile yaptığı söyleşi kitabı olan bıçkın ve ağlak'tan bir paragraf alıntısıyla bitirmek isterim. burada çizilen tipoloji tam da bu romanın baş karakterini dolayısıyla yazarını yansıtıyor.

    '' geçmişe yönelik daha fazla özeleştiri yapan, biraz daha klasik entelektüel tipine yakın insanları da mevcut türkiye solunun. çoğunlukla büyük kent solcusu. hepsi değilse de yine çoğunluğu burjuva, küçük burjuva kökenli insanlar. özeleştirilerinin kapsama alanında kendi gündelik yaşamları da var. işte 'bireysel yaşam itibariyle de kendimize çok katı bir politik çerçeve çizdik, dogmaları yatak odamıza kadar soktuk; kendi gündelik hayatımızı -başta cinsellik olmak üzere- belki fazla baskıladık...' sayfa 64.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap