• başlık aslında hijyen teorisi ve alerji olacaktı ama abartmayalım dedim.

    efendim şimdi demeyin temiz olmakla alerjinin ne alakası var.

    var efendim hem de çok var.

    şimdi gelelim bilimsel açıklamasına:

    alerjilerdeki en önemli hücre olan eosinofil'in esas görevi parazitlerle savaşmaktır.
    işte hikaye burada başlıyor. o sizler büyürken kullandığınız her eşyayı neredeyse steril yapan aşırı titiz annelerimiz yüzünden bırakın paraziti doğru dürüst mikroplarla( bakteri, virüs) karşılaşmıyoruz.

    ha bunda sadece annelerimizin suçu yok. kırsal yaşamdan kente yerleşik bir nesil var artık. çocuklar doğru dürüst toprağa basmadan 4-5 yaşına geliyorlar.

    ülkemizdede örneğin şanlıurfa ile batı illerinin alerjik hastalık görünme oranları arasındaki devasa fark da bu tezi doğrulamaktadır. çünkü şanlıurfa'da çok sayıda paraziter hastalık görülmektedir.

    işte bu boşta kalan eosinofiller bilinmeyen sebeplerle tozlara, polenlere yanıt geliştirir ve bunun sonucunda astım gelişir.(şimdi diyeceksinizki peki bunlara neden yanıt gelişir. bilinmiyor veya ben bilmiyorum. zaten bilseydik alerji diye bir şey kalmazdı değil mi.)
  • hijyen her alanda önemli fakat insan vücudunun bağışıklığının oluşması için (bkz: balkon çocukları) değil de kırda bayırda koşup oynayan , çamura toza bulanan kirlenen çocuklara izin verilmeli .
  • yarim yamalak bilgilerimle destekledigim teori. bagisiklik sistemi galiba problem cozdukce gelisen ve tecrube kazanan bir sey. buyume esnasinda yeteri kadar problemle karsilasmayinca zayif kaliyordur. alerjinin bagisiklik sistemiyle alakasi var mi bilmiyorum. yeni sekme acma tusu cok uzak su an.

    edit: alerji, bagisiklik sisteminin bir parcasi olup disaridan gelen maddelere karsi bagisiklik sisteminin verdigi tepkiye deniyormus.
  • doktor degilim oncelikle aslinda sehirde steril yetisen cocuklar dogu ve guneydogudaki cocuklara gore bagisikligi dusuk bu sebeple mikroplara bagisikligi az/mikroplari tanimiyor.bu durum biraz da uzun sure terorist gruplarla karsilasmayan askerlerin afallamasina benziyor.bende bu aralar duzenli kokorec tuketiyorum yararli bakteriler icin belki bu konuyla ilintili.
  • açıkçası bu konu hiç alanım değil, biyoloji dersim de hep kötüydü ama nacizane fikirlerim şu yönde;

    şimdi yazı büyük oranda doğru, bunlara katılıyorum fakat bunu bakteri olarak düşünemeyiz. mikroplar olarak düşünmek doğru olur. bakteri değil çünkü yararlı bakteriler de var. örneğin bira, yoğurt, maya vs.

    çocukluktan itibaren yetişilen ortam steril olduğu için bağışıklık sistemi karşı koyacağı herhangi yanlış bir şeyle karşılaşmıyor. bu da bağışıklık sisteminin pasif kalmasına neden oluyor. bağışıklık sistemi güçlü durumda olmadığı için ilerki dönemlerde karşılaşılan hastalıklar diğer insanlara göre daha ağır geçiyor. buna örnek olarak grip olduğunda yatak döşek yatan insanları örnek gösterebiliriz. zaten şehir ve köy hayatı ayrımı burada ortaya çıkıyor. şehirdeki insan doğalgazlı evinde oturup, *ofiste çalışırken, köydeki insan kışın karda soğukta yaşayıp ısınmak için odun kesiyor, yazın tarlada çalışıyor, ahırda çalışıyor. ahır zaten bir numaralı mikrop sebebi. dolayısıyla bağışıklığın gelişebileceği büyük bir alan var. bunun börtü böceğine, otuna samanına hiç girmiyorum.

    yine aynı şekilde beslenmeyle de büyük ilgisi olduğunu düşünüyorum. avrupa ve ortadoğu haritasını elimize aldığımızda doğuda et ve baharat tüketimi fazla ve steril bir ortam yok ayrıca yemekler çok karmaşık, batıda ise daha çok sebze ve hamur ağırlıklı ve steril bir ortam var, yemekler basit. bunu türkiye haritası için de söyleyebiliriz. doğudaki insanlar çok et tükettiği için etteki mikroplara karşı bağışıklık kazanıyorlar. üstelik baharatlı şeylerde vücut direncini uyaran şeyler var. örneğin köride bile yararlı bir sürü baharat var. bu konuda hindistan çok güzel bir örnek olur. çünkü bilindiği üzere pek hijyen sahibi değiller, ülkelerinin durumu da ortada ve kırmızı et tüketmedikleri için üzerinde oynanmaya çok müsait olan kanatlı hayvan eti tüketiyorlar. zaten tavuk eti kırmızı etten daha kolay bozulabilen bir yapıdadır. ayrıca doğu toplumları toplulukçu bir yapıda olduğu için insanlar arasındaki yaygın hastalıklara karşı da dirençliler. batı toplumları ise basit bir beslenme kültürüne sahipler. pişmediği sürece bozulmayacak besinler var ağırlıklı olarak. genelde de sindirimi kolay türde şeyler yeniliyor. et ve türevleri olsa bile o hayvanın doğduğu andan market rafına geldiği ana kadar her şey denetleniyor. soğuk zincir korunuyor. doğuda temiz suya ulaşmak sorunken avrupa'da çoğu şehrin musluk suyu içilebiliyor. kısacası steril ortam var. ayrıca batı toplumlarında bireysellik ön planda olduğu için kişisel hijyen dışında bir hijyen unsuruyla karşılaşmıyorlar. bağışıklığın gelişeceği bir ortam olmayınca bu adamlar bozuk sütten, 2 gün soğuktan daha kolay etkileniyorlar. buna kendimi de dahil edebilirim. özellikle titiz bir insan olduğum için pis bir yerde ya da ufak bir serinlikte hemen hasta olurum. yazın bile ağır şekilde grip olurum. hatta bu yaz 2 iğne, 1000 mg'lik antibiyotik ve 2 kutu ilaç bile zar zor toparlamıştım.

    alerji konusunda hiçbir bilgim yok fakat mikroplarla alakalı olduğuna inanmıyorum. bunun nedeni de genetik unsurlarla geçebilen türler veya örneğin fıstık alerjisi olan birçok insan olması. sanmıyorum ki fıstıkta bir hijyen sorunu olup alerji yapacağını. bu insanlar sadece normal fıstık değil işlenmiş halde olan türleri de tüketemiyorlar. bir kavanoz fıstık ezmesinde hijyen sorunu olabileceğini düşünmüyorum. olsa zaten adama fabrikayı kapattırırlar. üstelik çok saçma bir şekilde tarçına alerjisi olan bir tanıdığım vardı. çok az tarçına maruz kalsa bile hemen yüzü şişip gözleri kanlanıyordu. tarçınla hijyenin ne alakası var. bence bu konu çok fazla yoruma açık. işin uzmanlarına ve araştırmalara bakmak lazım. en doğru yol bu.

    edit: imla
  • yeni neslin büyük bir sorunu alerjiler. etrafında gördüğüm birçok çocuğun bir şeylere alerjisi var. doğuda hakkaten böyle bir durum pek yok gibi.

    eosinofiller boşta kalınca niye kendi kendine iş çıkarıyor o önemli. acaba eosinofiller gereğinden fazla çalışıp etraftaki en ufak şeyleri bile alerjik gibi mi algılamaya başlıyor?
  • hipersensitif bünyemdeki alerjilerin nedenini öğrenip aydınlandığım teori.

    evet titiz ötesi bir annem var.

    artık yavaş yavaş çağımızın hastalıklarından biri alerji, diğeri psikosomatik bozukluklar oldu resmen.
  • şehirleşmenin artışı ile allerjik hasta sayılarındaki artışın doğru orantılı gitmesinden mütevellit ortaya çıkmış teoridir. yani bu teori diyor ki, şehirlerde -köylere göre daha hijyen evlerde - büyüyen çocuklar allerjenlere daha fazla duyarlı olur. köy ve benzeri ortamlarda büyüyen çocuklarsa allerjenlere karşı bağışıklık geliştirir.
  • bir kaç yıl önce bir abd üniversitesinin araştırmasını okuduğumu hatırlıyorum. kaynak istemeyin bulamam şimdi.

    3-4 yaşlarına kadar toprakla tems etmeyen apartman çocuklarında alerjik astım oluşma riskinin çok daha yüksek olduğunu gözlemlemiş araştırmacılar.
  • (bkz: mary douglas)
hesabın var mı? giriş yap