• zorunlu edit: baslik bana kalmis nasil olduysa. basliga konu olan 2001 yilina ait bir haber aslinda. linkini de birakayim okumak isteyen olursa diye: link

    olay bir universite ile sinirli degil, zaten eski bir haber. calistigi universitedeki ogrenci ile evlenen ogretim gorevlisi, arastirma gorevlisi ya da universite personeli sayisi gercekten cok fazla. mesleki etik ikinci planda kaliyor bu evlilikler normalmis gibi davrandigimizda.

    olayin absurt tarafi yas farki ve yetiskinlikte degil, meslek etiginde. aranizdaki yas farki degil olay cikar iliskisi. dersine girdiginiz birisi ile duygusal iliski yasarsaniz bu suctur universite tuzuklerinde. tabii bu universite tuzukleri bazen okuluna gore ufak duzeltmelerle esnetilmis gibi gozukse de meslek etiginde yuz kizartici suca girer. karsilikli riza olmasi hatta dersine girmiyor olusunuz bile fark etmez. universiteler bu tarz iliskileri uygun bulmaz dunyanin her yerinde.

    cogu akademisyen bu tarz iliskilerinde es adaylarinin mezuniyeti bekleyip sonra evleniyorlar o tuzukten zarar gormeyelim diye ama bu seferde meslek etigi duruma absurtluk katar. akademisyen dersine girdigi kisiyi potansiyel sevgili olarak gormemeli, tarafsizligini yitirir.
  • iki yetişkin insanın arasındaki rızaya bağlı ilişkiyi (evlilik olduğuna göre rıza mevcut) sanki çok anormal bir durummuş gibi yansıtan haber.

    rektör hocamız da işyerinde böyle ilişkileri onaylamıyormuş. pardon da hocam size ne insanlar okul dışında tanışır, sevişir, evlenir yani ne olacak? bu durum okulda mesai veya not açısından herhangi bir yolsuzluğa yol açmıyorsa kimseyi ilgilendirmez.

    not: eşini aldatanlar istisna tabii. ben bekar iki insanın birbirini beğenip evlenmesini kastediyorum.
  • yaşlı başlı profesörler öğrencileri ile evleniyor bu ülkede. adamları anlıyorum, yaşlanmışsın, genç bir kadını istiyorsun. ama kadınların kendilerinden bu kadar büyük erkeklerle birlikte olmaları çok değişik geliyor bana. erkekte en önemli şey gerçekten statü galiba.
  • eski türkçe’de zaten koca hoca demektir.
  • dikkatli olsun hocalarımız,

    o mesafeden geyik vurulmaz.

    başkası vurmuştur.
  • am salak herifleri hoca yaparsanız olacağı bu amk işte kızlarda salak değilki gidiyor takılıyor ortamlarda prim yapıyor tip fena değilse işi ilerletiyor akademik kariyer cart curt için avantajı da var. olmasın demiyorum ama örnekleri çok artmaya başladı. insan öğrencisini siker mi kardeşim ya :d
  • 2001 yılındaki haberdir.

    2019 yılında bu haber bu gazeteler tarafından yapılamaz..
  • durun! demek yıllardır bu başlığı beklemişim*
    anlatacağım.

    üniversite yıllarımda pek derse gitmezdim. hatta neredeyse hiç gitmezdim. zaten o sıralarda şehir şehir gezmekle meşguldüm. bu sebeptendir ki amfiye girdiğim nadir anlarda ev tayfası ve kopyalaştığım kızlar hariç kimseyi tanımazdım. ev tayfası hariç kimse de beni tanımazdı.
    derken bir gün metin şerhi dersindeyiz. yanılmıyorsam izmir'den bir gün önce gelmişim, uykusuzum ve dahi yorgunum. ama dersin asıl hocasını çok sevdiğimden onu da görmek ve edebiyat konuşmak ve dahi dersini dinlemek için geldim lâkin ne bileyim adamın o gün olmayacağını.
    neyse bir beyitten konu döndü dolandı hoca dehhanî'ye geldi.
    dersi anlatan kişi asıl hocanın yaveriydi.* bizden biraz büyüktü.

    neyse ön sıralardan bir hâtun kişisi yaverle muhabbete başladı. lan bi' baktım hoca dehhanî'den deyu nedim'in bir şiirini okuyor kız.

    bu şehr-i istanbul ki bi misl ü behâdır
    bir sengine yek pâre acem mülkü fedadır

    ben amfinin en arka sırasında torbacı gibi dursam da dikkatimi çekti.

    ayağa kalktım hemen. " hocam, arkadaş karıştırıyor sanırım şairleri. bu beyit nedim'in " dedim.

    vayy babaan ağzına sıçam!

    kız, benim horoz gibi kızarıp kabardı önce. lan dedim aha koşup dalacak bana herhâlde. ve yaver konuya dahil oldu o sıra;
    " terbiyesizlik yapıyorsun " diyerek.

    "koca amfide 120 kişinin içinde nedim'in bu şiirini benden başka bilen yok mu lan? ne bok yemeye geliyorsunuz her gün okula? " bakışı attım önce bi' etrafa. baktım herkes miyavlıyor...

    " ne alakası var terbiyesizlikle? kız arkadaşımızı düzelttim! " dedim.

    " sana mı kaldı beni düzeltmek? " dedi kız.

    lan bu muhabbet nereye doğru gidiyordu böyle!

    " peki kusura bakma edebiyat üstâdı sayın adını bilmediğim " diyerek oturdum yerime.

    peki ne oldu sonra olay kapandı mı?

    lan yaver " ben bu şartlarda ders işleyemem " diyerek çıktı gitti. peşinden de kız " yaaa off yaaa off yaaa " diyerek kitabını defterini falan toplayıp ağlamaklı hâlde çıktı sınıftan.

    mal gibi kaldım lan.

    " oğlum n'aptın onlar sevgili " sesini işittim önce.

    " lan birbirlerine yürüyorlar sana ne nedim'den medimden... " sesleri sonra...

    başka taraftan bazı kızlar " ohh iyi oldu salaklara " falan diyorlar. neredeyse ben de ağlayacağım.

    yok lan yok ne ağlaması* ders erken bitti diye çıktık gittik.
    bir hafta sonra dersin asıl hocasının yanına gittim. mevzuyu anlattım. gülmekten yıkıldı adam.

    şimdi evli bu ikisi. hayatımda gördüğüm en boktan çift olabilir.
    kız, yavere ibrahim tatlıses'ten gazel; yaver de kıza nasıl olsa anlamaz bu mal diye kâmus-ı fransevî'den aklına gelen kelimeleri falan okuyordur herhâlde.

    mutluluklar...
  • türk üniversitelerinde sıradan bir olay. haber değeri taşımaz.
  • 18 yaşına girmiş bir kadın istediği kişiyle evlenebilir. haberde yanlış yere vurgu yapılmış bence.
    haber içeriğinde ;
    öğretim üyesi “bir gün önce öğrenci olan, birgün sonra arkadaşımızın eşi oluyor. nasıl davranacağımızı bilemiyoruz” demiş.
    bunu söyleyen öğretim üyesi. asıl haber bu. arkadaşının eşi de, kapıcının çocuğu da, çiftçinin torunu da olsa her öğrencine aynı şekilde davranman gerekiyor. daha sen bunu öğrenememişken neyi öğreteceksin acaba.
hesabın var mı? giriş yap