• the dresden dolls'un alt gruplarindan birisi, punk cabaret'nin basarili temsilcileri. sarkilarinda kendi kurduklari hayali bir dunyadan ve bu dunyada yasananlardan bahsederler. cok kaliteli.
  • herr ne kadar ben yeni keşfetmiş olsam da, hemen ısındığım bi grup oldular kendileri.. tarzları pek güzel, pek şekerler.. m@ mcniss ve holly brewer grubun demirbaşları.. albüm kayıt ve konserlerde session müzisyenlerle çalışıyorlarmış..
    yayımlanmış dört kayıtları mevcut..

    kalifornia (ep)
    for burning cities present
    rivolta silenziosa (ep)
    ve beni kendimden geçiren, fighting naked..
  • bandista'nın "benim annem cumartesi" şarkısını severler kendileri. yeminlen bak.
  • kendileri hakkında bir yanlışı feci halde düzeltmek gerek: kendileri dresden dolls'un alt grubu olmadıkları gibi (birkaç konserde dresden dolls'dan önce sahneye çıkmışlardır yalnızca), punk cabaret tarzı müzik yaptıklarını da hiçbir zaman söylememişlerdir ve asla kabul etmezler. punk cabaret dresden dolls'un yarattığı bir kavramdır ancak humanwine onların peşinden gitmemiştir. onlar dresden dolls'a kıyasla (ki böyle bir kıyas da gereksiz esasında) çok daha politiktirler, en basitinden, dertleri farklıdır.
  • politik söylemleriyle taraf gazetesinde yayımlanan röportajlarının asıl tam nüshasında verdikleri cevaplardan bir iki alıntı yapayım;

    "amerika'da gerçeklerin en büyük düşmanlarından biri, hiçbir muhalif içeriğe yer vermeyen işbirlikçi büyük medya kuruluşları. amerika'daki birleşik kontrol mekanizmalarını devirmeye çalışan pek çok kişi ve faaliyet var ama bunlar bu medyada kesinlikle yer bulamıyorlar. twentieth century fox stüdyoları, fox network ve 35 tv kanalına sahip olan rupert murdoch ülkenin yüzde 40'ından fazlasına yayın yapıyor. ve insanlar bu kanalları doğru haber kaynakları olarak kabul ediyorlar. bunların “gerçek haber” dediği şeyi halk da “gerçek haber” olarak tabir yerindeyse yutuyor."

    toplumsal muhalefeti oluşturan pek çok aktivist grubu, gazeteci ve kitle örgütü var. insan hakları, hayvan hakları, sağlık hizmetleri, eğitim programları, kadın hakları, gey-lezbiyen hakları, küçük işletmeler ve çiftçi hakları, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, işlenebilir temiz toprağa sahip olma hakkı ve abd'nin dünyayı kontrol edebilmesi için gereken kaynağı sağlamak için sürekli yükselen vergilere karşı mücadele gibi konularda faaliyet gösteriyorlar. "amerika bir “polis devleti”ne dönüşüyor. eğer madenlerin tekeller tarafından yağmalanmasından, yağmur ormanlarının katledilmesinden, sanayi mamüllerinde köle emeğinin kullanılmasından, genetiği değiştirilmiş tohumlar satılmasından, zararlı ilaçların insanlara yutturulması ve kamu sağlığının görmezden gelinmesinden hoşlanmayan bir vatadandaş iseniz, “kapitalizm için tehdit” sayılıyorsunuz ve “terörist” olarak damgalanıyorsunuz. ama bizim gibi insanlar bu zorbalığa karşı savaşmaya devam ediyorlar. çünkü gerçeği inkar edip diz çökerek yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih ederiz."

    " bizim şarkılarımız aslında ilhamı ve yaratıcılığı teşvik ediyor çünkü her şarkı “çözüme odaklı”. sürekli dünyadaki “yanlış”larla ilgili şarkılar söyleyebilirdik belki, ama biz muhtemel çözümlere odaklanmayı tercih ediyoruz. dostluk kurmak, sevdiklerinizle yakınlaşmak, size bir şeyler öğretebilecek insanlara saygı duymak ve insanları her gün, gerçeği biraz olsun öğrenmeye teşvik etmek; çünkü insanlar sürekli öğrenirler. acı çekmekten kurtulmanın hiçbir yolunu bulamadığı için yalnızca olumsuz şeylere odaklanmış bir zihinden daha kötü bir şey yok. acıdan kurtulmanın bir yolu var, hareket halinde olmak. biz “ayağa kalkın!” diyoruz. "

    "globalleşme bir hastalık. hükümetler yeryüzündeki her şeyi yönetmeye çalışmaktan vazgeçselerdi, bu kendi halklarının sağlığı için mutlaka çok daha iyi olurdu. abd gibi “ne pahasına olursa olsun kendi inançlarını yaymaya çalışan” ülkeler hoşgörüsüzlük ve açgözlülükle besleniyorlar. açgözlülük aslında üstesinden gelebileceğimiz bir insanlık hastalığı ancak güce sahip olan insanlar daha olumlu yollar açmayı reddeden zayıf insanlar. "

    "emperyalizm insanlığı yok edecek bir kanser. savaş savaşı doğurur. amerika dünyanın yönetimini eline almaya çalışırken kendisi içten içten dağılıyor. burada demokrasi yok, demokrasiyi “bazen savaşın silahları barışı sağlamak için gereklidir” diyen obama'nın da içinde bulunduğu şimdiki hükümette de bulamazsınız. bu ne anlama geliyor? savaş asla barış getirmez. birleşik devletler burada yaşayan insanlarla ilgilenmek zorunda ve ne sebeple olursa olsun başka bir ülkeye saldırmamalıydı."
  • grubun isminin manası da şöyle:

    yola çıktığımızda ismimiz fransızca “vin d'humanie” idi. daha sonra ingilizce olmasına karar verdik ve humanwine olarak tercüme ettik. bütün harfleri büyük yazılıyor çünkü bu bir kısaltma ve her bir harf bir başka kelimenin baş harfi. humans underground making anagrams nightly while imperialistic not-me's enslave. [emperyalist “not-me” köleleştirirken yer altındaki insanlar her gece anagramlar yapıyor.] “not-me” (ben değil) vinland'daki iktidar partisinin ismi. ve vinland ise şarkılarımızdaki olayların yaşandığı “hayali” bir yer.
  • sirasiyla script language, dementia, rivolta silenziosa, pique ve wake up favorimdir. sarkilarda devrimci bir ruh vardir. biraz melankolik, kavgaci, klasik muzik (punk cabaret + bunlar tabi) tarzini benimsemislerdir. bazi sarkilarinin daha kaliteli bir produksiyonu hak ettigi ayri bir gercek.
hesabın var mı? giriş yap