1 entry daha
  • ilahi buyruk teorisine karşı getirilebilecek argümanlardan önemli gördüklerimi basitçe aktarayım. genelde bu argümanlar birbirini ima ediyor, yani diyelim özsel iyilik argümanı açık olmasa da keyfilik argümanını içeriyor (ve vice versa), yine de ayrım yapılabilecek kadar birbirinden ayrılar.

    benim favori argümanım özsel iyilik argümanı (essential goodness argument). şöyle formüle edebiliriz:

    (1) x olmak, x sahibi yapan niteliklere sahip olmak demektir.

    (2) ahlaken iyi olmak demek, iyilik niteliklerine (property) sahip olmak demektir.

    (3) tanrı ahlaken en iyidir

    (4) o halde, tanrı'nın iyi olması için iyi yapan niteliklere sahip olması gerekmektedir

    (5) o halde iyilik nitelikleri tanrı dışında vardır

    (6) o halde ilahi buyruk teorisi (ibt) yanlıştır.

    yani; tanrı için iyi diyebilmemiz için, onu iyi yapacak niteliklere sahip olması gerekir. "tanrının özü iyidir" diyerek tanrı ve iyiliği özdeşleştirmek de pek makul bir yanıt olmaz. çünkü hâlâ "tanrının özsel iyiliğini kanıtlayacak tatmin edici bir teori öne sürmek" gerek ki yanıt döngüsel ve boşa gönderme yapan olmasın. [1]

    ikinci argüman, yani keyfilik argümanı şu:

    (1) ya tanrı'nın buyrukları keyfidir (arbitrary) yahut da nedenlere dayanmaktadır. (grounded in reasons)

    (2) keyfilik ahlakın temeli olamaz

    (3) o halde tanrı'nın buyruğu farklı nedenlere dayanmaktadır.

    (4) o halde ahlakı temellendiren şey tanrı'nın buyrukları değil, bu nedenlerdir. [2]

    bu iki argümanın birlikte yeterince güçlü olduğunu düşünüyorum. fakat ilahi buyruk teorisini revize ederek kurtarma imkanı var gibi görünüyor. nedir bu? tanrı'yı bir ideal gözlemci olarak varsaymak:

    “tanrı omniscient olduğu için tüm ahlaki bilgilere sahiptir, mutlak iyi olduğu için ahlaken yanlış emir göndermez, o halde onun emirlerine uymamız gerekmektedir.”

    bu versiyonda tanrı kural yapıcı değil; kuralları iletici. teorik olarak bu versiyonda tanrı'nın iyiliği konusu çözülmüş oluyor ama bunun da teistler için kendi sıkıntıları var. hristiyanlığı pek iyi bilmediğim ve islam daha kural-koyucu bir din olduğu için islam üzerinden örnek vererek gideceğim.

    bu tür ideal gözlemci olarak tanrı konseptinin sıkıntısı epistemolojik/vahiysel. şöyle:

    (1) tanrı en iyi olandır

    (2) tanrı ahlaka aykırı olabilecek emir göndermez (1'den)

    (3) eğer tanrının olduğu iddia edilen emirlerde ahlaki olarak sorunlu görülebilecek emirler varsa ya bu emirlerin varlığından şüphe etmeli ya da bu tanrıya inancı terk etmeliyiz.

    misal, tanrı'dan geldiği iddia edilen bir kitapta "çocuklara tecavüz edin" diye bir emir olduğunu düşünün. bu ahlaki ilkelere (hele ki ideal bir gözlemcinin düşünebileceği ilkelere) ters gelmektedir. burada biz ya (a) bu emirin kitapta olmaması gerektiğini söyleyeceğiz ya (b) tu tanrıya inancı terk edeceğiz ya da (c) tanrı'nın aşkınsallığına sığınacağız. a ve c burada bana sorunlu görünüyor epey.

    eğer bu (a)'dan yola çıkarsak ve bu emrin ilahi bir buyruk olamayacağını ve kitapta yer alamayacağını söylersek bu sefer kitabın tamamından şüphe etmemiz gerek. çünkü bu durumda kitabın hangi kısımlarının (ya da herhangi bir kısmının) tanrı vahyi olduğunu bilmemize imkan kalmıyor gibi görünüyor. bir müslüman el kesme ayetlerini reddederse, geri kalanını reddetmemek için ne gibi bir gerekçesi kalabilir? bu opsiyon çözdüğünden çok sorun yaratıyor gibi.

    peki neden tanrı'nın aşkınsallığına başvuramayız? yani, tanrı'nın bizden çok bilgi sahibi olduğunu, biz bilmesek de bunu buyurmak için bir nedeni olduğunu söyleyemeyiz? en basit cevap şu; bu tüm ahlak algımızı altüst eder. kimseye zarar vermemek prima facie bir ahlaki ilke. bunda herhangi bir sorun, şüphe etmek için bir sebep görünmüyor. fakat tanrı "tüm çocuklara tecavüz etmelisiniz" gibi bir emir gönderdiğinde bize korkunç gelen, dahası tüm ahlaki yargılarımıza ve yargı yetimize karşı bir buyruğa uymamız gerektiğini söylemiş oluyor. eğer ahlakilik bizim ahlaki sezgilerimize bu kadar ters düşebilecek şeyleri gerektirebiliyorsa ne yaptığımızın ahlaki ne yaptığımızın gayrıahlaki olduğunu nereden bilebiliriz? nasıl ahlakı anlamlandırabiliriz? bir ahlak felci yaşarız. bu yüzden tanrısal aşkınsallık da en az (a) kadar sorunlara gebe.

    peki bu ne demek? islam için ne ifade ediyor? normal durumlarda bir insana sonsuza kadar işkence etmek (a.k.a cehennem problemi); eşcinselleri öldürmek; zinaya kırbaç cezası vermek ahlaken çok sorunlu görünüyor. açıkçası tarihselciler dahil dindarlar bunlar için pek makul nedenler üretemiyora benziyor, vahiylerden şüphe etmek ya da tanrı'dan vazgeçmekten başka çözüm üretemedikleri vakit islam'a karşı kuvvetli bir argümana benziyor. belki bunun üstüne daha teferruatlı uğraşırım bir ara.

    --------

    1: https://www.cambridge.org/…5e17124dd019ab82733bd373

    2: http://www.patheos.com/…n-to-divine-command-ethics/

    ayrıca: https://www.amazon.com/…d-good-enough/dp/0742551717

    ideal gözlemci teorisinin iyi bir eleştirisi için bkz: moral realism*, ch.2 "the constructivist challenge", russ shafer-landau
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap