• iyi arkadaşın sandığın insandan, kazık yediğin ana tekabül eden an.
  • kız arkadaşını aldattığını ballandıra balldandıra anlatığı andır.
  • size iletmesi gereken, hatta ona iletilmesi tembihlenen bir şeyi size bildirmediğini öğrendiğiniz andır. kıskançlık kötü.
  • sizi rezil ettiği andır. örnek verelim;

    çok yakın avukat bir arkadaşım var(dı). bu hatun kişi ile yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez(di). üç sene kadar sürdü dostluğumuz.

    bir gün yine sevdiğim başka bir arkadaşım avukata danışması gereken bir şey olduğunu söyledi. bizimkini önerdim tabi. daha sonra yalnız kaldığımda aradım bunu.

    "sen danışma ücreti ne kadar alıyorsun" dedim. "250 lira" dedi. "bak sana bir arkadaşımı yollayacağım. kız çok sıkıntılı. çok korkuyor. onunla ilgileneceksin ve oturup güzelce dava dosyasını beraber inceleyeceksiniz. ne gerekiyorsa söyleyeceksin. tamam hakkındır para almak ama 150 lira alacaksın danışma ücreti olarak. öyle davasına falan girmene gerek de yok. sadece bir kez gelecek, danışıp gidecek. eğer seninle çalışmak istiyorsa o zaman ücretini konuşursun, vekaletini alırsın." dedim.

    tamam, dedi. ayrıca sanırım belirtmem gerek. bu avukat arkadaşımdan ilk kez böyle bir şey istedim ve kendisi ile avukat arayan bir şirket arasında aracılık etmişliğim var.

    aradan bir kaç gün geçti. bizim sıkıntılı olan arkadaş daha bir sıkıntılı geldi. bizim avukat hanım bunu hiç dinlememiş. iki üç saçma sapan laf etmiş, dava dosyasını doğru düzgün incelememiş bile ve 150 lirayı alırken "iyi bugün spora gidecektim onun parası da çıktı" demiş.

    orada bitti. arkadaşını rezil etmeyeceksin. onu böyle durumlara düşürmeyeceksin. aracılık ettiğine pişman etmeyeceksin. dost dediğin, arkadaş dediğin böyle kazıklar atmaz. ayrıca hepsini siktiret lan böyle şey denir mi? sanki ben ona düşmanımı yollamışım.
  • ağzını şapırdatması. isterse dünyaya inmiş bir melek olsun, siktir ediniz geçiniz.
  • sizin hiçbir şekilde duymayacağınızdan emin olarak arkanızdan feci salladığını bir şekilde öğrendiğiniz andır. genelde pek eski bir geçmişinizin olmadığı insanlardan çıkar. genelde diyorum elbette bunların çoook uzun süre sonra gerçek yüzünü gösteren versiyonları da vardır.

    pop up arkadaşlar diyorum ben ilk gruba. bir anda bir şekilde tanışırsınız. ilginizi çekerler. çok tatlıdır acayip iyi niyetlidir. hayatınıza aniden çok derin bir giriş yapar. güvenirsiniz, sevdiklerinizle tanıştırırsınız. sevdiklerinizle en az sizin kadar yakın olmasından rahatsızlık duymazsınız. derken olaylar gelişir. o çok sevdiklerinizle aranız bir şekilde açılır. bu pop up kankiniz'le de o sevdiklerinizin arası bozulmasın diye aranıza mesafe koyarsınız. maksat arada kalmasın, iyi niyetle iki taraf arasında laf taşıyor muamelesi görmesindir. çünkü o pop up arkadaş saftır sizin gözünüzde iyi niyetlidir. art niyeti olamaz ama işte o saflıkla bazı hatalar yapabilir.

    bir ya da iki kez o pop up arkadaşla konuşursunuz hatta durumu da açıklarsınız. böyle gereksiz bir şekilde kendini savunmaya çalışır anlam veremezsiniz ama uzak durursunuz. diğer tarafla ilişkilerini sorgulamazsınız.

    sonra amına koim o sevdiğinizle aranızdaki soğukluk kalkar. sonra ortaya şu çıkar, şu pop up arkadaş bildiğin arkanızdan baya baya sallamış. öyle böyle değil yai. kendi iradesiyle yaptıklarını bile size yüklemiş. vay bacısını arkadaş ya. böyle inanamazsınız önce. sonra nfk'in hüsrev'i gibi, efenime söyleyeyim doktor frankenstein gibi başınızı ellerinizin arasını alıp aman tanrım ben ne yaptım bir canavar yarattım nidaları atarsınız. az bile size amk. mal mısın bu kadar çabuk güveniyorsun derler dimi adama. amk.

    neyse daha kötüsü bu kişiyle tekrar karşı karşıya gelme anıdır. arada sevdiğiniz insan/ insanlar olmasa çekip konuşacaksınız başka yolu yok. bildiğin iftiraya uğramışsındır çünkü. ama öyle olmaz işte. susmak zorundasındır. hayır amına koim bari öyle samimi davranma bana dimi yani. sen hasta mısın arkadaşım yüzüme bakamaman lazım nasıl böyle davranabiliyorsun. bu nasıl iki yüzlülük. hiç utanma, hiç vicdan yok mu sende? yok amına koim işte yok.

    ama yazdım bir kenara bir gün bir yerde bir şekilde soracağım hesabını. gözlerinin içine baka baka soracağım. sormadan ölmeyeceğim. soracağım. ben seninle en özelimi paylaşmışım lan. ben seni günlerce gecelerce dinlemişim lan. nasıl sindireyim? nasıl sindireyim?
  • kalabalıklarda alttan alttan soktuğu lafları, teğel teğel vücudunuza monte ettiği iğneleri ve gülme efekti butonuna abanarak, zekanıza karşı yürüttüğü karalama kampanyasını, tenhalarda "ben senle olan samimiyetime güvendim de öyle konuştum" cümlesi ile açıklamaya çalıştığı andır. işte o andır.
  • sanılanın aksine ihanet ettiği anla ilgisi yoktur. sonuçta zayıf insanlar ihanet edebilir. bu onları kötü yapmaz. sadece iyi ama karaktersiz yapar. örnek olarak deli gibi aşık olduğun ve uğrunda birsürü fedakarlık yaptığın insanı sana ayarlıycam diye gidip kendine ayarlaması sadece onun zayıf ve karaktersiz biri olduğunu gösterir. ihanet etmiş ama iyi bir insan kendi çapında yorumunu yaptırır. asıl kötü olduğuna karar verilen an ise; kendisi ile tüm ilgini kesmene rağmen eskiden aşık olduğun ve daha sonralarda iyi arkadaşının ihanet etmesine neden olan insanla nişan fotograflarına ismini etiketlemek sureti ile nişanlandığını nispet yaparcasına, bir şekilde sana bildirmesidir. o anda onunla yaşadığın her saniyeye, onun için yaptığın her şeye lanet edersin. "ben nasıl bu insana güvenmişim arkadaşı olmuşum" diye kendine kızar durursun. insanlara güvenin azalır. herkese şüphe ile bakmaya başlarsın. çünkü canın bir kez yanmıştır. çünkü hayatında ilk kez nefes alırken ölmenin ne demek olduğunu görmüşsündür. bunu tekrar yaşamaya gücün yoktur. etrafına sınırlar çizersin. kendini korumaya alırsın. bir daha asla eskisi gibi olamazsın. işte tam o anda gerçek anlamda büyümüş olursun.
  • kulanılmaya veya kazık yemeye başlanılan andır.
  • sizin telefonunuzdan facebooka girdikten sonra çıkış yapmayı unuttuğu, siz kendi mesajlarıma bakıyorum sanırken onun mesajlarınızı okuduğunuz ve mesajlarında sizin hakkınızda başka bir arkadaşınıza asılsız iftiralarda bulunduğu andır. (cümle uzun ve karışık oldu farkındayım, son anda zor toparladım/toparlayamadım..)tabi bi durum daha var belirtilmesi gereken, siz; bu dedikodu yapılırken yoğun bakımda olan anneniz için gözyaşı dökmektesiniz ve bu insan her akşam size telefonla ulaşıp sizi teselli etmekte..yazıklar olsun..
hesabın var mı? giriş yap