• şehirlerarası yolculuklarda karşılaştığımız, karayollarının diktiği köyden çıktığımızı bildiren tabelanın biraz ötesinde yer alan etrafı alçak bir taş duvarla çevrili, batı bölgelerinde iyi kötü mezartaşları bulunan, doğu ve güneydoğuda ise üzerindeki isimlerin tarihlerin silindiği çoğu zaman bir taş veya tahta parçasının mezartaşı görevini yerine getirdiği mezarların bulunduğu küçük mezarlıklar. sabaha karşı otobüs penceresinden uykulu gözlerle koyun sürüsü zannedilir gülümsenir mezarlık olduğu anlaşıldığında öylece kalırsınız.
  • yer sorunu ya$anmayan ender alanlardandır.

    insan, istanbul gibi bir yerde, babasının üzerine gömülenleri gördükten sonra "-evlatlarım ben ölürsem beni memleketime gömün." diye vasiyet edeceği günleri dü$ünüyor ister istemez.
  • önceleri babaanne, dede, büyükanne` :babanın babaannesiziyaretine gittiğin, sonra soğuk :soğuk ne kelime`` :içinin titrediği buz gibi` bir kış gününde babanı uğurladığın sonsuz dinlenme yeri...ölümün soğukluğunu alıp götürür köyün serinliğine karışan o sıcak havası...artık her memleket havası, aynı zamanda bir köy havası olacaktır. hüzün ve huzur dolu...hayata da anca bu tezat yakışırdı yine, ölümün yanında...
  • bazıları, büyük şehirlere göç nedeniyle boşalan köylerde iyice yalnızlaşan, kimsesizleşen mezarlıklardır.
  • melenağzı köyünde doğrudan sahil kenarında olması vesilesi ise fırtınalı kış günlerinde babaannemin kaçmasından korktuğum yerdir.hoş niye korkuyorsam, deniz her zaman topraktan bin kere yeğdir...
hesabın var mı? giriş yap