• mutlu olmak yerine haklı olmayı seçmek tercihtir.
    güzel olmayı, sağlıklı olmaya seçmek tercihtir.
    dürüst olmak yerine rezil olmayı seçmek tercihtir.
    aşık olmak yerine aşık olunmayı seçmek tercihtir.
    iş yerine düş seçmek tercihtir.

    tercih hakkı saklılığının farkında olamamak kaderdir.
  • bitişik seslerden bıktıysan
    ya da aile kavgalarından
    komşu seslerinden
    imkansız hayallerden

    sessizlik çın çın çınlıyorsa
    kulaklarında
    tek çaren kadere inanmaktır

    ycc / ocak 2008
  • hayatı oluşturanlardır. kadere inanmak da bir tercihtir, kaderi tercihlerin oluşturduğuna inanmak da..
  • http://alfa-sorgulama.blogspot.com/…nis-analiz.html

    kader ve özgür irade... tartışma platformlarında, forumlarda, çoğu zaman münazaralarda tartışılmış br konudur. kimilerine göre kader ve hür irade arasındaki çelişki çözülmüş, kimilerine göre hala varlığını sürdürmektedir. bir çok kişi tarafından yanlış anlaşılmış olan bu konu hakkında bir analiz yazısı yazmaktan onur duyarım. izninizle önce çelişkinin nasıl sunulacağını göstereyim, sonra çelişkiye gelebilecek olası cevapları irdeleyeyim. başlıyoruz...

    çelişkiler

    kader ile özgür irade arasındaki çelişki, bariz şekilde ortadadır. bir çok dini hikaye, bu çelişkiyi kafada soru işareti olarak bırakır. kutsal kitaplardan alınan anektodlar bu sorunu doğurmaktadır. örneğin dinlerin tanrısı her şeyi bilen bir tanrıdır. dolayısıyla kimin cehenneme gideceğini, kimin cennete gideceğini biliyordur. o halde cehenneme gidecek kişileri yaratamasındaki mantık nedir? bu, tanrıyı sadist yapmaz mı? özellikle kuranda bununla ilgili şu ifadeyi görüyoruz; [eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik. fakat benim, “andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.] (secde 13). tanrının mutlak iyi olduğunu düşünürsek ayetin bu şekilde sadizm kokmasını açıklamak gerekir. fakat bunu şimdi es geçiyoruz.

    bir diğer örnek ise, dini anektodlardan verilebilir. örneğin adem ile havva'ya elma yemek yasaklanmıştır. peki tanrı, bunu yapacaklarını bile bile neden elma yemelerini yasaklamıştır? bu olayın gerçekleşmesi tanrıyı çok mu sinirlendirmiştir de ceza vermiştir onlara? her şeyi bilen bir tanrının belli şeylere ceza vermesi çelişki üretir çünkü olayların olacağını zaten biliyordur. adem ile havva elma yememeyi seçemez, eğer seçerlerse o zaman tanrı yanılmış olur. o halde özgür iradeden bahsedemeyiz. özgür iradeden bahsedemezsek ceza fikri de kaçınılmaz olarak yanlış olur.

    asıl nokta bunlar değildir tabi. cennet cehennem mavalı için öncelikle gerekli olan şey; iradedir. fakat bir tanrının her şeyi bildiği savunulursa ortada irade kalmaz. varsayıyorum ki yarın bir insanı öldüreceğim fakat bunu henüz yapmadım. eğer benim, o kişiyi öldüreceğim daha ben yapmadan biliniyorsa bunu seçme hakkım kalmamış demektir. eğer o adamı öldüreceğim biliniyorsa , sonraki gün onu öldürmemeyi seçemem. eğer o adamı öldüreceğim biliniyorsa ve iradem varsa, sonraki gün onu öldürmemeyi seçebilirim ama bu sefer de gelecek yanlış bilinmiş olur.

    eğer irade varsa kader yoktur, kader varsa irade yoktur. ikisi bir arada geçerli olamaz.

    uslamlama - irade versiyonu

    1- tanrı varsa her şeyi bilendir.
    2- insanların özgür iradesi ya vardır, ya yoktur.
    3- eğer bir durum, gerçekleşmeden önce "kesin olarak" biliniyorsa, o durum gerçekleşecektir (gerçekleşmezse kesinliği olmaz).
    4- eğer tanrıya inanmayışımız, biz daha ortada yokken biliniyorsa, bu gerçekleşecektir.
    5- irademiz varsa; inanıp inanmamayı seçebiliriz
    6- fakat inanmayışımız, daha gerçekleşmeden, tanrı tarafından kesin olarak seçildiği için irade kapsamına girmez.
    7- dolayısıyla ya irade yoktur, ya da tanrı her şeyi bilmiyordur.
    8- tanrı her şeyi bildiğine göre irade yoktur.
    9- dolayısıyla insan iradesine bağlı, ölümden sonra yaşam vaad eden hiçbir görüş gerçek olamaz.

    uslamlama - sınama versiyonu

    1- tanrı varsa her şeyi bilendir (tanım gereği).
    2- tanrı insanları yaratmış ve dünyada sınamaktadır (kutsal kitaplardan).
    3- her şeyi bilen tanrı, insanların ne yapacaklarını daha onlar yapmadan, hatta ortada daha cennet, cehennem, evren, dünya yokken bilmektedir.
    4- bir sınav sonucunun bilinmemesini gerektirir.
    5- sınanma düşüncesi ile her şeyi bilme düşüncesi aynı anda yürüyemez.

    sınav; fakat her şeyi biliyor

    konuyu anlamak için belirli metaforları kullanmak yararlı olacaktır. dinlerde ve dindarlarda oldukça karşılaştığımız sınav düşüncesi üzerinde duralım. bir öğretmen ile bir öğrenci düşünün. bu öğretmen, öğrenciyi neden sınava geçirir? çünkü, seviyesini ve bilgisini başka türlü ölçemez. bir öğretmen, öğrencilerinin başarısını başka türlü tespit edemediği için sınava başvurur. peki ya her şeyi bilen bir tanrının bu tür bir yola başvurmasının amacı nedir? eğer başarıyı sınavsız tespit edebilecek güçteyse sınav düşüncesi ile herşeyi bilme düşüncesi bir kez daha çelişkiye düşer.

    konumuzdan sapmamak amacıyla bu metaforu biraz daha genişleteyim. bu öğretmen o kadar bilgili olsun ki, öğrencinin ne yapacağını "kesin olarak" bilebilsin. fakat olasılıktan bahsetmiyorum, kesinlikten bahsediyorum. örneğin öğrenci bir soruda "a" şıkkını işaretleyecekse, bunu öğretmen kesin olarak bilsin, yaklaşık olarak ya da tahmin olarak değil. bu durumda öğrenci b şıkkını işaretleyebilir mi? eğer işaretlerse öğretmenin bilgisi kesinlik içermiyor demektir. fakat bu ihtimali en başından elemiştik. o halde, öğrenci a şıkkından başkasını işaretleyemez, burda iradenin olmadığı barizdir. fakat eğer çocuğun iradesi yoksa ne diye sınavdadır?

    eğer çocuğun kaç puan alacağı, ne işaretleyeceği kesin olarak biliniyorsa öğretmen çocuğu neden sınava sokmuştur? eğer çocuk farklı bir puan alamayacaksa sınavın ne anlamı kalır?

    eleştiri 1 - ispat

    > allah senin ateist olacağını biliyordu eğer bu dünyaya göndermeseydi sen de "hayır ben ateist olmayacaktım" diyecektin. işte ispat için dünyaya gönderiliyoruz.

    bu eleştiri durumu ne kadar kurtarır? her şeye gücü yeten bir tanrının bana bir şey ispat etme gerekliliği mi var? hadi diyelim var; bunun sonucunda çıkabilecek sorunları göstermek isterim. şöyle ki "her şeyi bilen bir tanrıya karşı çıktığım için cehennemde yanacaksın" denebilir bunun sonucunda. dolayısıyla dünyaya gönderilme ihtiyacı ortadan kalkmış olur. bu durumda da imtihan görüşü saçmalığını korumaya devam eder. ayrıca cehenneme gideceğimi bildiği halde tanrı beni yaratmıştır. isterse hiç yaratamayabilirdi.

    hadi diyelim, tanrı bana ispat etmek için, beni dünyaya gönderiyor. bunun sonucunda ya ben ahirette tanrıya şöyle bir cevap verirsem sonucu ne olur : "iyi de beni bu şartlar altında değil de x şartları altında dünyaya gönderseydin ben sana inanacaktım". bu cevabın sonunda aynı şekilde tanrı beni x şartları altında dünyaya mı gönderecektir yoksa cehenneme mi atacaktır? eğer beni cehenneme atacak olursa, aynı şeyi "hayır ben ateist olmayacaktım" dediğim zaman da yapması gerekmez miydi? eğer beni x şartları altında tekrar dünyaya gönderirse ve ben yine inanmazsam ve ona şöyle dersem "eğer beni x şartları altında değil de y şartları altında dünyaya gönderseydin sana inanırdım" ne olur? aynı şekilde, cehenneme atarsa bunu ilk başta yapmış olması daha mantıklı olurdu, eğer y şartları altında tekrar dünyaya gönderirse bu döngü sonsuza kadar devam edecektir.

    1- tanrı, bize, yapacaklarımızı ispat etmek için bizi dünyaya gönderir.
    2- fakat ispat edilmesi gereken sonsuz sayıda olasılık vardır. örneğin "ben 21. yüzyılda değil de 15. yy.da yaşamış olsaydım sana inanırdım" olasılığını ispat etmek için de 15. yüzyılda dünyaya göndermesi gerekir.
    3- eğer bunu yapmazsa; neden, ateist olup olmayacağımı ispat etmek için göndermiştir?
    4- eğer bunu yapıp bir kere daha dünyaya gönderirse bu sefer de diğer sonsuz sayıda olasılığı gerçekleştirmek için dünyaya yollamalıdır.
    5- bunun sonucunda da cehenneme asla kimse gidemez.

    kısaca bize ispat etmesi gereken sonsuz sayıda olasılık vardır. bu da eleştirinin zayıf noktasıdır.

    eleştiri 2 - sonuçları bilmek

    >önünüzde iki yol olsun. tanrı bu iki yolun sonunda ne olacağını bilir. fakat hangi yolu seçeceğiniz konusunda size karışmaz. tanrının bildiği, olası tüm sonuçlardır

    bu eleştirinin zayıf noktası ilk görüşte belli oluyor. her şeyi bilen bir güçten bahsediyorsak bizim seçeceğimiz yolun sonucundan ziyade hangi yolu seçeceğimizi de bilecektir. eğer hangi yolu seçeceğimizi bilmiyorsa, ona "her şeyi" bilen diyemeyiz. her şeyi bilen bir güç hangi yoldan gidileceğini de bilir. bu tür bir eleştiri dinlerin varsayımsal tanrısının dışındaki bir tanrıdır. çünkü dinlerin tanrısı bizim seçeceğimiz yolları da bilecektir.

    eleştiri 3 - mutlak matematiksel bilgi

    >bir araba belli bir hızla bir yolda ilerliyor, başka bir araba da onunla kesişen bir yolda belli bir hızla ilerliyor. bu iki arabayı da gören bir matematikçi arabaların hızlarını ve mesafelerini hesaplıyor. daha sonra arabalar çarpışıyor. matematikçi yüzünden araba çarpışmadı, o sadece bunu hesapladı.

    bu eleştiri bahsedilen konuyla alakalı değildir. araba örneğinde farklı ihtimaller söz konusudur. örneğin arabalardan biri yavaşlayabilir, durabilir, yön değiştirebilir. yani araba örneğinde mutlak bir doğru yoktur. tahmin vardır. bu benzetme, tanrıdaki mutlak doğru ile ilişkilendirilemez, çünkü tanrıdaki bilgi kesindir ve gerçekleşmesi kaçınılmazdır..tahmin ve mutlak doğru farklı olaylardır.

    buna benzer küçük bir örnek vereyim. dünyanın,ayın hızını ve gerekli tüm faktörleri hesaplayarak güneş tutulmasını hesaplıyorsunuz. gerçekleşiyor. elbette siz hesapladınız diye gerçekleşmiyor bu olay. fakat burada atlanılan konu güneşte bir irade olmadığıdır. eğer güneş istediği gibi hareket etseydi, o zaman hesaplayamazdık; eğer hesaplayabiliyorsak, güneşte irade yoktur. bahsedilen çelişki en iyi, bu şekilde ifade edilebilir sanırım.

    eleştiri 4 - tercih hakkı

    >tanrı tercih hakkı vermiş.senin ne yapacağını biliyor ama sana karışmıyor.

    eğer benim yapacağım daha evren ortada yokken biliniyorsa, ben istesem de bir şeyleri değiştiremem.şöyle düşünüm. yarın ne yapacağını tanrı biliyor olsun. ben tanrının gördüğü şeyi değiştirebilir miyim? bir oyuncu senaryosunun dışında oynayamaz...benim hayatım bir kitapsa ve bu kitapta yarın ne yapacağım yazılı ise ben bunu değiştiremem ve benim tercih hakkım yok demektir.

    tanrının her şeyi bildiğini şuna benzetebiliriz; bir film çekilmiş olsun ve bu bizim dvd mizde kaydedilmiş olarak kalsın. bunu izlediğinizi düşünün. siz bunu bir kere izledikten sonra, artık filmde bir olaydan sonra hangi olay gelecek bilebilirsiniz. peki ya filmin kaydedildiği şekilde oyuncuların iradesi var mıdır? yoktur. olaylar artık oyuncuların tercihi dışındadır. eğer o filmde oyuncuların tercih hakkı söz konusu olsaydı, filmi her izlediğimizde farklı sonuçlar görmeyi beklerdik.
hesabın var mı? giriş yap