• yolun müsait olduğu bir zamanda yağmur yağıyorsa elimi uzatıp yağmur tanelerinin elime çarpmasını istediğim o güzel anı yaşamak istediğim zamanlarda bende elimi çıkartıyorum. inşallah çomar olmadım çomarmıyım yoksa.
  • kimseye bir zararı olmadıktan sonra, milletin elini kolunu nereye koyacağının kararını verip, hoşunuza gitmeyen bir şekilde yapınca çomar diye yaftalamak kadar büyük çomarlık yoktur. bu çomar ifadesi de nerden girdiyse terminolojimize, her önüne gelen bu ifadeyi kullanıyor. adam elini rahat bir şekilde camdan sarkıtıp araba kullanıyorsa bu durum kimseyi ilgilendirmez, başkasının özgürlük alanına girip, başkalarının hayatına engel olmadığı müddetçe.
  • kolunu camdan çıkartmayı bilenlerin işidir. kolunu aynaya hizalayarak tam o mesafeye sabitler ki ayna paramparça olmadığı sürece o kol da sağlam durur.
    ayrıca havanın, kolunu sıyırıp geçerken ki verdiği paha biçilemez hissiyatı tadamamış yazar beyanıdır.
  • hayatında klimasız araba kullanmamış, bebek poposu kadar narin bir cilde sahip olan berkecan söylemi.
  • bazen de kolumu sarkıtmak yetmiyor, avucumu açıyorum rüzgara karşı çok hoşuma gidiyor lan.
    über çomar falan oluyorum heralde.
  • araba kullanmasını ve yaşamasını bilmeyen bir canlının söylemi
  • ara sıra bu tipoloji ile dalga geçmek amaçlı ben de müziği son ses açıp kolumu sarkıtıyorum. ama rahat bir pozisyon olmadığı için eğlencem kısa sürüyor. hemen geri toplamak durumunda kalıyorum.
  • bunlarin bir de sol ayagini camdan cikarip sag ayagi ile araba kullanan versiyonu var. çomar plus. hayir yani amaciniz ne onu anlamiyorum
  • (bkz: mal beyanı)
hesabın var mı? giriş yap