*

  • marksist çizginin aksine tıpkı diğer liberal düşünce akımları gibi analizlerinin hareket noktası sınıf değil birey olan akım. içinde bulunduğu tarihsellikten, ya da bir başka deyişle üretim koşulları ve toplumsal gerçeklikten soyutlanmış muktedir bir "birey" hayal ederler. liberteryen çizgi bu temel varsayım üzerinde yükselen liberalizmin içindeki kabaca iki ana kanattan biridir. diğer kanat ise devlet konusunda liberteryenlerin anarşizmi anımsatan algısına nazaran çok daha ılımlı bir algıya sahip olan liberal kurumsalcılardır.

    liberteryenlere göre devlet, devlet gücünü elinde bulunduran bir grup politikacı ve bürokratın kendi çıkarlarını maksimize etmek için kullandıkları bir mekanizmadır. (bkz: predatory state) bu nedenle devletin hareket alanı mümkün olduğu kadar (mümkünse tamamen) kısıtlanmasından yanadırlar. liberal kurumsalcılar ise "serbest piyasa" nın etkin çalışabilmesi için devletin üstüne düşeni yapması gerektiğine inanırlar.

    neoliberalizmin ilk döneminin belirleyicisi olan washington consensus dönemine uygulamada olmasa da felsefe de liberteryenizmin, neoliberalizmin kurumsallaştırılmaya çalışıldığı ikinci dönemi olan post-washington consensus dönemine ise " liberal kurumsalcı" felsefi algılamanın temel oluşturduğu söylenebilir.
  • piyasa koşullarının tüm sosyal ve ekonomik hayata hakim olmasını en yüksek yarar seviyesinde kutsayan politik ve ekonomik görüş.
    komünizm'in bir süreç olduğu marksist öğretinin benzeri şekilde kapitalizm de bir süreç işidir liberteryenizme göre ve devletin bulunduğu yerde kapitalizmin uygulanma imkanı yoktur.şimdiki düzen müdahaleci,yol gösterici, yarı-devletçi bir hibrid rejimdir.

    sol liberteryenizm,geoliberteryenizm,neo-paleo liberteryenizm, hristiyan liberteryenizmi ve serbest piyasa anarşizmi gibi onlarca varyasyonu vardır.
  • ekonomik ve sosyal özgürlüklerin en üst düzeyde uygulanmasını fikir sisteminin merkezine alan siyasi görüş. sosyal devlete fazla inanmazlar, özel teşebbüsün açıkları kapatabileceğini düşünürler. ayn randcı denyolukları törpülenir ve bir doz sağduyu uygulanırsa akla yatkın olabilecek bir görüştür. zira klasik solun da klasik sağın da karakterlerinde var olan daraltıcı yaklaşıma pek pas vermezler.

    muhafazakarlık ve totaliteryanizm (yurdum insanının fetiş derecesinde bağlandığı iki husus) ile özden kavgalı olduğu için bu model türkiye'de çok görülmez. bu modelleri türkiye'de önüne gelen her partiye acımadan geçiren tipler olarak tanıyabilirsiniz.
  • oncellikle (bkz: robert nozick) ve tabii ki de (bkz: anarchy state and utopia)

    kanimca utilitarianisme kar$i kullanilabilecek ciddi argumanlari vardir. utilitarianisme gore adalet, bir ulkenin saadeti icin olmazsa olmazidir. liberteryenler ise bunun aksine, adaletten cok bireyin onemini ve ozgurlugunu savunurlar.

    liberteryenizm genel olarak uc goru$u savunur;

    birincisi; paternalist kanuna kar$idirlar. mesela araba surerken emniyet kemeri kanunu.
    liberteryenlere gore devletin bu eylemi bireyin goru$une brakmasi gerekir, ve birey isterse emniyet kemerini takar. utilitarianizm ise bunun aksine, cogunlugun yarari icin devletin bu yasayi yerine getirmesi gerekir, der.

    ikincisi ise ahlaki kanunlara kar$idirlar. ornegin e$cinsellerin haklarini savunurlar, cunku kimse bundan zarar gormuyor ve herkez istedigi gibi ya$ayabilir. yani devlet, insanin ya$ama tarzina ahlaki degerler bicerek yasak getirmesi etik degildir.

    ucuncu ve son olarak da, bireyin devlete vergi odemesini asla desteklemezler. bu ozellikle robert nozickin en cok degindigi noktalardan biridir. nozicke gore devlet vergi alarak, azinliktan (ona gore demokratik sistemde azinlik zengindir) para caliyor. bu da insanin ozgurlugunu bir bakima etkiliyor. yani zengin isterse kamu yarari icin para verir. ancak devletin bunu zorlamasi, bireyin ozgurlugunu engellemektedir.
  • devlete bakışı minarşizm ile anarşizm aralığındadır. (sınırlar dahil)
  • (bkz: neo)
  • kısaca totalitarizmin tam karşıtı olarak tanımlanabilecek, özgürlük merkezli görüştür.

    hemen her şeyi insanın seçimine bırakma eğilimindedir ki buna ötanazi, belli ölçülerde uyuşturucu kullanımı ve -şükür ki ülkemizde sorun olmayan- kürtaj hakkı da dahildir. bu bakımdan batı dünyasının pratiğinde en çok hollanda liberteryenizmin kalıbına uyar. aslında amerika'da müdahaleci liberaller de bu tip hakları savunurlar ancak liberteryenlerin farkı, bu hakları ve özgürlük fikrini serbest piyasa sistemi üzerine oturtmalarıdır. yani milton friedman'ın dediği gibi, kapitalizmin olmadığı yerde demokrasinin olması mümkün değildir. ama varlığı yeterli koşul değildir: "belki her kapitalizm olan yerde demokrasi yoktur ama nerede demokrasi varsa orada kapitalizm olduğunu görürüz." der kendisi.
  • iki önemli kola ayrılır;

    bunlardan biri sağ liberteryenizimdir.
    sağ liberteryenlerin birçoğu devletin ortadan kaldırılması gerektiğini savununur. ordunun, polisin özel kuruluşlara dönüştürülerek para karşılığında toplumun tüm ihtiyaçlarını gidereceğini düşünülür. özetle tüm görevleri kuruluşların üstlendiği, devletin yok olduğu bir sistemi savunurlar.

    ikinci önemli kol sol liberteryenizmdir;
    yine devletin ortadan kaldırılmasını savunan bu ideoji; para, özel mülkiyet, ve mülkiyetin büyük oranda kaldırıldığı bir tür komün toplumu savunurlar.
    ekonomik önermeleri "kaynak bazlı ekonomi"dir.
    zeitgeist adlı yapım, liberteryenizmin bu kolunu benimsemiş kişilerin fikirlerini açıkladığı bir belgeseldir. eğer sol liberteryenizm hakkında ayrıntılı bilgi edinmeyi isterseniz, bu belgeseli izlemenizi öneririm.

    dipnot:
    amerikada görülen liberteryenizim türü "sağ liberteryenizm"dir.
hesabın var mı? giriş yap