• nasıl olur da kimse entry girmez diye şoka girdiğim şahane lana del rey şarkısı. ilk dinleyişte aşık olunan şarkılardan bir tanesidir kendisi. sözlerini de copy pastelayalım da tam olsun.

    let's get out of this town, baby we're on fire
    everyone around here seems to be going down, down
    if you stick with me, i can take you higher, and higher
    it feels like all of our friends are lost
    nobody's found, found, found

    i got so scared, i thought no one could save me
    you came along scooped me up like a baby

    every now and then, the stars align
    then they'll meet by the great design
    could it be that you and me are the lucky ones

    everybody told me love was blind
    then i saw your face and you blew my mind
    finally, you and me are the lucky ones this time

    bugging into my car, got a bad desire
    you know that we'll never leave if we don't get out, now, now
    you're a careless con, and you're the crazy liar
    but baby, nobody can compare to the way you get down, down

    i tried so hard to act nice like a lady
    you taught me that it was good to be crazy

    every now and then, the stars align
    then they'll meet by the great design
    could it be that you and me are the lucky ones

    everybody told me love was blind
    then i saw your face and you blew my mind
    finally, you and me are the lucky ones this time

    feels like, feels like, you know, it feels like
    falling in love for the first time
    feels like, you know, it feels like
    falling in love

    every now and then, the stars align
    then they'll meet by the great design
    could it be that you and me are the lucky ones

    everybody told me love was blind
    then i saw your face and you blew my mind
    finally, you and me are the lucky ones this time
  • lana del reyin şarkısı. güzel filan demeyeceğim çünkü lana del reyin yaptığı güzel olmayan bir iş yok şu zamana kadar. umarım hep de böyle olur. klibi yok diye hor görmeyin dinleyin bunu da.
  • 3 4 gündür günde 5678 kez falan dinlediğim, şarkının sözleri ile dillere dolanan şarkısıdır. ama tabii ki lana dan canlı dinlemek istemem.
  • demo versiyonunu daha çok sevdiğim şarkı.

    http://www.youtube.com/watch?v=crr8c9h4hhm
  • mükemmel bir lana del rey şarkısıdır. sözlerin türkçe çevirisi aşağıdadır.

    hadi gidelim bu kasabadan, bebeğim yanıyoruz
    etraftaki herkes aşağıya düşmemizi istiyor
    eğer benimle kalırsan, seni yükseltirim, ve daha yukarıya yükseltirim
    tüm arkadaşlarımızın kaybolması gibi
    kimsenin bulamadığı, bulamadığı, bulamadığı

    öyle korkmuştum ki, kimsenin beni kurtaramayacağını düşünmüştüm
    sonra sen geldin beni bir bebek gibi yakaladın

    her şimdi ve sonra, yıldızlar kaydığında
    oğlan ve kız mükemmel dizaynla tanıştığında
    seninle ben şanslılardan biri olabilir miyiz?

    herkes aşkın kör olduğunu söyledi
    sonra senin yüzünü gördüm ve aklımı başımdan aldın
    sonunda, seninle ben şanslılardan biriyiz şimdi

    adamcağız arabamda kötü bir arzuyla
    biliyorsun bunu eğer gitmezsek şimdi asla terk edemeyiz, şimdi, şimdi
    sen çılgın bir suçlusun ve yalancısın
    ama bebeğim, kimse seninle aşağıya düşmede karşılaştırılamaz, aşağıya

    denedim, çok zor hoş bir bayan gibi rol yapmak
    bana çılgın olmanın güzel olduğunu öğrettin

    her şimdi ve sonra, yıldızlar kaydığında
    oğlan ve kız mükemmel dizaynla tanıştığında
    seninle ben şanslılardan biri olabilir miyiz?

    herkes aşkın kör olduğunu söyledi
    sonra senin yüzünü gördüm ve aklımı başımdan aldın
    sonunda, seninle ben şanslılardan biriyiz şimdi

    sanki, sanki, biliyorsun, sanki
    ilk defa aşık oluyormuşcasına hissettiriyor
    sanki, biliyorsun, sanki
    aşık oluyormuş gibi hissettiriyor..

    her şimdi ve sonra, yıldızlar kaydığında
    oğlan ve kız mükemmel dizaynla tanıştığında
    seninle ben şanslılardan biri olabilir miyiz?

    herkes aşkın kör olduğunu söyledi
    sonra senin yüzünü gördüm ve aklımı başımdan aldın
    sonunda, seninle ben şanslılardan biriyiz şimdi

    [ kaynak: http://ceviri.alternatifim.com/goster.asp?ac=22743 ]
  • born to die albümünün gizli bahçesi.

    if you stick with me, i can take you higher and higher

    i got so scared, i thought no one could save me/ you came along scooped me up like a baby
  • ilk ve tek dövmem.

    lise 1deyim. en yakın arkadaşım ilkokul arkadaşlarıyla buluşmuş geziyorlar. orada bir tane upuzun çocuk yürüyor. saçlar 3 numara, uzun boylu, yapılı bir şey. o yaşta böylesi nerde var. dedim bu ne. arkadaşıma sordum, hayatında sevgilisi olmadı herkes bunun peşinde ama herkesi reddediyor hiç şansın yok... peki dedim. elde etmeye çalışacak özgüvenim yok.

    lise 1den 2ye geçiyorum. bir çocuk var diyorlar. çok yakışıklıymış upuzunmuş kaslıymış (o yaşta kası napacaksak). baya methediyorlar.
    bir gün bir çocukluk arkadaşım akşam yazlığın orda buluşmaya çağırdı. bir iki arkadaşıyla oturuyordu, gittim yanlarına. bu çok övülen çocuk da burda ve bilin bakalım kim. harbiden afet-i devran denen cinsten. yeşil gözleri, olgun ama biraz da ürkek tavırları... gördüğün an aşık oluyorsun zaten. neyse, ben bunu bir iki kere daha gördüm; selam verdi gülümsedi falan. arkadaşlara hava atıyorum "x bana merhaba dediiiiiiiii inanabiliyo musunuz!" diye. bunlar da şaşırıyor. çünkü pas vermez normalde. ağır abi.

    lise 2 olduk, yazlıkta artık grup halinde dolaşıyoruz bu da var. geğirik yarışları mı dersiniz, tükürmeceler mi, karı kız muhabbeti mi... beni arkadaşı olarak bellemesi için her türlü şeyi yaptım. başka türlü olmaz çünkü umut yok. reddettiği kızlardan biri -hayır adını vermeyeceğim- best model'da ödül aldı amk. bana mı bakacak. (bkz: lisede kızlar teklif ediyormuş)

    lise 3 olduk biz, artık arkadaşız. ama hala bana baktığında eriyorum. ama hala arkadaşız. çünkü ben dil okuluna gittim yazın, fransız bir çocukla takıldık orda, gelince bitti tabi paris'te yaşıyor hergele şimdi. bu da fransızın parfümünü kullanıyor. her kokuyu aldığımda bir hoş oluyorum filan taşak muhabbeti geçiyor bu da benle. "naapsın o seni be. unutmuştur şimdiye" diye.

    yaz bitti yılbaşı geldi. 30 kişiyiz. arkadaşın sitesinde bodrum katta içicez sıçıcaz filan. hevesler hevesler. 12yi ettik filan kafalar uçmuş. bizim yakışıklı çok kötü oldu, yüzünü yıkayalım mı dedim? tuvalet çok uzakta. benim hormonlar tavan. bildiğin yararlanıcam çocuktan. gelecekle ilgili bi plan kurmuyorum ama yüzünü yıkamaya gittiğimizde olacakları biliyorum. tamam dedi bu götürdüm güç bela. yıkadık yüzünü. bir kız, bir erkek kapalı mekanda. kapı da kapalı. parfümü geliyor burnuma, "yaaa parfümüüün:(" diye şımarık şımarık iş atıyorum. tam o sırada tutup çekiyor kendine. ilk defa orada öpüyor beni. liseliyiz işte. küçük bir öpücük neleri değiştirir siz tahmin edin.

    ertesi gün hiçbir şekilde yazmıyorum, mesaj atmıyorum. ben güçlü kızım ya, bu gibi şeylere takılmam. ne fuckbuddy'ler gördüm anasını satayım(!). her gece o kulüpten bu kulübe geçip her sabah başkasının yanında uyanıyorum. şekilim ya. sonra düşünüyorum, çocuk aşk meşk işlerine o kadar uzak ki; "günaydın aşkım" diye mesaj mı atar, arkamdan atıp tutar mı, olgun bir şekilde konuşur mu en ufak fikrim yok. çünkü çıkarım yapabileceğim bir örnek yok önümde. çocuk hala sap. 17 yaşında hala sap. ilk öpücüğünü de o gece almış. şaşırtıcı derecede becerikliymiş şimdi düşününce. hll.

    ertesi gece gayet olgun bir şekilde birbirimize karşı hiçbir şey hissetmediğimizi, bir ilişkiye başlamak istemediğimizi konuştuk. ertesi gün o duymuş bu duymuş gitti benim namus diye konuştuk. ertesi gün yılbaşında benim djarum'umu bitirdiğini, ertesi hafta dersleri konuştuk. ertesi hafta lana del rey'i (ki o zamanlar ünlü filan değil. daha born to die bile çıkmamış."before it was cool" durumu var yani). bir baktık ki her gün konuşur olmuşuz. bir ay kadar sonra, bir cumartesi akşamı buluşmak için sözleştik. o gece de hayatımın ilk aşkına sahip oldum.

    hafta içi birkaç gün ve cumartesi akşamları buluşuyoruz, 10da evdeyim ama olsun. günlerce gecelerce konuşuyoruz, uyumuyoruz. ben uyuyakalıyorum hep, uyandığımda sayfalarca mesaj gelmiş. aşkını anlatıyor. ilkiyim ne de olsa. o benim ilk sevgilim değil ama edinebileceğim en güzel şey şu hayatta. batmış biriyim. dipteyim. sahip olabileceğim daha güzel bir şey yok. lisede her genç kız annesiyle kavga eder ama benimki öyle bir kavga, nefret değil. kadından o kadar nefret ediyorum ki bir gün evde ceviz yerken boğazına kaçtı gözümün önünde boğuluyordu mosmor oldu kılımı kıpırdatmadan ölmesini izledim. ölmedi. o can havliyle cevizi çıkardı boğazından ama ben, kimseyi sevemememe sebep olan o kadının canını kurtarmak için en ufak şey yapmadım. o kadar nefret ediyorum ki annemden onun gibi davranışlar edindiğim için kendimden nefret ediyorum. kendimden nefret ettiğim için de insanları sevemiyorum. benden en çok esirgediği şey olan 'para' dünyada en sevdiğim şey oldu ve bu yüzden ayrı bir nefret ediyorum kendimden ve tonlarcasını kazanıp ölüsüne bile mezar taşı yaptırmak için kuruşunu harcamayacağım. neyse bu değil konu.

    çok çok güzel günler aylar yıllar geçiriyoruz sevgilimle. hiç üzülmüyoruz o zamanlar. bir gün benden büyük bir arkadaşımla görüşüyorum. sevgilisiyle tavşan gibi sikişiyo bunlar, bizde tık yok. bir de memesinin kenarına dövme yaptırmış sevgilisinin adını. nasıl güzel duruyor o dövme. ertesi gün gidiyorum dövmeciye sabah 10da. benim belimin üstüne lucky ones yazılacak diyorum. bizim şarkımız. çıkışta evine gidiyorum, ben bir şey yaptım ama kızma diyor dövmemi gösteriyorum. gözleri doluyor çok seviniyor kocaman sarılıyor ama beklediğim gibi kolumdan tutup 'hadi bana da yaptırıyoruz' demiyor 5 ay boyunca da demeyecek. doğum gününden 2 3 hafta önce ben dövmeyle ilgili bir iki laf sokuşturuyorum. para biriktiriyorum ben de yaptırıcam diyor. bunun ailesi benimkilerden daha zengin ama ben fazlasıyla para biriktiren biri olduğum için hiç para sıkıntım olmuyor. bu eline geçeni harcadığı için böyle büyük şeylere parası olmaz hiç. doğum gününde bunu dövmeciye götürüyorum dövmeyi yaptırıcaz. salak sabahtan beri bir şey yemediği için başı dönmüş. uzanıyor ya dövme yapılırken, bir su içeyim diye ayağa kalkıyo ve pat diye bayılıyo. ben ilk gülüyorum bakıyorum uyanmıyo ağlamaya başlıyorum. sonra bu salağı yine oturtuyoruz koltuğa geçiyor zaman. bu bi de koltukta bayılıyo. gerizekalıya bi sürpriz yaptık 7 kere bayıldı. günün sonunda evlerine gidip dövmelerimizi merhemliyoruz. sarılarak uzanıyoruz.

    o kışa girerken işler sarpa sarıyor. ben çok soğuyorum, bunalıyorum ve ayrılmak istediğimi söylüyorum. beni kaybetmemek için uzun konuşmalar yapıyor ve barışıyoruz. bana bir çocuk yavşıyor. ben de buna yüz veriyorum ama çocuğa söylüyorum sevgilim var, çok seviyorum filan diye. ama bozmuyorum çocuğu, cevap vermemezlik etmiyorum. aldatmalık ya da güven kırmalık bir durum yok yani. ona bunu itiraf ettiğimde 7 kişiyle yatmışım gibi muamele yapıyor ben sana nasıl güveniceeem filan diye. bu atlatılıyor, uzun zaman geçiyor ben yine ayrılmak istiyorum yine ayrı kalamıyoruz. uzun bir zaman dilimi daha geçiyor ben yine ayrılalım diyorum yine ayrılamıyoruz.

    geçen hafta salı günü bir daha ayrılmak istediğimi söylüyorum bu sefer bitiyor ilişkimiz. bu yazının çoğunu da o zaman yazıyorum. perşembe günü evinin kapısına gidip bekliyorum. oturuyorum kitap okuyorum apartmandakiler deli gözüyle bakıyor. 2 saat sonra o geliyor boynuna atlıyorum ve bitmiş bir ilişkiyi sürdürme çabamızı devam ettiriyoruz. diyorum ki, bu ilişki 'orospu çocuğu senin ağzına sıçayım, amına koduğumun kaşarı yüzünü görmek istemiyorum' demeden bitmeyecek.

    ben gitmeye meyilliyim her zaman. ilişkiye noktayı koyacak kişi de o. o pes ettiği zaman bitecek ilişki. adım gibi biliyorum bunu.
    o gün gelip çatıyor. ayrılıyor benden. hem de whatsapp'ten. bu kadar ucuzmuş bu ilişki. ilk haftamızda söz verdiğimiz gibi 'son bir kez öpmeden' bitiyor hem de telefonla. yarım kavanoz nutella yiyip(fiskobirliğin aziz savunucularındanımdır ama evde yok napiyim.) saatlerce kitap okuyorum. sigara üstüne sigara içiyorum ve bitiyor. her zaman bitmesi için uğraştığım ilişki bu sefer bitiyor ve ben yalnız kalıyorum koca şehirde. bir tane arkadaşım yok. ailem yok. sevgilim de yok artık. plansız programsız ve sevgisizim artık. üstüne üstlük bu sene 7 kilo aldım. dersler desen... yolunda giden tek şey vardı hayatımda, o da başka istikamette ilerliyordu zaten. ama olsun. vardı. artık o da yok.

    dövmemle ben kaldık şimdi baş başa.

    ha bi de; eğer burayı okuyosan orospu çocuğu, dün dedim ya istediğin zaman geri dönebilirsin diye. yalandı. sakın dönme.
  • (bkz: lana del rey)'in şarkısı demek istemiyorum: onun yazdığı bir hayat, bu şarkı.

    sahne
    dağınık bir salon. birkaç insan var. bir de tekli kadife, eski bir koltukta oturan bir adam var, çok da güzel bir adam değil hani. hemen dizinin dibinde de saçı başı karman çorman,elinde içki şişesiyle oturan bir kadın var. "hadi, kalk be adam! gidelim!" diyor üzgün bir bakışla içinden. ama öyle tutku dolu ki bu kadın. bir eli adamın dizinde. ama adam onunla ilgilenmiyor. bakıyor adamın suratına. sonra elinde bir armutla yerdeki püsküllü halıda yüzüstü uzanarak (bkz: madame bovary) okuyor kadın ilerleyen dakikalarda, o (bkz: 19. yüzyıl kadını)nın cümlelerini.
  • mukemmel otesi bir lana del rey sarkisi. pek kimse bilmedigi icin ayrica mutluyum, ama son bir ayda sayisiz kez dinlemis olabilirim. bir sarki ancak bu kadar icten olur ve insanin icine isler.

    "ı tried so hard to act nice like a lady,
    you taught me that it was good to be crazy"
  • on üç yasinda basla bes seneni ver sonra durup dururken sivrisinek gibi kanini emsin herkes utanmadan bide haa.gotunden boyle tam aradan.sonra whatsapp'i ac.amacsiz konmus engel kalksin sana bu sarki gonderilsin sonrasi utanc boyle solucan gibi yumusak kivrak filan. beni alip alip istanbul'a hayllerime atan bir lana del rey döktürümüdür. niye ki acaba.
hesabın var mı? giriş yap