• ben hala insanlara, insanliga güveniyorum............
  • haberdar olduktan sonra, son bir haftasında gönülden destek olduğum kampanya. minik gülce için yardım kampanyası altında paylaşımlarla daha güzel insanlar olduk hepimiz sanki... baba barış kurşundan gelen haberlerle saat saat paylaşıldı. para toplandıktan sonraki haberler de gülce kurşun başlığı altında halen paylaşılmaya devam ediyor.

    bu kampanyanın duyurulmasında ön ayak olanlar, çorbada tuzumuz olsun deyip bir entry giren, para yollayan, bu parayı bulmak için/çoğaltmak için sosyal paylaşım sitelerine taşıyanlar, iş arkadaşlarını örgütleyenler, ailesini ikna edenler, olmasa da olur deyip tatlısından, birasından, dışarıda bir iftar menüsünden, rahatından kısıp parasını gülceye yollayanlar ve iyi dileklerini, dualarını esirgemeyen bir dolu insanın da kalbini de kırmıştır bu arkadaş. özür dilemiş, ancak kendisi bu konuda bir ders çıkarmış mıdır merak ediyorum, hayat uzun be arkadaşım.

    edit: özür dilenmemiş, kusura bakmayın denmiş.
  • öncelikle olaya serinkanlı yaklaşılması gerekiyor. bu başlığı açan arkadaş, vurgun ve dolandırıcılık gibi kelimeler kullanıp ağır bir ithamda bulunmuş, kendisi bu yönde ciddi bir şekilde kınanmayı ve eleştirilmeyi hakediyor. ancak, mal, insafsız, cahil gibi kelimelerle ve saldırgan bir üslüpla kendisine saldırılması da gerekmiyor. gereksiz yakıştırmalar yapmış da olsa, sorguluyor ve öğrenmek istiyor, en azından onun bu ihtiyacını gidermek gerekiyor. kampanyanın ve katılımcılarının iyiniyeti güzel ama bu sorgulanmamak anlamına gelmez.

    türkiye'de hatta her ülkede şöyle bir sorun var: bilgi kirliliği. bunun da esas sebebi, devletin, şirketin, sivil toplum örgütününün, platformun ya da kampanya düzenleyicilerin yeterince bilgi vermemesi ve detayları paylaşmamasıdır. bilgi verilmeyen bir yerde de komplo teorilerinin, dedikoduların, asparagas haberlerin ve asılsız iddiaların çoğalması, dolayısıyla bilgi kirliliğinin artması çok normaldir.

    kampanya özeline gelecek olursak: gayet güzel bilgi paylaşımı yapılmış, yardım toplama kanununa göre alınan izin belgeleri sergilenmiş, elektronik devlet sistemindeki doğrulama kodu paylaşılmış. sonra paranın toplandığı da bildirilmiş, buraya kadar güzel. ama burdan sonrası için de bir aydınlatma gerekiyor, 150 bin liranın harcama dağılımı nasıl olacak, hastalığın tedavisi nasıl olacak, ameliyatın masrafları ne kadar olacak, neden belçika'da olacak, valilik denetlemesini nasıl yapacak vs. gibi. herhalde kampanya için bilgilendirme yapan bir blog yapmak zor bir şey değildir. (araştırdım ama bulamadım herhangi bir blog veya web sitesi, yeşillendirirseniz editlerim) türkiye'de yüzlerce yardım kampanyası var, kimse toplanan paraların nasıl harcandığını bilmiyor. valilik denetimi de bir yere kadar, herifler kendini denetlemiyor bir de bunu nasıl denetleyecek, ayrı bir konu.

    demem o ki, yardım kampanyalarının büyük çoğunluğunun iyiniyetli olduğundan eminim. ancak bilgi kirliliğini ve asılsız iddiaları baştan engellemek için de şeffaflık konusuna önem verilmesi gerekiyor. o yüzden bu konuda en azından bir bilgilendirme blogu açılması gerekir. bu blog, birçok kampanyaya da örnek olur, insanlar neye ve kime, nasıl yardım edildiğini görürler ve daha fazla destek olurlar.
  • (bkz: #52971553)

    canım kardeşim,

    adam burada sorgulamak ve öğrenmek istemiyor. sorgulamak, öğrenmeye çalışmak böyle yapılmaz. bunu, kampanya başlığında gayet güzel şekilde yaptı bir sürü insan. aritra'ya ne kadar mesaj gitti bilmiyorum ama bana yığınla mesaj atıp sorular sordu insanlar. gayet haklı sorulardı, hepsine tek tek yanıt verdim. kampanyaya müdahil olmadan önce doğrulama kodunu kontrol ettim, sorun çıkınca derneği arayıp yetkililerle görüştüm. sonra gülce'nin babası barış bey'i arayıp durumdan haberdar ettim. bütün bunları da yazdım başlık altında. buna rağmen kampanya doğrulama kodunun hata verdiğini yazan yazarlar oldu, ilgili entry'i gösterdim, mesaj atıp durumu anlattım. adam bunu sorgulamakta haklı, para gönderecek çünkü. ama hiç kimseyi suçlamıyor, sadece sorup öğrenmeye çalışıyor.

    mesajla gelen sorular doğrultusunda, bunların başkaları tarafından da düşünülebileceği gerekçesiyle entry girip olası soruları mümkün olduğunca aydınlatmaya çalıştım. yani öyle sorgulanmamak gibi bir kaygısı yoktu kimsenin. hem sorgulanmamak ne demek? "hesap no bu, işine geliyorsa para yolla, gelmiyorsa uza" diyecek hali yok herhalde kimsenin?

    bu zırtapozun yaptığı sorgulama veya öğrenmeye çalışma falan değil. bunu yapmak isteyen adam, hadi bize mesaj atıp sormayı geçtim, derneği arayıp kampanyanın denetmenleriyle konuşur, yetkililerden bilgi alır. bu ne yapıyor? google aramasında karşısına çıkan geçen senenin haberini, sanki çok tıp bilgisi varmış gibi yorumlayıp, zır cahil haliyle "büyük vurgun" diye başlık açıyor, "dolandırıldık" diyor, "para kimlerin cebine girdi" diye soruyor. bir de kampanya başlığının ilk entry'si güncellenmediği için bu durumdan da şüphelendiğinin altını çizerek, aritra'yı da bir şekilde töhmet altında bırakıyor.

    entry'lerin altındaki zarf ikonu, bazı abaza pezevenkler hatunlara yürüsün diye durmuyor orada. işine geldiği yerde yıldırım hızıyla mesaja abanmayı bilen angutlar, ağır suçlamalar getirmeden önce de kullanacak bu mesaj özelliğini bir zahmet.

    hesaptaki meblağ 150 bine yaklaştığında, barış bey'le özellikle konuştuk, o da bankayı aradı ve hesap sürekli kontrol edildi ki, 150 bin tamamlandığında hesap bloke edilsin ve fazla para gönderilmesin. bunu da yazdık başlıkta. fazladan gelen paraların, banka tarafından ücretsiz bir şekilde sahiplerine iade edileceği bilgisi de verildi. kimsenin cebinden fazladan bir kuruş çıkmasın diye uğraşıyoruz ve bunu da bildiriyoruz herkese. biz işin gücün arasında, ihtiyacın üzerinde para gönderilmesin, gönderilenler de sahiplerine ücretsiz iade edilsin diye uğraşıyoruz, sonra dangalağın biri geliyor ve başlığı bile doğru düzgün okumadan, hiçbir şey bilmeden vurgundan söz ediyor, dolandırıldık diyor. bunun nesine sakin ve serinkanlı olacaksın canım kardeşim?

    insan harcamanın, birilerine asılsız iftiralar atmanın, insan onurunu rencide etmenin bu kadar kolay olamayacağını anlayacak bu hayvanlar. öyle bilip bilmeden, sorup etmeden, yarım aklıyla ve cahil cesaretiyle fikir üretmenin bedelini ödeyecekler ki, hem onlara ders olsun, hem de onlar gibi diğer kıt beyinlilere.

    açıkçası benim niyetim bu herife hastane olarak ayrı, aile olarak ayrı, yazar(lar) olarak ayrı dava açıp sağlam bir tazminat kilitlemek, o tazminatın taksitlerini ödetmek için it gibi çalıştırtmak, ödeyeceği paranın da kuruşuna dokunmadan yine bir çocuğun ihtiyacı için kullanmak. bir yandan, "boş ver, akıllanmıştır, bu korku ve ceza ona yeter" diyenler oluyor, diğer yandan bunu fazlasıyla hak ettiğini söyleyenler. bu kadar ağır suçlama sonrası hoşgörü göstermenin doğru olacağı kanaatinde değilim açıkçası.

    ayrıca bilgilendirme blogu açılmasına gerek olduğunu sanmıyorum. zaten başlık altında paylaşıyoruz bilgileri. aynı şeyleri copy/paste ile başka yere aktarmak, zaman kaybından başka bir şey olmaz. ama ilgili başlıklar altından bilgi vermeye devam edilecek zaten. buna rağmen hâlâ soruları olanlar çıkarsa -ki gayet normaldir, mesaj atıp sorabilir, entry girip sorabilirler.

    ekleme: bu başlığa yazdığım ilk entry, gg nedeniyle silinmişti. adama etmediğim hakaret kalmadı zira. asıl, dava açacağımı söylemiştim kendisine. o konuyla ilgili gelişmeleri merak edenler oluyor ara ara. küçük bir bilgi geçeyim.

    dava için önce sözlükten avukat bazı arkadaşların fikrini aldım. kesinlikle dava açılabileceğini, iddia sahibine de iyi bir ceiza kilitlenebileceğini söylediler. tam dava açma aşamasındaydım, bu kez aritra ve diğer arkadaşlarla da görüştük, gülce'nin babası barış bey'in haberi olmadığından ve henüz o dönem ameliyat da yapılmadığından, mahkemeye giderek barış bey'i de olaydan haber etmenin doğru olmayacağına karar verdik. adam zaten kızıyla uğraşıyordu, bir de mahkemeydi, davaydı uğraşmasın dedik. sonra barış bey de bir şekilde gördü bu başlığı. o da dava açmak istediğini söyledi. tam o sıra ameliyat zamanı geldi ve yurtdışına çıktılar. konuyu bir süreliğine askıya aldık. yurtdışından döndüklerinde de konuştuk barış bey'le, o yine dava konusunda kararlıydı. burada çok açık bir şey söyleyeyim: benim tek çekincem, bu adamla adliye koridorunda karşılaştığımızda, hiç de sakin kalamayıp basbayağı ağız burun dalacağımdı kendisine. biraz zaman geçsin, sakinleşeyim, ondan sonra bir şeyler yaparız dedik. konu henüz bizler için kapanmış değil. barış bey yine gülce için koşturduğundan, biraz daha bekliyor sadece.
  • başlıkta ilk yazdığım entry, gg gerekçesiyle silindi.

    ulan o entry göte girebilirse, benim götüme girebilir, bundan sözlüğe ne? adam sözlüğe mi dava açacak? kullandığım ifadeler mi problem? lan burada "orospu çocuğu", "bazı orospu çocukları", "anası sikilmiş godoşlar" vb ifadeleri havada uçuşuyor. sadece bana değil, cümle yazara ana avrat sövülüyor da bir bok yapmıyorsunuz. aynı gün içinde "xxx tarihinde şunu yapmam" başlığını iki farklı yazar açıyor, birini çaylak yaparken diğeri arkadaşınız olduğu için dokunmuyorsunuz. yine aynı içerikli başlığı kadın yazar açınca uçuruluyor ama erkek yazınca hiçbir bok olmuyor. bütün bunları pişkince yapıyor ve aynı pişkinlikte izliyorsunuz. sonra benim bir yazara yönelik ifademi, gg gerekçesiyle siliyorsunuz.

    herif burada alayımızı dolandırıcılıkla suçluyor, vurgun iddiasında bulunuyor. hem de kanıt falan da yok. böyle dangalaklıklara müsaade ediyorsunuz, buna verilen tepki gg oluyor. hayır, senin götüne nerden giriyor, ben onu anlamadım.

    burada allah'ın günü adaletinize ve çifte standardınıza sövdürmeye bu kadar mı meraklı mısınız?
hesabın var mı? giriş yap