opaline
-
manhattan'da bir bar adi.
ilk bakista hic bir ozelligi yoktur, hatta girisini kacirabilirsiniz bile, cunku bodrum katindadir. ama bu mekana cumartesi aksamlari yolunuz duserse bir gecede birden fazla sok gecirme olasiliginiz vardir.
iceri girdiginizde ilk gozunuze carpan sey uzun bir vestiyer kuyrugudur. kisin gittiyseniz "hava soguk ne de olsa, normaldir" dersiniz, ama bir terslik vardir bu iste. gozunuz beyninize sinyaller yollar, ama beyin maalesef buna hazir degildir, bir kac saniye syntax error verir. gozunuz israr eder, ve sonunda beyin gelen sinyalleri kabul etmek zorunda kalir.
evet, siradaki kizlar ve erkekler vestiyere pantolonlarini vermek icin beklemektedirler! killi bacaklar, beyaz arap kadri donlari, nefis bayan popolari vardir vestiyer sirasinda!
arapca biliyorsaniz hemen bi dua okur, yolunuza devam edersiniz.
ana salona girdiginizde yine bir tokat gelir: barin ustu dahil cesitli yerlerde ustlerinde tangadan baska bir sey olmayan zenci erkekler ile bikinili bayanlar dansetmektedir. iceri adim atmak icin 20-30 dolar verilen clublarda sikca rastlanabilen bu duruma east village'da girisi ucretsiz bir rock barda rastlamaktir sizi sasirtan.
bir sure sonra burada pantolonunu vestiyere birakanlara bir icki fiyatina iki icki verildigini ogrenirsiniz. bardan aldiginiz ickinin fiyatini duyunca etrafta don gomlek gezenlere hak verir, "acaba ben de mi biraksam pantolonu" diye dusunursunuz.
tam olan bitene alismaya baslarken sahneye bir travesti cikar, az sonra yapilacak bir yarismadan bahseder. yarisma oldukca basittir: en cilgina 100 dolar verilecektir. "ulan yuz dolara ne cilginligi yapilir ki?' diyemeden sahneye iki lezbiyen firlar, deliler gibi sevismeye baslarlar, bir yandan da birbirlerini soyarlar. sadece bikini altlari kalana kadar soyarlar birbirlerini, ve o an siz herkesin kaybettigi new york'u buldugunuzu anlarsiniz.
"vay be, ne geceydi" diyecekken sahneye bir herif firlar. uzerinde sadece bir don vardir. travesti "yuz dolar icin ne yapacaksin bize" sorusunu sorar sormaz adam donunu cikartip seyircilere firlatir.
"ulan simdi adami yaka paca indirecekler sahneden" derken seyirci kendinden gecer, alkislar adam ve cuku icindir. yarisma sonlanana kadar adam sahnede oyle durur, yuz dolari alir, alan mutlu veren mutlu olur.
o gece eve gidip yattiginizda adam ve cuku ruyaniza girer, sabah cok karisik duygular icerisinde uyanirsiniz. -
best gay dance party* ödülünü almış bir mekandır.
vestiyere pantalon verecekseniz pantalonu yere çömelerek çıkartıp vermekte fayda var. -
2002 çıkışlı bir dishwalla albümü.
1. opaline
2. angels or devils
3. somewhere in the middle
4. every little thing
5. when morning comes
6. home
7. today, tonight
8. mad life
9. candleburn
10. nashville skyline
11. drawn out -
tanıdıktan sonra "evrende gerçekten yalnız değilmiş" dedirten yazardır. şans eseri tanışılmış ve memnun olunmuştur. ayrıca sıcak kanlı ve çocuksu şirinliğiyle gönülleri okşar. gurbet ellerde acme'de ikamet etmekteymiş kendisi, zaman zaman sıla hasreti çekmekteymiş. eğer "meep meep" diye bir ses duyarsanız bu o'dur, merak etmeyin.
(bkz: road runner) -
dokuzuncu nesil melek.
-
insanın ancak ailesinden birine yapacağı kadar şefkatle bir süpriz daha yapmıştır bana. görmediğim halde enerjisel olarak boynuna sarıldığım düşünceli, übremensch insandır. ellerine kollarına sağlıktır.
(bkz: hastasınım) -
özenine, ilgisine, gönlüne hastalar olduğum gkkk ailesi üyesi.
öyle görünüyor ki kendisi için ördüğüm atkı'yı 3.cemre düştükten sonra yollayacağım.
çok işe yarar bir insanım evet :/
ama uğraştım çok vallahi billahi. -
gercek kesit ve oktan erdikmen yorum teroru konusunda saatlerce konusabileceginizdir.
-
katatonia’nın sky void of stars albümünün harikulade şarkısı. şaheser.
-
uzun yıllar katatonia'nın konser setlist'lerinde olacağından emşn olduğum, hep bir ağızdan söylenecek tarz bir şarkı. canlı performansını dinlemek için sabırsızlanıyorum.
sözleri:
see my scars
they come from the other half
the drowning god
my words are bouncing off the ground
ı see them all around
but your back was turned
my heart had to learn
these years
what a theft
forty-six now
how many left?
recall the red sun burning
over the avenues and into our view
radiance that signified
magnified
divergent hue
ı see the last day turning
straight into emptiness
how did it get so late?
your little voice in shadow now
sowing seeds to segregate
opaline
saw the trail of the fleeting twin
through last year's grass
with the curtain closing in a bit
ı will go where ı see fit
love me not
for ı was never one to pass the test, no
all for the best
you're heading east
ıf you go now
ı go west
ı see the last day turning
straight into emptiness
how did it get so late?
your little voice in shadow now
sowing seeds to segregate
gliding
weightless
through the vapour
off the map and into loss
no more wisdom here to gather
no more boundaries to cross
ı see the last day turning
straight into emptiness
how did it get so late?
your little voice in shadow now
sowing seeds to segregate
ı had a futile dream
ıt rose from loving you
but the debt has broken my back
there's no need to retaliate
as your train has left our track
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap