• (bkz: kozmonot osman)
    (bkz: https://soundcloud.com/kozmonotosman)

    "bundan üç, dört yıl öncesine kadar dinlemeyi aklımıza bile getirmediğimiz, hatta dalga geçip utandığımız türkülere nasıl oldu da dans ederek eşlik etmeye başladık? meğerse hepimizin içinde yatan anadolu çocuğu çıkmak için biraz parlatılmayı bekliyormuş.

    eski dönem türkü, türkçe funk ve psychedelic parçalara yeni kıvrımlar ekleyerek bunu ‘’cool’’ hale getiren foc edits projesiyle tanıdığımız kaan düzarat ve soundcloud’da kozmonot olarak bilinen osman başaran anlattı.

    meraklıları için de ekstra bir türkçe funk listesi hazırladılar. kabul edelim, onlar bu şarkıları tozlu raflardan çıkartıp house ve disco öğelerle editleyene kadar kimse bunun bu kadar eğlenceli olabileceğini tahmin etmemişti.

    parmaklarınızı şıklatmaya başladığınızı görebiliyorum, utanmayın, piste gelin!

    dedem bana kozmonot osman derdi

    türkçe funk sizin de sayenizde son zamanlarda popüler olmaya başladı. ne zaman başladı peki bu akım?

    kaan düzarat: sadece türkçe funk demek sınırlamış olur. türkçe psychedelic müzik ve türkçe folk da buna dahil. anadolu folk olarak da geçer. bu parçaların edit olarak yeniden gün yüzüne çıkması son üç,dört seneyi buluyor. ama asıl orjinallerinin yapıldığı dönem 70’ler ve sonrası.

    siz kendi tarzınızı turkish funk olarak mı tanımlarsınız?

    k.d. : hayır. editlediğimiz bazı orjinal eserlerin ilk çıktığı dönemdeki ismi o. ama bizim yaptığımız onların yeniden editlenmiş halleri olduğundan içerisinde house, techno, disco, hiphop gibi türleri de barındırıyor. orijinal materyal turkish folk ve türevleri ama yeniden düzenlenmiş halinin türü onun temposuna ritimlerine, formuna bağlı. foc edits genellikle house,disco ve technolaştırılmış editlerden oluşuyor.

    osman başaran: ben de tarzıma belli bir isim veremem. şarkı yapmaya başlarken de bu house olsun, bu techno olsun diye başlamıyorum. birkaç tarz da bir arada olabiliyor.

    eski türkülere olan ilginiz nereden geliyor?

    o.b. : benim dedemden kaynaklanıyor. zamanında almanya’da bağlama çalmış bir adam. derdiyoklar ikilisi diye bir ikili var.onun kayınpederiyle dedem çok iyi arkadaşmış. bizim arabada da hep derdiyoklar ikilisi, selda bağcan, arif sağ gibi insanların kasetleri çalardı. benim de çocukluğumda kulağımın en aşina olduğu parçalar onlardı. hatta kozmonot ismini de bana dedem verdi. niye bilmiyorum, bana hep ‘’kozmonot osman’’ derdi. o şarkıları hala dinlerken eğlenceli buluyorum.

    k.d. : küçükken bir yerden içinize yerleşiyor ve büyüyünce barındırdığı armonileri fark edip daha bir seviyorsunuz. biz de bunu günümüz formlarına yakıştırıp çalıyoruz. dj setlerimizin içine koyarak, clublarda çalarak bunu yeni bir şekle sokuyoruz. sonuçta çok zengin bir kültürümüz var ve içimize işlemiş.

    batılılaşırken kültürümüzü köylü diye göz ardı ettik

    yeni nesil gençlikte- ki siz de aslında yeni nesil sayılırsınız, gelenekleriyle ve geçmişle bağını tümden kopartmak modayken siz tam aksi yönde bir atakta bulunup bunu günümüze uyarladınız. türküler de artık havalı hale gelmeye başladı.

    k.d. : o reddetme dönemini biz de yaşadık ufakken. batı hayranlığı vardı. çünkü bizim büyüdüğümüz dönemde yani 80 ve erken 90’larda çıkan müzik sınırlı sayıdaydı ve dışarda yapılana özenip ezik hissettiğimiz bir dönemdi. kimse reddetmesin bunu. ancak değerlerimizi özüme dönünce daha iyi anlama fırsatım oldu kendi adıma. dönem dönem türkülerin bastırıldığı olmuş. batılılaşırken mevcut kültür, köylü, doğulu diye göz ardı edilmiş. 80 doğumluyum ve bu reddetme durumu bize kadar ulaşmış.
    o.b. : 68 kuşağı da aslında bunlara baş kaldırmış biraz. türkçe funk ve psychdelic de o dönem çıkmaya başlamış. 500 yıllık türküyü o zamanın şartlarıyla yeniden düzenlemişler.
    günümüzün dans etme ihtiyacını geçmişten de bir şeyler katarak birleştirdiğimizde ortaya bu mu çıkıyor?
    k.d. : ortaya tebessüm çıkıyor. çalarken onu fark ettim. aslında insanların kendisine bile itiraf edemediği ama sevdiği bir şeyi onlara sunduğumuzu fark ettim. benim de ilk başta ilgimi çeken o oldu. bazıları hala ‘’türkçe çalıyor ya’’ diye burun kıvırıp talihsiz açıklamalarda bulunuyor ama sonradan onlar da eşlik etmeye başlıyor. bizimle beraber türküler de belli bir kesim için meşrulaşmış oldu, yabancı müzik setlerinin içinde yer buldu. zaten müziği diline göre ayırmak baştan yanlış bir hareket.
    bu parçaları ilk çaldığınız zamanı hatırlıyor musunuz? ilk tepkiler ne oldu?

    o.b.: ben ilk defa geçen haftalarda çaldım. insanların tepkisi çok güzeldi. ben oraya gitmeden önce de çalıyorlarmış parçalarımı zaten. benim sevdiğim şeyleri başkalarının da benimle birlikte sevdiğini görmek hoşuma gitti.

    diskoya gidenle türkü bara gideni buluşturuyoruz

    parmak şıklatarak dans edenler de oluyor mu?

    k.d.: evet bazen şakayla karışık oluyor. araya türk bir ritim girince aralarında omuz sallayıp, parmak şıklatıyorlar. ama tabii bütün gece öyle gitmiyor sonra tekrar günümüz modern figürlerine dönüp sallanmaya başlıyorlar.

    ep çıkardınız mı?

    k.d.: başkalarının şarkılarını yeniden düzenlediğimiz için albüm çıkarmaktan ziyade internete herkesin dinleyebileceği şekilde koymayı tercih ettik. basılı olarak bir ep henüz çıkarmadık. ama eser sahiplerinden telif hakkı alıp plak çıkartmak gibi bir niyetimiz var. çalışmalara başladık. foc adı altında edit plakları ve toplamalar çıkaracağız.

    başka plak şirketi yok mu?

    k.d.:nublu records var. barış k.’nın turkish psychedelic, funk, soul editlerini yayınladı. içerisinde derdiyoklar’dan erkin koray'a nefis parçalar var. nublu’nun dışında türkiye’de edit basan yok bildiğim kadarıyla. ama yurtdışında bir hayli yaygın.

    ileride türk müzik geçmişine bakıldığında bunların basılı olarak yer alması güzel olabilir.

    k.d. : bence de bu sayede daha fazla kitleye ulaşacak ve orijinallerinin değerleri daha iyi anlaşılacak. mesela özdemir erdoğan’ın aç kapıyı gir içeri parçasını hiç duymamış ama editi sayesinde araştırıp öğreniyor.

    nasıl bir kesime hitap ettiğinizi düşünüyorsunuz?

    k.d. : çok geniş. her yaş grubundan dinleyicimiz var. güzel tarafı da bu zaten. disco/club mekanlara gidenle türkü bara giden insanlar orta noktada buluşuyor. sadece anadolu pop, folk ve türevleri de değil. sezen aksu ve ajda pekkan’dan da sağlam disko parçalar yakalayabiliyoruz 80’lerden. onno tunç’un muhteşem düzenlemeleri olmuş bir dönem.

    o.b. : benim arkadaşımın annesi bile dinliyormuş parçalarımı. soundcloud’daki yorumlardan daanlaşılıyor hitap ettiği kesim. bağlama bölümünde yorum girenler ’helal be!’şeklinde yazarken house kısımlarda ’çok iyi olmuş’ diye yazıyorlar.

    dinlemeyi en sevdiğiniz eski parçalardan bir liste yapacak olursak…

    k.d. : özdemir erdoğan’dan aç kapıyı gir içeri’yi kesin eklerim. foc edits adıyla paylaştığım ilk editimdi. o parçanın yeri ayrıdır. fikret kızılok’tan ‘’haberin var mı?’’parçası da çıktığı dönem için devrim niteliğindeydi. henüz editi yoktur. neşet ertaş ‘’dane dane benleri var yüzünde’’, barış manço ‘’alla beni pulla beni’’, derdiyoklar ikilisi’nden ‘’yaz gazeteci’’nin barış k. editi. barış k.’nın bu alanda çok iyi parçaları var. barış ilklerdendir edit konusunda. dj tutan’ın barış manço,’’ham meyveyi kopardılar dalından’’ editini de çok severim. kabus’un cartel dönemi 95’de albüm için yaptığı altyapılar/editler bombadır.

    o.b. : ben de ilk aşık veysel’den, ‘’uzun ince bir yoldayım’’. onun dışında arif sağ ile zafer dilek’in ‘’hüdayda’’ diye bir ankara havası var 1973 kaydı çok başarılı bir oyun havasıdır. okay temiz’in ‘’denizaltı rüzgarları’’ parçası da türk filmlerinden aşina olduğumuz çok başarılı bir parça. barış manço ‘’ademoğlu kızgın fırın havva kızı mercimek’’. kabus kerim parçaları. cartel’den ‘’evdeki ses.’’"

    - özge mine sarıçam
hesabın var mı? giriş yap