• fakirliğin kısır dongusu teorisini ortayan atan estonya doğumlu, columbia üniversitesinde profesörlük yapmış iktisatçıdır.
  • bir ülkenin fakir olduğu için fakir olduğunu, fakir ülkelerin içinden çıkılamaz bir kapalı çember sahibi olduklarını söyleyen iktisatçıdır.
    (bkz: işçisin sen işçi kal)
    (bkz: fakirsin sen fakir fakir)
    (bkz: ananı da al git)
  • burjuva iktisat ekollerinden neoklasik yaklaşımın, kalkınma ekonomisi alanına el uzatmasına vesile olmuş kişidir. nurkse'e göre, az gelişmiş ülkeler fakir oldukları için sermaye birikimleri yetersizdir, sermaye haddi yetersiz olduğu için yatırım düzeyini nüfus artışı hızında yükseltemezler; yatırım düzeyini gerektiği kadar yüksekltemedikleri için teknolojiyi ve iş bölümünü geliştiremezler, teknolojileri geri olduğu için ve emeği etkin kullanamadıkları için, yeterli düzeyde sermaye birikimi sağlayamazlar, sermaye birikimi sağlayamadıkları için de fakirdirler.

    çözüm önerisi olarak dışarıdan ödünç fon girişi (yani borçlanma) ve üretici sermaye girişinin şart olduğunu savunur bu bağlamda. arjantin gibi ülkeler vakti zamanında nurkse'ü dinleyip batmıştır.
  • 'yoksulluğun sebebi yoksulluktur.' diyerek beyin fırtınası yapan reiz.
  • yoksulluğun kısır döngüsü fikrini ortaya atan iktisatçıdır. ona göre fakir ülkeler fakir olduğu için fakirdir. düşük kişi başına gelir düşük tasarrufa, düşük tasarruf ise yatırımların azalmasına neden olur. yine düşük gelir düşük taleb, düşük talep ise düşük üretime neden olur demiştir.

    neden fakirim diyenler, aslında fakir oldukları için fakirdirler.
  • esas olarak tulumba mekanizmasından beslenerek ortaya attığı kısır döngü ile bilinir. ister makro ister mikro olsun fakirler fakir olduğu için fakirlerdir demektedir.

    fakirsen az tasarruf edersin, tasarruf azsa yatırım azdır, yatırım azsa üretim azdır, üretim azsa gelir azdır, gelir azsa fakirsin demektir.

    pek tabi klasik olarak döngüden çıkmanın en kolay yolu dişlilerden birini kırmaktır.

    çarpan etkisinin en yüksek olduğu dişli yatırımdır bu nedenle rasyonel politikalarda zincir düşük yatırımdan kırılır, dış kaynak, yeni teknoloji veya ekonomik devrim ile yatırımlar arttırılır, yatırım artınca üretim, üretim artınca gelir artar. (bkz: rpc)

    ancak istisnalar var tabi. bazı ülkelerin kaynakları çok iyidir ancak doğru yönetilmediği için kaynaklar ve tasarruflar yatırım gibi sürdürülebilir gelir sağlamaya değil siyaset, nepotizm veya veblen tüketime yönlendirilebilir. kaynaklar sınırsız olmadığı için bir yerde tükenecektir ve bu olduğunda mevcut nesil fakirlik kısır döngüsüne girecektir. (bkz: türkiye)

    o nedenle yağmur yağarken kovaları doldurmak gerek. yoksa gelecek nesillere ciddi borçlanacağız. tabi bize ne? biz kendimize bakarız, gelecek nesillerde kendi sorununu kendisi çözsün diyorsanız emin olun iktidarda 20 sene bahsettiğim şekilde kaynakları talan etseniz bile cari nesil bunu problem yapmayacak, "kim fakirmiş hadi göster" diyecektir.*
hesabın var mı? giriş yap