• yüksektir.

    superfreakonomics okuyanlar mutlaka denk gelmiştir, sizden kaçmaz genelde bunca zamandır neden buna değinilmemiş onu da anlamadım.
    (islamcıların tabiriyle bu kadar kuduz ateist köpek varken.* , benim gibi ateist olmayan birine denk geldi ve yıllarca hiç mevzusunu açmamıştım, şimdi yokluğuna dayanamayıp bu ilginç bilgiyi paylaşmak istedim ki birileri belki açıklayabilir ve kimsenin şüphesi kalmaz diye.)

    not : hamileler oruç tutmak zorunda değil diyenler için; birazdan yazacağım alıntı hamileliğin henüz birinci ayında hamile olduğundan haberi olmayıp oruç tutanlar için, hamilelikten haberi olanlar için değil. zira bu ayrıntı bizi daha büyük bir çıkmaza sokuyor. bu neden düşünülmemiş? yoksa engelli çocuklar gerçekten "allah vergisi" mi?

    ek not: çok fazla argumentum ad hominem'e başvuruyorsunuz, çirkin oluyor. yapmayın. mantıklı konuşun, alakasız konuları değil.

    kitabın o bölümü

    --- spoiler ---
    "güney uganda'da mayıs 2010'da doğan bebeklerin görsel, işitsel veya öğrenme özürlerine sahip olma ihtimalleri 20% daha fazla.

    bundan üç sene sonra mayıs bebek sahibi olmak için iyi bir ay olabilirdi. (sonra nisan aynı durumda kalabilir.) çünkü ramazan her sene 11 gün daha geri geliyor.

    şimdi michigan'a (abd) gidelim. buradaki insanların daha büyük riski var. michigan'ın belli bölümleri yüksek oranda müslüman nüfusu barındırıyor. tıpkı güney uganda gibi.
    bhashkar mazumder ve douglas almond'un topladığı istatistiklere göre genel olarak ramazan sırasında ana rahminde olan bebeklerin gelişim sorunları göstermeleri daha olası. sonuçların en ağır olduğu zaman ise orucun hamileliğin birinci ayı'na (fark edilmesi zor zamana) denk gelmesi.

    [benzer sonuçları gözlemlemek için annenin 8.aya kadar oruç tuttuğu herhangi bir zaman dilimi kabul edilebilir; ancak ramazanda oruç tutmak sadece hamileliği fark edenlere zorunlu kılınmadığı için 3.ay ve sonrasındaki oruçları sorumlu tutmamak lazım (tutmamışlardır diyelim). birinci ayda hamile olup farkında olmayanlar ne yapabilirler? hele hele 20.yüzyıl öncesinde insanlar ne kadar uzun süre bu etkiye maruz kaldı acaba?]

    ramazan her sene 11 gün erken başlıyor. 2009'da ağustos 21'den eylül 19'a kadar sürdü. bu da mayıs 2010'u bebekler için en "talihsiz" ay yapmış oldu. michigan'ın daha yüksek orana sahip olmasının nedeni ise; michigan, kuzey yarım küre'de (daha uzun susuz ve yemeksiz günler), uganda ise ekvatorda (eşit saatler 12-12). "

    --- spoiler ---

    korelasyon her şeyi açıklamaz; illa ki "neden" olmak zorunda değildir. ancak burada güçlü bir argüman var ve çürütülmesi için başka etkenlere de göz atmak gerekir. mesela dünyanın başka ülkelerinde (müslüman nüfusu olan bölgelerde) engelli çocukları ve onların doğum tarihleri gibi datalarını derleyip araştırma yapmak gerekebilir. ancak ek araştırmalar dahi gelmeden, bu iki bölge (abd/michigan ile uganda) bile yeterince güçlü bir argüman sunuyor.

    ben din konularında error veriyorum. bu konuyu kamuoyuna arz ediyorum.
    acaba 1400 yıldır kaç nesil böyle doğdu, böyle hayata geldi?
    (bkz: bilemiyorum altan)

    --- `önemli bilgi - kitabın alıntı yaptığı makalenin aslı` ---
    --- `önemli bilgi - kitabın alıntı yaptığı makalenin aslı` ---

    http://www.nber.org/papers/w14428
    https://sites.google.com/site/bhashresearch/

    "ıdentification of our ıtt estimates comes from an idiosyncratic, non-linear function of
    date of birth. ıf this function somehow introduced a mechanical relationship between
    birth date and health outcomes (e.g. picking up a time trend), it should also be observed
    among non-muslims. as a check on the validity of the results above, we apply the same
    ıtt to our non-arab sample in table 2. the first six columns assign exposure assuming
    normal gestation for the whole sample, while the seventh through ninth columns utilize
    the gestation data and present the results for the sample of full-term births. within each
    of these sets of results, we use either all non-arab mothers or a “super control” group
    of non-arab mothers living in zipcodes without any arabs (according to the 2000 census
    data).26 we find no birthweight effects among non-arabs comparable to the results in table 1."

    --- `önemli bilgi - kitabın alıntı yaptığı makalenin aslı` ---
    --- `önemli bilgi - kitabın alıntı yaptığı makalenin aslı` ---

    diyor ki:
    "biz bu müslüman olanların datasını size verdik, ancak belki michigan'da başka bir olay vardı; herkes bu doğum oranlarına sahiptir diye müslüman olmayanları da kontrol edelim dedik. (bkz: check) ancak müslüman olmayanlarda normal seyrin dışında hiçbir etki gözlemlemedik."

    asıl makale linkini üstte verdim. tüm kaynaklar vesaire her şey yazıyor. isteyen kontrol edebilir.

    edit2: ad hominem konusunda ilerlemiş bir arkadaş (iki alttaki entry) konuya odaklanmak yerine bana odaklanmıştı. örnekteki gibi "gerçeklerden kaçmaya bahane arayanlar" olma ihtimali olduğu için, daha önce yazmış olduğum "caner taslaman gelsin açıklasın, belki vardır bir nedeni" temalı yazdıklarımı kaldırdım ki sadece konuya odaklanılsın diye. (çünkü saldırgan olduğum söylenerek konu daha fazla kişi tarafından başka yerlere çekilebilirdi.) "hadi ateistler bunu da açıklayın" temalı bir şey. birisi açıklasın. bu kadar. korkacağım veya saklamam gereken bir şey yok. bunu kullanıp konuyu bulandırabilecek insanlar olduğunu gördüğüm için sildim. kaldı ki korelasyonun direkt neden olmayacağını daha önce de söyledim, bu sebeple bulabiliyorsanız başka neden bulun ve sunun diyorum. ben sıfır şüphe ile dine inanmak istiyorum, bu sebeple bu tezin çürüdüğünü görmek istiyorum. bunu da çok açık belirttim, belli ki saldırı yok.

    makaleyi okuyun, başka bilgileriniz varsa onları paylaşın; "bu engelli çocukların artmasının nedeni x'tir aslında, bakın veriler de bunlardır..." deyin dinleyelim. ancak konuyu saptırmak için "sen..." dediğiniz anda konu patlıyor, çünkü mevzubahis ben değilim, araştırma. bu gibi haksız argümanlar ile konunun sabote edilmesine izin vermeyeceğim. lütfen sadece içeriğe ve verilere bakın, suyu bulandırmayın.
  • kendi başına yetersiz bir tespittir.

    hamilelik genellikle adetin gecikmesiyle birlikte 4-5 haftalıkken fark edilir. bu süre zarfında hamile olan kadın hamileliğinin farkında olmadan oruç tutabilir, spor yapabilir, koşabilir, temizlik yapabilir, sayısız defa eğilip kalkabilir, tarlada çalışabilir, ağır kaldırabilir, ağır bir iş temposuna girebilir, seyehat edebilir, alkol veya embryionun gelişimine zarar veren ilaçlar tüketebilir. muhtemelen hepimizin annesinin zamanında yaptığı gibi. oruç, bu sınırlı sürede hamile bir kadının ilk dönemlerde yapmaması gereken onlarca şeyden yalnızca biridir.

    tüm bu yapılanların embriyoya zarar verme riski her zaman vardır. kaldı ki çocuğun engelli doğumuna veya düşük yaşanmasına sebep olan daha birçok sebep vardır. tüm bu parametreleri ve spesifik durumları görmezden gelip belli bir dönemde belli bir bölgede yaşanan engelli doğumları ramazan ayıyla açıklamak, açıkçası pek bilimsel görünmüyor. iş yaşamı, insan ilişkileri, sağlık vs. hayatın hiçbir alanı, her şeyin öngörülebildiği bir mutlak-sıfır-risk barındırmaz.

    son olarak şunu belirtmek gerek. dinler insanlara mutlak refah, sonsuz barış veya sorunsuz bir hayat getireceği iddiasında değildir.
  • hamile olduğunu farketmeyen kadın diyet yapabilir,ilaç kullanabilir,alkol alabilir sigara içebilir keza oruç da tutabilir.hamile olduğunuzu farkedin olum o ne yaa
  • aslında gayet de bilimsel bir çalışma olmuş. sayılan diğer tehlikeli durumlar yılın 12 ayı varken engelli bebek sayısındaki artış ramazana denk gelen birinci ayların olduğu döneme denk gelmiş.gebelik ihtimali olan ilişki yaşanmış ise akılda tutulması gereken bir bilgi..
  • eleştiri oklarının hedefi olan bir kitaptan alınan argüman. akla yakın gelse de (oruç tutan bir kişi, hamile olduğunu fark etmese bile bebeğe zarar verebilecek belli aktivitelerden uzak durmak zorundadır.), şüpheyle yaklaşmak lazım. küresel ısınmayı bir kirletici gazla düzeltmeyi öngören bir kitaptan bahsediyoruz.

    söz konusu makaleye ulaşılabilir.

    edit: makaleyi okudum. gayet bilimsel. yalnız kitaptan dolayı bu makale kötü, tü kaka, deli saçması demedim. okumadan önce "şüpheyle yaklaşmak lazım" dedim. dünyanın en iyi gazeteleri, kitapları, en aydın insanları bile yanlış bilgi verebilir. en boş beleş kaynaklardan da çok güzel bir şey çıkabilir. yine de, güvenilir olmayan kaynaklardan alınan bilgiden biraz daha fazla şüphe duymak normaldir, ad hominem değildir. kaynaktan dolayı bilgiyi hiç irdelemeden geçersiz saymak ad hominem'dir.

    bir de eleştiri var, eleştiri var. hiçbir kitap mükemmel değildir, ama yapılan eleştiri en ağır türden. haklı nedenler var. sorunun köküne değil, belirtilerine yönelik bir çözüm. karbondioksit sadece küresel ısınmaya yol açmaz, deniz canlılarının kabuk oluşturmasını engellemek gibi diğer etkileri de vardır.

    yine de, verilen başka araştırma linklerinde örneklem çok küçük. nüfus verilerinin alındığı bu çalışmadan farklı olarak kontrollü bir ortam oluşturulmuş, fakat bunlar çok daha az sayıda kişi üzerinde yapılmış.
  • yeteri kadar kitap okursaniz zaten her kitap hakkinda bir suru elestiriler yazildigini gorebilirsiniz. hicbir kitaba tum dunya istisnasiz alkis tutmaz.

    yine konuyu baska yerlere cekerek; bir fikri degil, bir veriyi elestirmeniz ne kadar dogru bilmiyorum. adamlar arastirma yapip veri vermis. (bkz: korelasyon) oruc ve engelli cocuk iliskisi fikir degil, veri. (bkz: fact)

    ayrica kitaptaki o bolum (kuresel isinmayi engellemek icin atmosfere gunes isinlarini geri yansitacak partikuller birakmak); bloomberg, the economist, popular sciencegibi unlu dergilerde bile "acaba olabilir mi?" mantigi ile konu edinilmisti. kitap bir yargiya varmiyor, "boyle bir sey var; mantikli mi degil mi bilemeyiz, hep dedigimiz gibi biz ekonomistiz vs. sadece onerileni sunuyoruz." minvalinde konusuyorlar.

    konuyu degistirmenin manasi yok. mevzubahis bolum veridir, fikir degil. korelasyonlar her zaman mantikli olacak diye bir sey yok, elestiri yapacaksaniz mantikli argumanlar sunun; mesela "engelli cocuklar o donem hem uganda'da, hem michigan'da gorulen yuksek radyasyon sebebiyle oldu." vs. gibi seyler bulun.

    almanya'ya laf atarken "bunlar nazi, bunlar neler yapti." suclamalari gibi alakasiz girisler (bkz: whataboutism) yapmamizin bize yarari yok.
  • ya adamlar cam gibi datayi, analizi onune koyuyo,

    bunu yazan adam (kitap yazari steven levitt) da dunyanin en unlu ekonomicilerinden biri, bates clark medal sahibi, dunyanin en iyi universitelerinden university of chicago'da ekonomi profesoru. mutemelen nobel odulu alacaklardan biri ileride,

    burdaki adam gelmis yok bilimsel degilmis bilmem ne diyor.
    ugandayi genelleyemezmisiz. niye ugandalilarin vucudu acliga farkli tepki mi veriyor.

    ne denir ki buna

    bir de kendince triplere giriyolar yok bilim degilmis de analizmis de.

    bi ac dunning-kruger effect nedir ogren kardesim belki hayatini biraz iyi yone dogru ittirmeye baslarsin.

    edit: okumadan konustugunuz belli, makale sadece uganda'dan degil ırak ve abd'de muslumanlarin yogun yasadigi bolgelerden de sonuclar gosteriyor ve bunlar birbiriyle tutarli
  • hamilelik döneminde çocuğun hayatını tehlikeye sokacak onlarca durum senenin her günü geçerli ve riskli iken belli bir dönemi işaret ederek, bu dönemde falanca ibadeti yapmak özürlü bir çocuk sahibi olmanıza neden olabilir gibi bir araştırma yapmak, veri toplamak ne kadar akla ve mantığa uygun ilk bunu sorguladım. oruç müslüman bireylere farz ateist kardeş, bu konuda kendini daha fazla kasma istersen.

    not: türkiyede trafik kazasında ölme/sakatlanma riskinin bir terör saldırısında ölme/sakatlanma riskinden daha fazla olduğu gerçeği seni otomobil satın almaktan vazgeçirebiliyor mu?
  • dindar müslümanların ürerkenki amacı insan yetiştirmek değil, mümin yetiştirmek olduğu için pek sorun etmiyorlar. ben oruç tutamadan doğurup sağlıklı büyüyeceğine oruç tutarak sakat ve özürlü doğurayım, öyle olduğu için kendini yetiştirip sorgulamayı da öğrenmesin, ölene kadar beraber ot gibi ibadet ederiz daha iyi diye düşünüyorlar.
hesabın var mı? giriş yap