• şahsen bestelediğim, 2kabeyle beraber de üstünden geçtiğimiz bir eserdir kendisi.

    the dark tower serisini okumuş olanlarınız bilecektir [okumamış olanlarınıza da spoiler olacaktır] lud olsun, thunderclap olsun, mid world'ün her yerinde "binlerce yıl önceden kalmış, ancak halen çalışan robotlar" vardır.

    nükleer enerji ile çalışan bu robotlar, süreç içinde arızalanırlar. ancak, post apokaliptik görünen ortamda, robotları tamir etmeyi yahut programlamalarını değiştirmeyi bilen kimse yoktur.

    bu yüzden robotlar, son aldıkları emirlere göre, binyıllar boyunca hiç durmadan -ve durdurulamadan- işlerini yapmaya devam ederler.

    arızaları dolayısıyla erratic şekilde olsa da, gerekiyorsa kar kürürler; gerekiyorsa çocuk bakarlar.

    işte bu şarkı da, o ortamda yaşayan bir ramazan davulcusu robotu, runtar'ı anlatır. ramazanın dahi ne olduğunu hatırlayanın kalmadığı bir ortamda, ama hatalı ama doğru, her ramazan çıkıp davulunu çalan ramazan runtar'ın...

    http://pingiz.com/…gus~mengus/ramazanruntar-0.1.mp3
  • mengusun kariyerinde cok onemli bir mihenk ta$i.
  • henüz taze taze dinlediğim tım tım da tım tım tım tım da tım tım ları dışında gayet cazip gelmiş melodiler zinciri. elbette üstünde yapılacak çalışmalarla mengus beyin sanateserleri arasında yerini bulacak üst sıralara yerleşecektir.
    şu tım tım ları bi açıklığa kavuşturmak gerekirse kendisi ramazan davulcusudur tım tım sız olamamaktadır elbet ama işte bu da benim öküzlüğüm olsun tım tım lar hoşuma gitmedi o kadar.
  • runtar, ramazan ayı boyunca her sabah,gün doğmadan bir saat evvel kalkar, hazırlanır, binyıllar boyunca artık neredeyse ipliğe dönmüş pantalonunu ve yün yeleğini, müthiş bir kesinlikle giyer, aynada kendine bakmasına gerek yoktur.

    kapının arkasında asılı duran emektar asma davulunu alır, yine aynı kesinlikle boynuna geçirir, kapıdan çıkar.

    evinden köy meydanına doğru yürümeye başlar. davulun sesi kulaklarındaki pası aldıkça runtar coşar. daha büyük bir coşkuyla,gözlerini göğe kaldırarak kafasını sallayarak çalar.

    köy meydanına vardığında, durur ve geçmiş bin yılları düşünür... kasabada olanı biteni, gözlerinin kaydettiği binlerce, yüzbinlerce olayı hatırlar, ve davulunu köyün gelmiş geçmiş tüm insanları için çalmaya başlar.

    ancak tozlu binyılların üstüne bu heyecanı [köyden geçen silahşörler, farson'ın adamları, tatlı sally'nin kokusu, doğan son sağlıklı çocuk, diğer davulcu robotların bozulmaları, atlattığı yok olma tehlikeleri, köy halkının değişimi, dünyanın ilerlemesi, insanların her şeyi unutması, her şeyi hatırlamak, hasat zamanı yakılan ateşler, ilk kez öldürülmeye çalışılması (ki isa adam'ın takipçileri tarafından denenmiştir), kendini korumak için öldürmek zorunda kaldığı insanlar, uzun süredir karşısına çıkan en ilginç şey olan bir kaplumbağa] kaldıramayan devreleri hatalı davranmaya başlarlar. runtar hatayı müziğine yedirir, iç huzuruyla çalar davulunu.

    meydandan köyün diğer ucuna mesafeyi bu şekilde geçer. köyün sonuna geldiğinde durur runtar, ardına bakar ve işini bir kez daha olabilecek en iyi şekilde yapmış olmanın iç huzuruyla, evine geri döner.
  • runtar dünya henüz ilerlemeden önce yapılan savaşlarda kullanılırdı. görevi savaş davulları çalmaktı.

    sonra- size yarasın- dünya geçip gitti. savaş filan kalmadı. her yer terkedildi. taş duvarlar karardı, son atom motorları da stop etti.

    runtar'ın davulları susmadı. ama artık gündüzleri pek görünmüyor. gurup vaktinde uzaktan beliriyor. onun için "mezarlıkta gezinir" diyorlar. ölen çocuklar için davul çaldığı söyleniyor. ama kimse runtar'dan korkmaz.

    bu eser bende bu duyguları geliştirmiştir. dinleyin, yalvarırım.
  • köyün heyecanına, runtar'ın binyıllar boyunca bitmeyen arzusuna, özellikle de devrelerin seyirmesiyle beni keyiflendiren o coşkuya.. korhan bey'in ve mengüs'ün ellerine sağlık getiresi eser.
hesabın var mı? giriş yap